Tarihler 18 Haziran 1988’i gösterirken, Ankara’daki Atatürk Spor Salonu, Anavatan Partisi'nin olağan kongresi için hazırdı. İktidar partisi ANAP’ın tüm kurmayları salonda yerini almış, Başbakan ve Genel Başkan Turgut Özal’ın konuşmasını dinlemeye başlamıştı. Özal, saat tam 12.00’de kürsüye çıktı ve konuşmasının 18. dakikasında salonda iki el silah sesi yankılandı. Saldırganın silahından çıkan mermiler Özal'ın önünde bulunan mikrofonun ayağından sekip sağ el başparmağını yaraladı. Özal kürsünün altına eğilirken salonda büyük bir panik yaşandı.

TÜRKİYE, 33 YIL ÖNCE BUGÜN BAŞBAKAN’A YAPILAN SUİKAST GİRİŞİMİYLE SARSILMIŞTI


SALDIRGAN YARALI YAKALANDI

Koruma polisleri de yerde yuvarlanan saldırganı vurmak için tüm salona yağmur gibi kurşun yağdırmaya başladı. Üzerinde sahte bir kimlik bulunan ve sonradan adının Kartal Demirağ olduğu ortaya çıkan Afyonlu saldırgan yaralı yakalanırken, kargaşada ezilenler ve polis kurşunları ile yaralananlar oldu. Panik havası dağılınca Özal sargılı eliyle kürsüye çıkıp, “Allah’ın verdiği ömrü, onun isteğinden başka alacak yoktur, biz de ona teslim olmuşuzdur” diyerek tarihi bir konuşma yaptı. Eşi Semra Özal’ın eve gitme ısrarına rağmen “Karışmayın” dedi ve konuşmasını tamamladı.



ÖZEL BİR EKİP OLUŞTURULDU

Suikast girişiminin gerçek nedeni, perde arkasında kimlerin olduğu, tetiği çektiren ve silahı verenler net olarak ortaya çıkarılamadı. Özal’ın ekonomik politikasından rahatsız olanlardan, ünlü bir iş adamına, Afyon’da kontrgerilla benzeri bir yapılanma eylemi iddiasına kadar çeşitli senaryolar ortaya atıldı. Özal bu olayı araştırmak için özel bir ekip oluşturdu. Ekibin başına da Yargıtay’da görevli bir savcıyı getirdi. Bu ekip, önemli bilgilere ulaştı. Panama’dan para transferlerinin belgeleri dahi bulundu ama sonuç alınamadı.

Arka arkaya silahların patlaması sonrasında Ankara Atatürk Spor Salonu'nda büyük bir panik yaşandı. Korumalar, Özal'ın etrafında canlı kalkan oluşturdu.


SALDIRGAN DEMİRAĞ 4 YILDA ÇIKTI

Salonda ikinci bir saldırganın da olduğu öne sürülürken, olay öncesi cezaevi firarisi de olan ve 5 aydır aranan Kartal Demirağ, 1989 yılında önce müebbet hapis cezasına, sonra 20 yıla mahkum oldu. Ama Özal’ın da onayının bulunduğu şartlı salıverme yasasından yararlanarak 4 yıl sonra serbest kaldı. Daha sonra ise tehdit ve saldırı suçlarından tekrar cezaevine girdi. Başbakan’a suikast girişimi olayından ise sadece 4 yıl cezaevinde yattı. Özal’ın kendi canına kasteden saldırganı neden affettiği de sır olarak kaldı.

ANAP kongresi sırasında Turgut Özal'a yapılan saldırı, uzun süre gazetelerin manşetlerinden inmedi.


SUİKASTİ CÖZDÜ AMA...

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak Özal kabinesinde yer alan ve suikast girişimi sırasında Atatürk Spor Salonu’nda bulunan İmren Aykut, SÖZCÜ HaftaSonu’na yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Turgut Özal kongre salonunda konuşmasını yapıyordu. O sırada benim yanıma Üsküdar teşkilatından tanıdığım bir kız geldi, birlikte çekilmiş fotoğraflarımızı gösterirken 2 el silah sesi duyduk ve ortalık karıştı. Salondaki polisler, yerde yuvarlanan saldırgana doğru yoğun ateş açtılar ve herkes hedef oldu. Bizim bulunduğumuz bölüme de mermiler yağıyordu. İki mermi yanımdaki kıza isabet etti, bir mermi de arkamda oturan eski Kocaeli senatörüne geldi. Kız yere düşerken bir mermi de benim elimdeki kola bardağını parçaladı. Cam kırıkları alnıma saplandı. Koruma polisim benim üzerime atladı ve birlikte yere düştük.



"ATEŞ EDEN PİYONDU"

Yerde de Sivas Milletvekilimiz Yılmaz Altuğ var, onun üzerine kapaklandık. Hem Özal hem bizler mucize eseri kurtulduk. Turgut Özal bu olayı çok ciddi biçimde araştırdı. Ateş eden kişinin sadece piyon olduğunu belirledi. Saldırıyı kimin planladığını da buldu. Ancak üzerine gitmedi. Çünkü olayın arkasında ortaya çıkarılması zor ve sonuç alınamayacak bir organizasyon olduğunu öğrendi. Suikast girişiminin perde gerisinde kimin olduğunu sadece kardeşi Yusuf Özal’a söyledi. O da ölene kadar sır olarak sakladı.”