“Fahiş” fiyatla mücadeleden bahsedilirken aklıma ister istemez Arapçada aynı “f, h, ş” kökünden türemiş fuhuş ve fahişe kelimeleri geliyor. Sözlüklere göre “kabul edilmiş sınırları aşan, azgın ve utanmaz” fiillerin hepsi fuhuştur. Verilen bilgilere göre “Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu Yönetmeliği”, 6568 sayılı Perakende Yasası’nın 16, 17 ve 18. maddelerine dayanarak hazırlanmış ve 20 Mayıs 2020’de yürürlüğe girmiş. Yönetmeliğin amacı “olağanüstü hal, afet ve ekonomik dalgalanma dönemleri ile diğer acil durumlarda” üretici, tedarikçi ve perakendeci işletmelerin, fahiş fiyat artışı ve stokçuluk uygulamalarını denetlemektir. Dolayısıyla mevzuat içeriğinde fahiş fiyat tespiti için sadece perakendecilerin (küçük veya büyük) değil, üretimden başlayarak tedarik zincirinin her halkasının denetlenmesi öngörülmektedir. Denetleme, satış fiyatlarının devletçe belirlenmesi olan narhı içermemektedir. Yönetmeliğin girişindeki “hangi hallerde uygulanır” tanımından anlaşıldığına göre denetlemeler “geçici” olacaktır. Yani yönetmelik “fiyat mekanizmasını” devreden çıkarmamaktadır. Sadece olağanüstü bir durumda yapılması caiz olan olağanüstü bir uygulamayı düzenlemektedir.

GÖRÜNMEZ EL, GERÇEĞİN MUHTEŞEM BİR ANLATIMIDIR

İktisatın babası (the father of economics) İskoçyalı Adam Smith (1723-1790) “ahlak felsefesi” (moral philosophy) profesörüdür. Onun bize kazandırdığı en önemli kavram “görünmez el” (invisible hand) adını verdiği serbest fiyat mekanizmasıdır. Bundan 250 yıl önce, niçin bazı milletlerin diğerlerinden daha zengin olduğunu keşfetmeye çalışırken, bunun en önemli sebebinin fiyatlara müdahale edilmemesi olduğunu saptamıştır. Osmanlı’da fiyatlara müdahale hep olmuştur. Zaman zaman “Görünmez el yoktur, yok olduğu için de kimse onu göremez” diye dalga geçenler çıkmıştır. Ama 1.4 milyarlık nüfusuyla, taa gerilerden gelip, 40 yıl içinde dünyanın en büyük “ekonomisi” haline gelen Çin’in komünist önderleri “görünmez eli” görmüşlerdir. Görünmez el fiyatlamada hata yapmaz değil, en az hata yapandır. Devletin görevi, fiyatların serbestçe oluşmasının koşullarını sağlamaktır. Bu, pahalılıkla mücadelenin (Halkın refahını artırmanın diye okuyun) en emin yoludur. Halkın refahını azaltmanın en emin yolu da devletin fiyatlara müdahalesidir.

DÖVİZ FİYATI YANLIŞSA HER FİYAT YANLIŞTIR

Türkiye’de “görünmez elin” görevini istenilen düzeyde yapamamasının kök sebebi “döviz fiyatlarına” sürekli müdahale edilmesidir. Bu yüzden döviz rantları doğmakta, firmalar ve onlara kredi vermiş bankalar ya abat ya berbat olmakta, haksız kazançlar, yersiz zararlar oluşmakta, emekçiler mağdur olmakta, yatırımlar yanlış alanlara kaymaktadır. Tüm bunlara rağmen son 20 yılda fiyatlara nispeten az karışıldığı için, ülkede mal yokluğu yaşanmamıştır. AKP’nin itibar için israftan kaçınmaması, gösteriş için “kara delik” gayri iktisadi yatırımlar yapması, “Hazır iktidardayız bari küpleri dolduralım, nasıl olsa günah işleme özgürlüğümüz var” diye yandaşlarına ve üyeleri için “fahiş zenginleşmeye” alan açması yüzünden sıkıntılı bir döneme girildi. Üstüne bir de “fahiş fiyatla mücadele” tüyü dikmeseler bari.

Son söz: Sen görmesen de, gerçek olan varlığını sürdürür.