Ferit Devellioğlu’nun “Osmanlıca- Türkçe Ansiklopedik LÜGAT” adlı sözlüğüne baktım:

Fehim: Zeki, akıllı.

Vehim: Kuruntu.

Paul Foulquıe’nin “Pedagoji Sözlüğü”ne de baktım; fehim ve vehim bazı insanlarda aynı anda vardır diye yazıyor. Tarih hem zeki, akıllı, kurnaz ve aynı zamanda yerli, yersiz kuruntu ve korkular içinde olan çok lider gördü.

Şu anda izliyoruz.

Hem fehim var...

Hem vehim içinde...

Bir lider kendisine oy vermiş, 18 yıldır desteklemiş lokanta sahipleri, kahvehane sahipleri, otel, sinema sahipleri, eğlence yeri sahipleri ve bu tür sektörlerde diğer milyonlarca esnafı üzmeyi ve sıkıntıya sokmayı göze alabiliyor fakat parti kongrelerini insanlarla dudak dudağa (leb-be-leb) doldurabiliyor. Kongre salonunu dolu görünce bir çeşit üstün enerji kazanmış hissediyor.

“Leb-be-leb” diyor.

Öğünüyor.

Seviniyor.

Ünlü bir partili ölüyor.

Cenazesine koşuyor.

Oradan da enerji alıyor.

★★★

Koronavirüs salgını patlayınca, bilim kurulunun da önerileri doğrultusunda, esnaf dükkanlarının kapatılması uygulamasına geçti. Esnaflara yeterli desteği yapmadan onları kapanmaya zorlamanın oy yitireceği riskini bilmiyor olamaz. Demek ki göze aldı. Devlet adamı tavrı sergiledi. Çok daha büyük çaplı ölümlere yol açacak salgının önünü kesmek, hızını düşürmek için bilimin, aklın, sağduyunun gösterdiği yolu izledi.

Bu açıdan alkışlarım.

Doğru olanı yapıyor.

Çünkü İngiltere, Fransa, İspanya, İtalya gibi ülkeler korona salgını başlangıcında “topluma sürü bağışıklığı kazandırarak” politika izleyip, lokanta, bar, sinema, tiyatro türü esnaf dükkanlarını kapatmamışlar, virüs bu ülkeleri fena halde yere vurmuştu. Sürü bağışıklığı politikası fena halde ters tepince bu ülkeler de sonunda kendi esnafına yeterli devlet desteği vererek kapalı tutmaya başladı.

Bizde yeterli destek yok.

Esnafın dükkanı kapalı.

Esnaf, sokağa dökülüp “Bu hesabı biz ödemeyeceğiz” pankartı taşıyarak öfke dile getiriyor. İşte muhalefet lideri de “1.3 milyon esnafa 7 milyar TL destek veren iktidar sadece 4 yandaş müteahhide 18 milyar TL aktardı” diye haklı eleştiri yükseltiyor. Fehim sahibi lider ise affedilmez bir tutarsızlık sergileyerek partisinin kongre salonlarına, partilileri silme dolduruyor, parti önde gelenlerinin cenazelerinde de devlet adamlığı tavrını unutuyor.

★★★

Hatta her biri 50- 60 bin seyirci kapasiteli stadyumlarda korona nedeniyle seyircisiz oynanan futbol maçlarının TV’den naklen yayını sırasında bütün Türkiye görsün diye kapalı tribün yüksekliği kadar büyük boy posterini astırıp yanına kocaman harflerle “MMT (maske- mesafe- temizlik) yazdırmasına” rağmen sıra parti kongresi ile partili büyüğün cenazesine gelince “MMT unutulup” atılıyor.

★★★

Fehmi:

Allah bana Türkiye’yi yönetme ve İslam aleminin tüm müminlerine öncülük etme görevi verdi.

Vehmi:

İktidarı kaybedersem, bu kaybediş benden önce iktidarı kaybetmiş liderlerin durumundan çok farklı olur, mutlaka hesap sorulur, her şeyimi kaybedebilirim korkusu.

Kongrelerden!

Ve cenazelerden!

Enerji buluyor.

Kongreleri ve cenazeleri siyasi gösteri haline getirip buradan sağladığı oy desteğinin, esnaf işyerlerini kapalı tutmakla kaybettiği oyları telafi edeceğini düşünüyor.

Vehmi!

Fehmi’ni yendi!

Esnaf daralırken, küçülürken ve bu işyerlerinde çalışan milyonlar işlerini yitirirken o “iktidardan asla gitmemek” için vehminden enerji buluyor. Parti kongreleri leb-be-leb çünkü liderin kalbine kaybetme korkusu girdi.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



TOGO Kulelerini kim yıkacak?


CHP’nin eski milletvekilliğini ve Ankara Ticaret Odası’nın başkanlığını yapmış Sinan Aygün,  Ankara’da “TOGO Kuleleri” adını verdiği dev bina dikmişti. Ankara’nın rantı yüksek semtinde 20 bin metrekare inşaat yapma hakkı varken 120 bin metrekare kule yükseltmesi Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın “adalet anlayışına” takılmış, konu mahkemelik olmuştu. Sinan Aygün, o günlerde “Ben Kemal Kılıçdaroğlu ile konuştum, o da Mansur Yavaş ile konuşup benim sorunumu halledecek” türünden laflar etmişti. Ben de bu köşede “Doğru mu bu laflar...” diye soru sorup TOGO Kuleleri’nin çirkin, yasa dışı, rant peydahlayıcı ve kaçak olduğunu yazmıştım. Sinan Aygün’ün “Ben Kemal Kılıçdaroğlu ile konuştum...” lafı doğru çıkmadı. Danıştay TOGO Kulelerinin yıkılmasına karar verdi. Sabri Aras adlı vatandaş şimdi “TOGO Kulelerini kim yıkacak?” diye öfkelenmiş soruyor. Öfke baldan tatlıdır. Vatandaş Sabri Aras, haklıdır. Ben de soruyorum, TOGO Kulelerini ne zaman, kim yıkacak? İstanbul’da Ayasofya siluetini bozan Zeytinburnu Cam Kavanoz Kuleleri’ni yaptıran AKP’li iş adamının kuleleri mahkeme kararına rağmen yıkılmadı, şimdi Ankara’da CHP’linin çirkin, kaçak, yasa dışı, haksız rant peydahlatıcı Togo Kuleleri de mi yıkılmayacak? Adalete saygınızı görelim.