Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı ekonomik reform paketi hayal kırıklığı bile yaratmadı. Kırılacak bir hayal için önce hayalin kurulması gerekiyor.

Reformları içeren belge 98 sayfadan oluşuyor. Bu ülkede yaşamayan biri, metne baktığında sanki yeni bir seçimin hemen ardından yepyeni bir hükümetin kurulduğunu zannedebilir.

Ama biz bu ülkede yaşıyoruz ve bıktırıcı, seçmeni de gazeteciyi de aptal yerine koyan söz öbeklerinin üst üste yığıldığı süslü olmasına çalışılmış bir halkla ilişkiler çalışmasıyla karşı karşıyayız.



GÜVEN İTİRAFI

Paketteki en ironik cümle “Şeffaflık ve hesap verebilirliği arttırıyoruz” ifadesi olabilir.

Diğer yandan “Kurumsal Yapının Güçlendirilmesi” başlığı altında yeni bir haber (!) veriliyor bize. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Başkanlığında çalışacak Ekonomik Koordinasyon Kurulu, diğeri ise Hazine ve Maliye Bakanlığı başkanlığında Finansal İstikrar Komitesi olacakmış. Bakalım ne harikalar yaratılacak bu tanıdık kurullarla.

Aynı sayfada “Kamu yönetimine güveni üst seviyeye çekmek ve alınan kararların kalitesini arttırmak için üst düzey kamu görevlerine atanmada aranan mesleki tecrübe şartlarını güçlendiriyoruz” cümlesi ise aslında bir itiraf.

Tıpkı kamu görevlilerinin en fazla bir yönetim /denetim kurulu üyesi olabilmeleri kadar.

Bir iktidar 19 sene sonra neden kamu yönetimine güveni üst seviyeye çekmekten bahseder? O güven çoktan bozulduğu için olabilir mi? Göreve atanma koşullarını güçlendirme vaadi, en az kamu görevlilerinin en fazla bir yönetim /denetim kurulu üyesi olabileceği maddesi kadar acıklı.

TÜİK İLİŞKİLİ KURUM OLURSA

Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ilişkili kuruluş haline dönüştürülüyormuş.

Dostlar alışverişte görsün.

Eski sistemde benzer kurumlar bakanlıklara doğrudan bağlanmak yerine ilgili/ilişkili kurum olarak belirlenirdi. Böylece o kurumların bağımsızlıklarına, özerkliklerine halel gelmiyor mesajı verilirdi.

Tek adam rejiminde TÜİK’i bakanlığa bağlasanız ne olur ilişkili kurum yapsanız ne.

Bu “reform” paketinin, Türkiye’nin üye olduğu uluslar arası ve uluslar üstü kurumlarla istişareler sonucu hazırlanmış, “mesaj kaygılı” bir egzersiz olduğu aşikar.

Şeffaflık sözünü bin kere sağa-sola yazmak en kolayı.

“Yakınlarımı oraya buraya atamayacağım”, “Şartları uymayan atanmışları görevden alacağım”, “Partili şirketlere ihale yağdırmayacağım” diyebiliyor musunuz?

Bunu diyemezseniz ancak böyle sayısız kez duyduğumuz boş söz öbeklerini reform diye sunarsınız.

Mini YEKA’ya bir “dev” girmiş


Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı güneş enerjisinde açık eksiltme usulünü uygulayacağı bir yarışma açtı. “Mini YEKA” adı verilen bu yarışmada YEKA yani Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları için daha ziyade küçük ve orta ölçekli şirketlerin gözetildiği konuşuluyordu.

Çağrı kapsamında, güneş enerjisine dayalı YEKA sayısı 74 adet olarak planlandı. 10,15,20 megavat kapasitelerinde olacak biçimde 36 ilde toplam 1.000 megavat gücünde bağlantı kapasitesinin tahsisi amaçlandı.



Başlangıç tavan fiyatı kilovatsaat başına 35 kuruş, elektrik enerjisi alım süresi ise 15 yıl olarak belirlendi.

Sektörün içinden önemli bir oyuncuyla konuştum. Adını vermek istemedi ama paylaştığı bilgi önemli. İktidara çok yakın, çok güçlü ve büyük bir şirket iki küçük şirketle bu yarışmaya katılmış. Gerçekten mütevazı ölçekli şirketler bu durumdan rahatsız olmuşlar ama seslerini çıkaramıyorlarmış.

Süreç henüz devam ediyor. Teklifler kilovatsaat başına 35 kuruş olarak belirlenen tavan fiyat üzerinden sunulacak. En düşük teklifi veren ilk 5 şirket yarışmaya çağrılacak ve açık eksiltme usulüyle yarışacak. O büyük ve güçlü şirketin bu ihaleye hiç ihtiyacı olmadığını ve kazanması halinde piyasayı olumsuz etkileyeceğini ifade ediyorlar.

Tuhaf bir koruma aracı öyküsü


Rönesans Holding’in patronuna Emniyet’ten resmi plakalı koruma aracı tahsis edilmiş. Bu önemli haberi Alican Uludağ imzasıyla dün Deutsche Welle Türkçe ajansı geçti. Rönesans Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı İpek Ilıcak Kayaalp’e resmi plakalı koruma aracı tahsis edildiği, aracı kullanan özel şoför kaza yapınca ortaya çıkmış. Özel şoför Mehmet Hasan Selçuk, Ankara’da bir polis merkezine 17 Şubat 2021 tarihinde başvurmuş.

İpek Ilıcak Kayaalp


Rönesans, Beştepe Külliyesi yani Cumhurbaşkanı Sarayı başta olmak üzere son yıllarda büyük ölçekli ve büyük önemdeki kamu yapılarının müteahhidi. MİT’in yeni yerleşkesi, Okluk Yazlık Sarayı, inşaatı süren yeni Yargıtay binası ve şehir hastaneleri de. Emniyet yetkilileri, önce inkar etse de daha sonra holding patronu hakkında özel koruma kararı olduğunu söylemişler.

Resmi tahsisli polis aracını, polis koruması değil Rönesans’ın patronunun özel şoförü kullanması ayrıntısı önemli.

Araçta resmi koruma var mıydı yok muydu, araç zırhlı mıydı, zırhlı değilse niye böyle bir araca ihtiyaç duyuldu gibi pek çok soru cevap bekliyor.