Ülke bu hale geldi.
Niçin?
Bir araştırma:
Yüzde 50.
Sorunu göremiyor.
Yüzde 30:
Sorunu görüyor.
Fakat sadece yakınıyor.
Yüzde 10:
Sorunu görüyor.
Onu çözmüyor.
Sorunla yaşıyor.
Yüzde 5:
Sorunu görüyor.
Kısa vadeli çözüyor.
Günü kurtarıyor.
Yüzde 2:
Sorunu görüyor.
Kendi çözmüyor.
Bir çözen bekliyor.
Yüzde 2.
Sorunu görüyor.
Çözmüyor, sloganlaştırıyor.
Yüzde 1:
Sorunu görüyor.
Veri, bilgi topluyor.
Model kuruyor.
Sorunu çözüyor.
★★★
Bir araştırma daha:
Devlet ihale açıyor.
(İktidar demek)
Mal ve hizmet alıyor.
Açık ihale oranı:
Yüzde 36.
Şeffaf, denetlenebilir.
Rekabete açık.
Kapalı ihale oranı:
Yüzde 64.
Karanlık, denetimsiz.
Rekabete kapalı.
Şirket kayırmalı.
Malum 5’liye vermeli.
Yolsuzluğa açık.
Bir araştırma daha:
Rüşvet verme.
Yolsuzluk yapma.
Kamu kaynağını çalma.
Nüfuz ticaretinde bulunma türü “toplumsal ahlakı çürütücü suçlarda” son 10 yılda yargıdan hangi sonuç alındı?
Yüzde: 45.
Takipsizlik kararı verildi.
10 yıl önce:
Takipsizlik yüzde 23 idi.
★★★
Bir araştırma daha:
Meclis, Bütçe Kanunu yapar. Devletin kurumlarının bir yıl içinde ne kadar harcama yapacağını belirler. İktidar bu harcamaları, yolsuzluğa-israfa-hırsızlığa meydan vermeden yapar. Sayıştay (Yüksek mahkemedir. Meclis adına denetleme hakkı vardır) iktidarın yaptığı bu harcamaları inceler, yolsuzluk varsa bulur. Sayıştay raporlarında; Tarım Bakanlığı’ndan Savunma Bakanlığı’na, Cumhurbaşkanlığı’ndan Diyanet’e, RTÜK’ten Merkez Bankası’na, üniversitelerden garantili köprü, yol, havaalanı, hastane, tünellerin ihalesine kadar 10 binden fazla yolsuzluk tespiti yaptı. Bunların yüzde kaçı için suç duyurusunda bulunuldu, yargı önüne çıkarıldı?
Yüzde: 0
Tek bir mahkeme açılmadı.
Çalınan cepte kaldı.
Son araştırma:
Sahte diploma gösterme. Ve milletvekili seçilme... Sahte diploma ile devlet bankasının yönetim kuruluna yerleşme. İntihal (bilgi hırsızlığı) yaparak profesör olma... Üniversiteye rektör seçilme türü “adam kayırma yolsuzluğuna” karşı toplumun yüzde kaçından ne tepki geldi?
Yüzde 40.
Sorun yapmadı.
Yüzde 30:
Sorun yaptı.
Fakat sadece yakındı.
Diğer yüzde 30:
Sorunu gördü.
Sorunla yaşıyor.
Bir çözen bekliyor.
★★★
5 araştırmanın özeti:
Yüzde 60.
Sandığı bekliyor.
TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)
Boğaziçi’nde rektörün dramı!
Neredeyse 30 gün dolacak; Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanan Melih Bulu için tek bir destekçi çıkmadı. Bulabildiğim bilgilere göre Boğaziçi Üniversitesi’nin tam zamanlı 449 öğretim üyesi, 89 öğretim görevlisi, 79 Türk uyruklu olmayan öğretim elemanı, 322 araştırma görevlisi ve 984 idari personeli var. Öğrenciler bir yana bu kadar insan içinden bir tek kişi bile çıkıp; atanmasına uygun gözle bakmadı. Gerçekten bir rektörün başına gelebilecek en acı dram yaşanıyor. Ve Melih Bulu, kendisi endüstri mühendisliğinden mezun olmasına rağmen “TVNET” adlı bir kanalda “nükleer bomba yapıp yapamayacağımız” konulu söyleşisi telefondan telefona aktarılarak izleniyor. TV gazetecisi Melih Bulu’ya soruyor: Ülkemizde “nükleer silah istense yapabilir miyiz?” Melih Bulu cevap veriyor: “Evet.” TV gazetecisi soruyor:
“Gücümüz var mı?” Melih Bulu cevap veriyor: “Evet 200 üniversitede yüzlerce bilim adamı var... Devlet benden böyle bir teknoloji istese hemen üretiriz...” Soru: “Ne kadar zamanda üretirsiniz?” Cevap: “6 ayda üretiriz...” Okurum Fizik Yüksek Mühendisi Adil Buyan bana şu bilgileri gönderdi: “Bir atom bombası maliyeti 75/100 milyar dolar arasıdır. Ülkede 200 üniversite var ama “fizik ve nükleer” mühendislik bölüm sayısı sadece 6... “Atom Bombası” deyimi halk arasında kullanılır. Bilimsel olarak “Plütonyum” veya “Uranyum” bombası ismi kullanılır. Ülkemizde nükleer santral yok ki, plütonyum bombası yapabilelim. Uranyum 235’den yapabilirsiniz ama bunun için gerekli teknoloji ve zaman en az 8/10 yıldır.”
