Değerli arkadaşım Asaf Savaş’la Bloomberg TV’de, perşembe akşamları Barış Esen’in konuğu olarak bir iktisat sohbeti sunuyoruz. Geçen haftaki konumuz “varlık fiyatları balonu” idi. Varlık fiyatları balonu, menkul ve gayrimenkul varlık fiyatlarının, diğer adıyla “varlık fiyatları enflasyonu”nun, uzunca bir süre (mesela 3 yıl boyunca) TÜFE’den daha yüksek oranda artmasıyla oluşan “sürdürülemez” bir haldir. Böylesi bir enflasyon ayrışmasına “balon” denmesinin sebebi, şişmeye devam eden her balonun günün sonunda mutlaka patlayacak olmasıdır. Balon patlayınca da ortaya “ekonomik kriz” çıkmaktadır. Ekonomide kriz, “milli gelirin düşmesi ve işsizliğin artması” anlamına gelir. Tabii herhangi bir düşüş ve artışa kriz denmesi için, dalganın hem yüksekliğinin hem de boyunun yüksek oranda olması gerekir. Yoksa ekonomilerde dalgalanma her zaman vardır. Dalgalanma ekonominin işlediğini gösterir. Eğer piyasada malların ve mülklerin  fiyatları nispi olarak oynamıyorsa, ortada bir yapaylık vardır.

MİLLİ SERVET YATIRIMLARLA ARTAR

İktisaden kalkınmış memleketlere “zengin ülke” denir. Zenginlik ise menkul veya gayrimenkul varlık sahipliğidir. Servet oluşturmaya iktisatta “sermaye birikmesi” (capital accumulation) denir. Biriken sermaye ise kul yapması (man made) “milli servet”tir. Milli servet ise “sermaye harcamaları” yani yatırımla büyür. Makro düzeyde milli servet, bir yılda, o yılki  yatırımlardan daha fazla artmaz. Bu da milli servetin, o yılki milli gelirin mesela yüzde 30’u kadar artması demektir. “Milli servet/milli gelir” katsayısı, ülkenin sermaye biriktirmeye ne zaman başladığına bağlıdır. Kalkınmış, yani sermaye biriktirmeye erken başlamış ülkelerde bu katsayı 7-10, Türkiye gibi geç başlamış olanlarda 3-5 mertebesindedir. Eğer “milli servet/milli gelir” katsayısı 7 olan bir ülkede, bir yıl içinde “varlık fiyatları” TÜFE’den mesela yüzde 10 daha fazla artmışsa, milli servet yüzde 49 artmış olur. Bu da bir yılda milli gelirin 5 katı zenginleşmeye tekabül eder. İşte bu bir balondur. Patlar.

TÜRKİYENİN  VARLIK BALONU TL’NİN DEĞERLENMESİDİR

Yukarıda anlatılan “varlık fiyatları balonu” episode’u gelişmiş ekonomilerde görülen sistemik bir hastalığa dairdir. Bizde böyle bir şey olmamıştır. Ama Türkiye gibi “dış-borç-kolik” ülkelerde de iktisadın diyalektiği gereği “varlık fiyatı balonu” oluşması, patlaması ve iktisadi kriz çıkması diye bir şey de olmalıdır. Nitekim vardır. Son programda Asaf Savaş Hoca “Türkiye’nin varlık balonu, TL’nin aşırı değerlenmesidir” diye süper bir saptama yaptı. Patlaması da TL’nin hızla değer kaybetmesidir (devalüasyon). 2003’ten sonra 5 yıl içinde TL’nin sıcak para girişi sayesinde aşırı değerlenmesinden daha iyi balon olur mu? Bu sayede (?) kişi başına milli gelirimiz “dolarla/hayalen” 3 kat artmadı mı? Ortada böylesi bir reel büyüme yokken, yurdum iktisatçıları bu olmayan başarıyı  Merkez Bankası’nın sıkı duruşuyla açıklamadı mı? Gel de saçını başını yolma. Şimdi de aynı şeyi, “Ülkeye sıcak para çekmek için faizi artırın, TL değerlensin ki enflasyon düşsün” diye söylüyorlar.

Son söz: Finansal istikrar, fiyat istikrarından önce gelir.