Her Müslümanın ömründe en az bir kez kılması gerektiğine inanılan tespih namazı hakkında detaylı bilgileri haberimizden öğrenebilirsiniz. Tesbih namazının mübarek gün ve gecelerde kılınması evla olduğuna inanılır.

TESBİH NAMAZI NASIL KILINIR?

Tesbih namazı, ömürde bir kez olsun kılınması tavsiye edilen mendub bir namazdır. Resûl-i Ekrem (s.a.s.) amcası Abbas’a, “Bak amca, sana tam on faydası olan bir şey öğreteyim; bunu yaparsan günahlarının ilki-sonu, eskisi-yenisi, bilmeyerek işlediğin-bilerek işlediğin, küçüğü-büyüğü ve gizli yaptığın-açıktan yaptığın on türlü günahını Allah bağışlar.” diyerek bu namazı tavsiye etmiş ve öğretmiş; Hz. Abbas da bunu her gün yapamayız, deyince Hz. Peygamber, bu namazın haftada bir, ayda bir, yılda bir veya ömürde bir defa kılınmasının da yeterli olacağını belirtmiştir (Ebû Dâvûd, Tatavvu’, 14; Tirmizî, Salât, 238).

Tesbih namazı dört rekât olup şöyle kılınır: “Allah rızası için tesbih namazı kılmaya” diye niyet edilerek namaza başlanır. Sübhâneke’den sonra 15 kere “Sübhânellâhi ve’l-hamdülillâhi velâ ilâhe illallahü vallahü ekber” denir. Sonra eûzü besmele çekilir, Fâtiha ve sûre okunduktan sonra 10 kere daha “Sübhânellâhi ve’l-hamdülillâhi velâ ilâhe illallahü vallahü ekber” denilir. Bu tesbih, rükûya varınca 10 kere, rükûdan doğrulunca 10 kere, birinci secdede 10 kere, secdeden kalkınca 10 kere, ikinci secdede 10 kere söylenir. Böylece her rekâtta 75 tesbih yapılmış olur. İkinci rekâta kalkılınca yine önce 15 kere tesbih okunur, ardından besmele çekilip Fâtiha ve sûre okunup 10 kere tesbih getirilir. Kalan rekatlar aynı şekilde tekrarlanır ve böylece 4 rekât tamamlanmış ve toplam üç yüz tesbih edilmiş olur.

TESBİH NAMAZI NE ZAMAN KILINIR?

Tesbih namazı kerâhet vakitlerinde kılınmaz (İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtâr, II, 30-31). Tesbih namazında sehiv secdesini gerektiren bir şey olursa, sehiv secdesi normal olarak yapılır, o secdelerde tesbih namazına özgü tesbihat yapılmaz (Tahtâvî, Hâşiye, s. 361).



NAMAZDAN SONRA YAPILAN TESBİHATLAR

Namazdan sonra yapılan tesbihatlar, Peygamber Efendimiz (sav) in hadisleriyle sabittir.

1-“ Bir gün başta Ebu Zer (ra) olmak üzere Muhacirlerin fakirleri Peygamberimize gelerek şöyle dediler: “Ya Resulallah! Varlık sahibi zenginler, cennetin yüksek derecelerini ve daimî nimetlerini alıp gittiler. Çünkü onlar da bizim gibi namaz kılıyorlar, oruç tutuyorlar. Ancak onlar hac ve umre yapıyor, sadaka (zekât) veriyorlar, biz veremiyoruz, onlar köle azâd ediyor, biz edemiyoruz.” Peygamberimiz (sav) onlara şu müjdeyi verdi:

-“Ben size bir şey öğreteyim mi? Onunla sizi geçenlere yetişir, sizden sonrakileri de geçersiniz. Hem hiçbir kimse sizden daha faziletli olamaz; meğerki sizin yaptığınız gibi yapmış olsunlar. “Her namazdan sonra otuz üç kere “Sübhânallah”, otuz üç kere “Elhamdülillah”, otuz üç kere “Allahu ekber” derseniz tamamı doksan dokuz eder; yüzün tamamında da “Lâ ilâhe illallâh vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l- mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr” derseniz, günahlarınız denizin köpüğü kadar da olsa bağışlanır.”Müslim, Mesacid 146. Buhari, Ezân, 155; Tirmizi, Salât, 302; Nesâî, Sehv, 91.

Fakirler: “Zenginler de bizim gibi tespih çekip, yine bizi geçiyorlar” dediklerinde, Resulullah efendimiz buyurdu ki: “Bu, Allah ü Teâlâ’nın fazlıdır, dilediği kimselere verir.”Ebu Davut.

2- Abdullah bin Amr ise, “Resulullah’ın (sav) tesbihi, sağ elinin boğumlarıyla saydığını gördüm.” Tirmizî, Daavât: 24.Ebu Davut,1,230. İbn Hibban,2334; Beyhaki,II,253. Hakim,ı,547.

3-Hz. Ebû Bekir Sıddîk'in âzadlısı Yüseyre (ra) anlatıyor: “Resulullah (sav) bize dedi ki: “Size tesbih, tehlil, takdis, tekbir çekmenizi tavsiye ederim. Bunları parmaklarla sayın. Zira parmaklar (Kıyamet günü nerelerde kullanıldıklarından) suale maruz kalacaklar ve konuşturulacaklardır.” Tirmizî, Daavât 131; Ebû Dâvud, Salât 359.

4-Peygamber (sav) Efendimiz : “Yeryüzünde Allah, Allah diyen kul bulunduğu sürece kıyamet kopmaz.” Buyurmuştur. (İbn Mâce, Edeb, 53; Tırmizi, Deavât,6)

5- “Parmak uçları ile sayarak tespihe ve tehlile devam edin. Kıyamette her âzadan suâl edilir ve parmaklar için “tesbihte kullandı” derler. Gafil olan rahmetten uzak kalır.” [Hâkim]

“Tekbiri, tahmidi, tesbihi ve tehlili sebebiyle Müslüman olarak yaşlanandan daha iyisi yoktur.” Ahmed b. Hanbel.

6-Kur’an-ı kerimde, “Bâkıyat-üs-sâlihât” (sürekli kalan iyi işler) geçmektedir. Resulullah (sav) Efendimiz buyurdu ki:

“Bâkıyat-üs-sâlihâtı, çok söyleyin. Bunlar; tesbih, tehlil, tahmid, tekbir ve temciddir.” Taberani.

“ Namazdaki kusurlar, çekilen Tesbih ile örtülür, ” İmam-i Rabbani.

7-Yüseyre (ra)’dan rivâyet edilmiştir. Yüseyre hicret eden kadınlardan idi dedi ki: “Resûlullah (sav) bize şöyle buyurdu: “Ey Kadınlar! Tesbih (sübhanellah), tehlil (la ilahe illellah), (subhane’l-meliki’l- kuddüs) veya sübbuhun kuddusün Rabbu’l-melaiketi ve’r-ruh demeyi elden bırakmayınız ve parmaklarınızla tesbihinizi çekiniz. Çünkü onlar da (parmaklarınız) sorguya çekilecekler ve konuşturulacaklardır. Gaflete düşmeyin sonra rahmeti unutursunuz.” Ebû Dâvûd, Salât: 27; Tirmizi, Daavât: 121, (3583.

8-Hz. Safiye (ra) dan şöyle dediğini rivayet etmişlerdir: “Resulullah (sav) Efendimiz yanıma girdi; önümde tesbih etmekte olduğum dört bin adet hurma çekirdeği vardı. O, “Nedir bunlar, Ey Huyey’in kızı? Diye sordu. Ben: “ Onlarla tesbih çekiyorum” dedim. O,

“Senin başında dikildiğimden beri bunlardan daha çok tesbih ettim” buyurdu. Ben: “Ey Allah’ın Resulu! Onları bana da öğret!” dedim. Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurdular:

“Subhanellahı adede ma haleke min şeyin” “ Allah’ı yarattığı şeyler adedince tesbih ederim” buyurdu. Tirmizi, 3563; Hakim,1/547; Taberani.

9-Ebu Davut, Tirmizi, Nesai, İbn Mace, İbn Hibban ve Hakim, Sa’d b. Ebi Vakkas (ra) dan rivayetle: “ Sa’d ve Nebi (sav) bir kadının yanına girmişler, kadının önünde hurma çekirdekleri veya küçük taşlar vardı. Onlarla tespih ediyordu. Bunun üzerine Peygamber (sav): “ Bundan daha efdal olanı sana haber vereyim mi? “ buyurdu…” Ebu Davut, (1500), Tirmizi, (3577), İbn Hibban, (837), Hakim (1,548).

10-Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Peygamber (s.a.v), tesbihi parmaklarıyla çekerdi.” (Tirmizi, Daavât: 72, (3486); Nesâî, Sehv: 17; İbn Mâce, İkamet-üs Salât: 27)

11-“Allah'u Teâlâ yanında derecesi yüksek olanlar, Allah'u Teâlâ Hazretlerini çok zikreden kadın ve erkeklerdir.” ( Sahîh-i Müslim, Cild 8, Hadîs No: 4 (2676), s. 163; Sûre-i Ahzab, Ayet 35.)

12- Ebû Ümâme (ra) anlatıyor: Resulullah (sav) buyurdular ki: “Kim yatağına temiz (abdestli) olarak girer ve uyku bastırıncaya kadar Allah'ı zikrederse gecenin herhangi bir saatinde uyanıp da Allah'tan dünya veya âhiret hayırlarından bir şey isterse Allah Teâlâ, istediğini mutlaka ona verir.” Tirmizî, Daavât 100, (3525).

13-Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor: Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Kim bir yere oturur ve orada Allah'ı zikretmez (ve hiç zikretmeden kalkar) ise Allah'tan ona bir noksanlık vardır. Kim bir yere yatar, orada Allah'ı zikretmezse, ona Allah'tan bir noksanlık vardır. Kim bir müddet yürür ve bu esnada Allah'ı zikretmezse, Allah'tan ona bir noksanlık vardır.” Ebû Dâvud, Edeb 31, (4856), 107, (5059); Tirmizî, Daavât 8, (3377); Hadisin metni Ebû Dâvud'a aittir.

14-Sa’d’ın kölesi Hâkim ibn Deylemi’ den, “ Sa’d b. Ebi Vakkas (ra) nın, “Taşlarla tesbih ettiği” ni rivayet etmiştir.” İbn Sa’d, Tabakat, (III, 76).

15-Cabir (ra), Fatima binti Hüseyn b. Ali (ra) dan rivayet ederek şöyle demiştir. “O (Fatıma), düğüm atılmış bir ip ile tesbih ederdi.” İbn Sa’d, Tabakat, (VIII, 468).

16-Nuaym b. Muhriz, İbn Ebi Hureyre (ra)den, O, dedesi Ebu Hüreyre’den şöyle rivayet etmiştir: “Ebu Hureyre’nin iki bin düğümlü bir ipi vardı; onunla tesbih çektikçe uyumazdı.” Hilyetü’l-Evliya, 1,468. (Seyyid Ali Hoşafçı).

17- “Ebu’d-Derda (ra) nın bir kese içinde Acve hurması çekirdeklerinden hurma çekirdekleri vardı. Sabah namazını kılınca onları birer birer çıkarır, onlarla tesbih ederdi.” Ahmet b. Hanbel, Zühd,175.

18-“Bana, Tufave’den bir şeyh şöyle söyledi: “Medine’de Ebu Hureyre (ra) ya misafir oldum. Ben, misafir yüzünden ondan daha çok ve daha kuvvetli kol ve ayak sıvayan (misafire hizmet eden) bir adam görmedim. (O adam şöyle dedi): “Bir gün onun huzurundayken, o, sedirin üstündeydi. Beraberinde, içinde taşların yahut hurma çekirdeklerinin bulunduğu bir kese vardı. Aşağı tarafında da siyah bir cariye vardı. O, bu taşlarla tesbih çekiyordu. Tesbih çekmeyi bitirince keseyi cariyeye attı. O da onları toplayıp keseye koydu ve Ebu Hureyre’ye geri verdi…” Ebu Davut, Es-Sünen (2174).

19-“Ey âdemoğlu! Ben kulumun zannında, kendimleyim. Halbuki Beni andığı an onunlayım. Beni tek başına zikrederse, onu Zatımda Rahmetimle anarım. Beni bir toplulukta anarsa, Ben de onu daha hayırlı bir toplulukta anarım. Ey Âdemoğlu! Beni ancak Benden başkasını unutan zikreder. Başkasını unutarak Beni zikret ki, aradaki perdeyi açarak seni anayım. Beni dilinle an ki, seni rızamla anayım. Beni kalbinle an ki, seni Bana kavuşturarak anayım, Beni küçülerek an ki, seni üstün kılarak anayım. Beni bollukta an ki, seni darlıkta anayım. Beni mücadele ile an ki, seni müşahede ile anayım. Beni kulca an ki, seni Rab'ca anayım. Beni fena ile an ki, seni Beka ile anayım. Ey âdemoğlu! Beni unutuyor ve başkasını hatırlıyorsun hep. Beni zikreden hayırlı bir dille ikram olunmuşken kalbin başkasıyla meşgul. Eğer Beni bilseydin benden başkasını anmazdın. Ey âdemoğlu! Beni zikretmekle şükretmiş, Beni unutmakla küfretmiş olursun. Ey âdemoğlu! Zikrimle nimet bul ve Benimle ferahla. Ey âdemoğlu! Kulumda benim zikrim galip durumda olunca; o Bana, Ben de ona âşık olurum. Ey âdemoğlu Kim benim zikrimle meşgul olursa, ona Benden isteyenlere verdiğimden daha üstününü veririm.”

20-“Ben kulumun Beni zikrettiği gibiyim. Kulum Beni zikrederse onunla beraber olurum. Kulum Beni içinden ve gizlice zikrederse Ben de onu içimden ve gizlice zikrederim. Kulum Beni halk ve topluluk içinde zikrederse Ben de onu daha hayırlı bir topluluk içinde zikrederim. Kulum Bana bir karış yaklaşırsa Ben ona bir kulaç yaklaşırım. O Bana bir kulaç yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. O Bana yürüyerek gelirse Ben ona koşarak giderim”. Buhari, Tevhid, 15; Müslim, Tevbe, 1.