Aslında barış, huzur ve üniversitenin daha iyiye gitmesi için yapılmış bir uyarıydı. Demiri tavında dövmek gerekirdi. Öğrenciler ile profesörleri, doçentleri, öğretim görevlileri demiri tavında dövdüler.

Savundukları seçimdi.

Rektör seçimle gelsin.

Ayrıcalık istemiyorlardı.

Kayırma talep etmediler.

Emir de vermiyorlardı.

İsim de dayatmıyorlardı.

Sadece seçim istiyorlardı.

Seçim yapılsın.

En iyiler yarışsın.

En iyi seçimle bulunsun.

O rektör olsun.

Bunda bir kötülük yok!

Tersine iyilik var.

★★★

Öğrenciler!

Yüksek ahlak istiyorlardı.

Öğrenciler, “Milletvekili olmak istemiş iktidar partisi onu aday göstermemiş, belediye başkanı olmak istemiş partisi onu belediye başkanı olmaya da uygun görmemiş ama aynı iktidar partisi başkanı şimdi onu üniversitemize rektör olarak atamış. Biz buna susarsak yalana ve hezeyana, karalamaya ve çamur atmaya, kirletmeye ve korkutmaya teslim oluruz” demek istediler.

Öğrencilerin uyarısı:

Çok açıktı.

Çok net.

Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır diyorlardı. Bu açıdan aslında “dinin temel direğini” savunuyorlardı. Öğrenciler, “susmanın konuşmaya tercih edildiği adı konulmamış bir tepeden inmeciliğe karşı ses yükseltiyor, konuşmaya başlıyor ve üniversite susarsa sonunda toplum çürür” demek istiyorlardı.

Öğrencileri anlayamadı.

Uyarıyı algılayamadı.

İktidar, kendinden utanmadı.

Öğrencilerden özür dilemedi.

Öğrenciler haklı diyemedi.

Diyebilseydi, belki de, eriyen oyları ve yitip buharlaşan güvenirliğine yeniden can suyu olabilecekti.

★★★

İktidarın önde gelenleri hiç mi baba ve anne olmamışlardı? Baba ve anne; çocukları dünyaya getiren çift, birbiriyle dayanışır, birbirini tamamlayan ikili varlık olur ve tek varlıkları çocuklarının yanı başında kusursuz anlayışla her zaman hazır sığınaktırlar.

Anne- Baba!

Bilir çocuklarını.

Çalışkan.

İyi bir kız evlat.

Başaran.

İyi bir erkek çocuk.

Boğaziçi gibi zor girilen, yüksek puan isteyen üniversiteyi kazandılar, okuyorlar ve şimdi “üniversite susarsa toplum çürümeye başlar” uyarısı vermek için “rektör seçimle gelsin” istiyorlar.

Bunun neresi kötü?

İktidar adamları, bir an olsun anne ve baba olmayı ve “atanmış değil seçilmiş rektör istiyoruz” diyen Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerini anlamayı denemediler.

★★★

Aslında öğrenciler dinin temeli olan; “haksızlık karşında susmamayı” savunuyorlardı. Kirli algı yaratma yöntemi yine tetiklendi. Bir kes yapıştır poster bulundu, öğrenciler din düşmanı ilan edildi. Öğrencilerin, iyilik ve huzur için “rektörün seçimle gelmesini istedikleri” arka plana itildi. Hezeyan, yalan, karalama, kirletme, korkutma makinası yine çalıştı. Oysa BÜ öğrencileri, “Üniversite korkar ve susarsa toplum çürür” uyarısı yapıyorlar. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır diyorlardı.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Almanya’nın en iyi üniversitesi seçimle bir Türk’ü rektör seçti!


Almanya’nın en iyi üniversitelerinden biri olan Göttingen’de rektörlük seçimleri yapıldı ve rektörlüğe Türk kökenli fizikçi Prof. Dr. Metin Tolon seçimle getirildi. Bütün ileri demokrasiye geçmiş ve yüksek kalkınma yakalamış ülkelerde olduğu gibi Almanya’da da rektörler seçimle geliyorlar. Babası Türk, annesi Alman olan Prof. Dr. Metin Tolon, Kiel Üniversitesi’nde fizik ve matematik eğitimi aldı. 1993’te doktorasını tamamladı. 1998’de deneysel fizik dalında doçent oldu. 2001 yılında Dortmund Teknik Üniversitesi’nde deneysel fizik dalında profesörlüğe başladı ve 2004 yılından 2008 yılına kadar bu üniversitenin fizik bölümünün dekanlığını da yaptı. 2008 ve 2020 yılları arasında da aynı üniversitenin rektörlük kurulu üyeliği ve rektör yardımcılığında bulundu. Göttingen Üniversitesi Senatosu’nun rektör seçtiği Prof. Dr. Metin Tolon, “Üniversiteyi ilerideki görevlere hazırlamak için daha çok çalışacağız” dedi.