Ayasofya’da mehter marşı çalarak “dünya bizi kıskanıyor” diye gurur duyduğumuz gün... Tarihte ilk kez özel bir şirket, Elon Musk’ın şirketi uzaya insan gönderdi, uzay turizminin kapıları açıldı.



İnsanlığın uzay macerası tee 62 yıl önce başlamıştı.

1958’de NASA kuruldu.

NASA kurulur kurulmaz, Hollywood yüzünü uzaya döndü.

Hemen bir yıl sonra, 1959 yılında “Twelve to the Moon” çevrildi.

Bilim kurgu filmiydi, aya giden 12 astronotun hikayesiydi.



Ekip çokulusluydu, farklı farklı milletlerden oluşuyordu.

Biri siyahi üç Amerikalı, diğerleri Rus, Alman, Japon, İsveçli, Fransız, İngiliz, Polonya kökenli İsrailli, Brezilyalı ve Türk’tü.



Türk astronot Muzaffer Tema’ydı.

Aya giden ilk Türk’tü.



Alt tarafı film deyip geçilemezdi... Çünkü, Amerikan vizyonunu yansıtan Hollywood’un dünyaya bakış açısını gösteriyordu.

1959 yılı itibariyle “uzaya gitse gitse anca bu milletler gider” diye düşünmüşlerdi.



Mesela, ABD’de milyonlarca İtalyan yaşamasına rağmen, onlarca İtalyan aktör olmasına rağmen, astronotlar arasında İtalyan yoktu.

Çinli yoktu.

Kanadalı yoktu.

Avustralyalı yoktu.

ABD’deki Latin nüfusun ezici çoğunluğuna rağmen Meksikalı astronot yoktu.

Koreli, Danimarkalı, Hollandalı, İspanyol yoktu.



Ama, Türk astronot vardı.



Hollywood’un “uzaya gitse gitse anca bu milletler gider” diye tahmin ettiği 1959’da, Yuri Gagarin’in uzaya çıkmasına daha iki yıl vardı.

Neil Armstrong’un aya ayak basmasına 10 yıl vardı.



Filmdeki astronotların milletlerine bakarsak...

Amerikalılar tıpkı filmdeki gibi aya ayak bastı, tıpkı filmdeki gibi siyahi astronotları var, hatta, uzaya dört defa giden siyahi bir astronot NASA başkanlığı yaptı.

Rusların uzay istasyonu bile var.

Alman astronot gitti, Japon astronot gitti, İsveçli astronot gitti.

Fransız astronot hem kadındı, hem de uzaydan dönünce Fransa hükümetinin AB’den sorumlu bakanı oldu.

İngiliz astronot Atlantis mekiğiyle gitti, Polonyalı astronot Soyuz mekiğiyle gitti. İsrailli astronot Columbia mekiğiyle uzaya çıktı.

Hollywood’un Brezilya öngörüsü de tuttu, Brezilyalı astronot 2006 yılında Soyuz’la gitti.



Gel gör ki...

“Bunlar uzaya gidemez” denilen bazı milletlere haksızlık edilmişti.

Mesela, İtalyan astronot Soyuz mekiğiyle gitti, Rus istasyonunda aktarma yaptı, Endeavour mekiğiyle döndü, üstelik dönüş yolundaki mekiğin pilotuydu, uzaydayken Papa’yla bile konuştu.

Çin konusunda da yanıldılar, Çinliler uzayda yürüyüş yapıyor, ay’da robot dolaştırıyor.

Kanada desen, erkek astronot da gönderdi, kadın astronot da gönderdi, astronotu ulaştırma bakanı yaptılar.



Avustralyalı astronotlar gitti, biri altı ay uzayda kaldı.

Meksikalı astronot 1985’te gitti.

Arjantinli, Kübalı, Perulu, Kosta Rikalı, Kolombiyalı, Porto Rikolu astronotlar gitti.

Kimisini Amerikalılar bindirdi götürdü, kimisini Ruslar bindirdi götürdü.

Koreli, Danimarkalı, İspanyol, Belçikalı, Hollandalı, Bulgar, Çek, Avusturyalı, Romanyalı, Ukraynalı, İsviçreli, Slovakyalı, Macar, Azeri, Türkmen, Özbek, Kazak, Moğol, Gürcü, Kırgız, Litvanyalı, Güney Afrikalı, Vietnamlı astronotlar gitti.

Hindistanlı astronotlar uzaya gitti, Hindistan Mars’a uzay aracı bile gönderdi.

Suudi astronot gitti, kral’ın oğluydu.

Birleşik Arap Emirlikleri’nden astronot gitti, hatta Uluslararası Uzay İstasyonu’na giden ilk Arap ülkesi oldular.

Malezyalı gitti.

Afganistanlı gitti.

Suriyeli astronot var.



Hollywood’un hayalleri ve hatta hayallerinde olmayanlar bile uzaya çıktı... Geriye sadece “hayal kırıklığı ülkesi” kaldı!



NASA kurulduğunda uzay yolculuğu potansiyeli görülen, dünyaya yön verecek ülkelerden biri sayılan Türkiye... Kendisini o seviyeye çıkaran Atatürk Cumhuriyeti yerine “aktronot”ları tercih etti.



(Elon Musk 2017’de Türkiye’ye geldi.

Anıtkabir’i ziyaret etti.

Instagram hesabında Anıtkabir’de çekilen fotoğrafını yayınladı.

Altına şunu yazdı:

“Çiçekler koydum.

Üç kırık kaburga,

delik bir akciğer

ve yine de savaştı.”)



Tarihte ilk kez bir özel şirketin, Elon Musk’ın şirketinin uzaya astronot gönderdiği gün... Bizim “aktronot”lar Ayasofya’da mehter marşı çalarak “dünya bizi kıskanıyor” diye böbürleniyordu.