İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçılar Birliği Başkanı Mustafa Gültepe, önceki gün bir basın toplantısı yaptı. Gazetecilere yazsınlar diye “Rekabet edebilmem için dolar kuru yılı 9 TL seviyesinde kapatmalı ki; çalıştırdığım işçinin ücretine yüzde 20- 25 üzerinden zam verebileyim. 1 dolar 8.50 TL’nin altına inerse ayakta kalma şansım yok.” dedi. Türk ekonomisinin en yüksek “yerli katma değerli üretim yapan” ihracatçı sektörlerinden biri olan “hazır giyim” bile gözünü “1 doların 9 TL olmasına” dikti.

Otur düşün:

Pantolon.

Gömlek.

Kazak.

Çorap.

Yelek.

Onlar bile yüksek kur bağımlısı” oldu. Kur bağımlısının yapamayacağı çılgınlık yoktur. Yıl sonunda 1 dolar 9 TL olmazsa hazır giyim fabrikasının ya da atölyesinin sahibi Çin, Vietnam ile rekabet edemeyecek. Çoğu kadın emeği; terzi, kesici, makasçı, düğmeci, overlokçu, ütücü tek kuruş bile zam istemeden çalışmaya razı olacak.

Ya:

1 dolar: 9 TL.

Ya da:

Kesilir siparişler.

Fabrika kapanır.

İşçilere iş yok.

★★★

Hazır Giyim İhracatçı Birliği Başkanı ayrıca, Yabancılar Türkiye’yi bizden daha iyi takip ediyor. TL’nin değer kaybını hesaplayarak siparişlerini kaydırıyorlar” dedi.

Sözgelimi:

Dolar 6 TL idi.

1 dolar veriyor.

6 çorap alıyordu.

Dolar:

8.80 TL oldu.

9 TL olunca.

1 dolar verecek.

9 çorap alacak.

Aynı 1 dolara 3 çorap fazla. Bu yüzden Çin’i ya da Güney Kore ile Vietnam’ı değil Türkiye’yi seçip, siparişleri artıracak. İşçiler de sipariş artınca ücretlerine yüzde 20 zam alabilecekler. İşçiler ücretlerine TL olarak zam alacaklar ama TL’nin hızlı değer yitirişi karşısında dünyada ve Avrupa’da en ucuza çalışan işçi” durumuna düşecekler. Bu yılın başında asgari ücret: 390 dolar ediyordu. Önceki gün faizler indirildi, dolar 8.80 TL’ye fırladı. Asgari ücret de 321 dolara geriledi. Avrupa’nın ve dünyanın sudan ucuz emek ülkesi Türkiye oldu.

★★★

TL değersiz.

İhraç malı ucuz.

Emek 3 kuruş.

Böyle mi kalkınacağız?

TL değersiz dolar değerli olunca bu kez ithal edilen ürünler pahalı oluyor. Türkiye, ihracatı büyüyor ancak ihraç malı üretirken kullandığı yarı mamul malların oranı yüzde 70- 80 ithalata (ara malı ve enerji) bağımlılığa çakılıp kaldığı için “büyürken yoksullaşan” ülke durumuna geldi. Cumhurbaşkanı’nın “yüksek büyüme oranını yakaladık...” diye övünme dozunda başarı sergilediği gün Ankara Sanayi Odası Başkanım Nurettin Özdebir, “yoksullaştıran bir büyüme gerçekleşiyor...” dedi.

Daha ucuza sat.

Yine büyürsün.

Türkiye “indir faiz- çıksın dolar” ile sipariş artırıp büyürken; ihraç ettiği malların fiyatını ithal ettiği malların fiyatı kadar artıramıyor. Satmak için 1 doların 9 TL olmasını iste yani ihraç ettiğini ucuzlat.  Buna karşılık; dışarıdan ithal ettiğin petrole, doğalgaza, hammaddeye daha fazla dolar öde.

Çift taraflı kazık.

★★★

Türkiye 200 milyar doları geçen ihraç ürününün kilogram fiyatını artırarak üstünlük elde edemiyor.

Faiz iniyor.

Dolar çıkıyor.

Türk malı ucuzluyor.

Bu arada enflasyonu geriletecek işe yarar, dişe dokunur faiz inişi de olmuyor. Eylül ayı başında Orta Vadeli Program açıklandı.

2019 yılında:

(Bütçede faiz gideri)

99.9 milyar TL.

2021 yılında:

180 milyar TL.

2023 yılında:

(Beklenen)

218 milyar TL.

Faiz indi tantanası arkasında çift taraflı kazık yiyen ülke durumuna düşmüş olma gerçeği” gizleniyor.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Faiz lobisi ıslık çalıyor!


Eski Bakan Ali Babacan, AKP’den ayrılıp yeni parti kurduğunda Erdoğan’ın “faiz lobisinin belini kıracağız” söyleminin gerçeği yansıtmadığını açıklamıştı. Ali Babacan’ın verdiği rakamlara göre 2002 yılından 2017 yılına kadar bütçeden faiz lobilerine her yıl ortalama 50.8 milyar lira aktarıldı. Bu aktarış, 2018 yılında 74 milyar TL, 2020 yılında 134 milyar TL’ye çıktı. 2021 yılında ise tahmini 180 milyar lirayı bulacak. Yani faiz lobisi “faizler indi” sözlerini ıslık çalarak dinliyor.