AKP hükümeti ne yaptıysa giderek derinleşen ekonomik krizi unutturamadı.

Mesela yılın hemen başında gündeme İdlib oturtuldu. “Omuzlar üzerinde baş kalmayacak” cümlesine varan hamasi söylemlerle asker yığınağı yapılan İdlib bölgesinde, Ruslar araya girdi, “yelkenler suya indi”. Türkiye, Suriye’deki M-5 karayolunu kontrol iddiasından toptan vazgeçti. M-4’ün kontrolü konusunda ise Ruslarla ortak devriyeye razı oldu.

LİBYA BEKLENENİ VERMEDİ

İdlib sonrasında Libya’da bir kahramanlık öyküsü için ilk adımlar atıldı.

Ne ilginçtir ki, BM’nin Suriye’de tanıdığı yönetim olan Esad yönetimini “gayrı meşru” ilan eden AKP hükümeti, Müslüman Kardeşler bağlantılı Libya’daki Sarraç hükümetine sırf “BM tarafından tanınıyor” diye askeri malzemeyi yağdırdı da yağdırdı. Türkiye’nin özellikle insansız silahlı hava araçlarıyla verdiği destek etkili oldu, Sarraç hükümetinin kontrolündeki Trablus,  karşıt güçlere düşmekten kurtarıldı. Trablus hükümetinin çatıştığı Hafter güçlerinin bir ölçüde geri çekilmesi bile sağlanmıştı ki, Ruslar yine devreye girdi.

Türkiye’nin insansız hava araçlarıyla kurduğu hava hakimiyetini, Hafter’e 8 rus savaş uçağı gönderip tersyüz ettiler.

AKP hükümeti baktı ki iş Rusya ile çatışmaya varabilecek, yine “yelkenleri suya indirdi”.

BM’nin bir ay önce önerdiği ateşkes Hafter tarafından kabul edilmiş, Türkiye destekli Sarraç hükümeti ise yanaşmamıştı.

Rus uçaklarının Libya’ya inmesinden sadece saatler sonra, Sarraç hükümeti de ateşkese “evet” dedi.

Böylece “tarih yazılması” planlanan Libya cephesi de -şimdilik- yumuşama yönüne girdi. Zaten Libya macerası iç politikada da bekleneni vermemiş, AKP’nin kemik seçmeninden bile “ne işimiz var Libya’da” cümlesi gelmeye devam etmişti.

SIRADA EGE VAR

Türkiye’de ekonomik kriz dışında “ne konuşulursa konuşulsun” adına yapılan;

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılan salvolar da;

Yerel ve gençlik yöneticilerinin yıllar önce attığı twitlerden yola çıkıp, CHP’yi terörist ilan etmeye varmayı amaçlayan hamleler de işe yaramadı.

Bir de üstüne enflasyon çift haneyi görünce, hemen yeni arayış başladı.

AKP hükümeti yıllardır, hatta iktidara geldiği dönemden bu yana onyıllardır “unuttuğu/unutturduğu” Ege ve Yunanistan’ı hatırladı.

Ayasofya’da Kur’an-ı Kerim okutulması, burada Cuma namazı kılma hayali kuran AKP seçmenini pek tatmin etmedi. CHP’den ise beklenen polemik fırsatı gelmedi.

Ama Ayasofya’da Kur’an okunmasına ses Atina’dan geldi.

Evet, beklenen gerilim uç vermişti. Devamını getirmek de Dışişleri Bakanı ve Bakanlığına düştü. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu 1453’ten beri Türk hakimiyetinde olan Ayasofya’nın “fethedildiğini” yüzyıllar sonra Yunanistan’a “hatırlatarak” üzerine düşeni yaptı.

Dışişleri Bakanlığı da, Twitter üzerinden bir harita yayınlayarak, Girit Adası’nın doğu ve güneyinde TPAO’nun ruhsat başvurusunda bulunduğunu duyurdu.



GİRİT AÇIKLARINDA ABD İLE REKABET...

Buraya kadar herşey iyi.

Libya’da bulunamayan ulusal desteğin konu Ege ve yunanistan olunca sadece AKP seçmeninden değil, bu konulara hep duyarlı olmuş CHP seçmeninden de gelmesi pekala mümkün.

Ancak işin sıkıntılı tarafı Yunanistan’la yaşanacak gerilimin, sadece Yunanistan’la sınırlı kalmama ihtimali.

Malum; Akdeniz’de Rumlar istedi diye Türkiye’ye haksız yere ambargo koymaktan çekinmeyen Avrupa Birliği, Yunanistan’la da aynı dayanışmayı göstermekten kaçınmayacaktır. AKP’nin bunu çoktan göze aldığını düşünmek yanlış olmaz.

Ancak iş Yunanistan’ın Girit’in hemen güneyinde petrol ve doğalgaz aramak için ruhsat verdiği şirketlere gelince, işler biraz karışabilir. Çünkü Yunan hükümetiyle Girit etrafında petrol aramak için anlaşma yapan şirketlerinden biri de Amerikan Exxon mobil.

Tam da S-400’leri kutularına geri koyup, “hiç almamış gibi” yapıp;

Libya’da, Suriye’de ABD ile ittifaklar kurmaya çalışıp;

Hem Halkbank davası ve cezalarını, hem de Türkiye’ye olası ambargoları unutturup;

Türk ekonomisinin görüntüsünü biraz olsun “çekici” kılabilmek için Amerikan Merkez Bankası ile swap anlaşmaları peşine düşmüşken;

Ege’de Washington’la yeni bir gerilim kapıda.

Kim bilir? Belki de bir yerlerde seçim vardır?