En büyük rekortmen bizim rekortmen diye bağırasım geliyor. Vergi rekortmenleri açıklandı. Merkez Bankası kurumlar (şirketler) içinde vergi rekortmeni oldu. Merkez Bankası ne yaptı da Türkiye’nin en “kârlı-kazançlı-üretiminde katma değeri tavan yapmış” şirketi oldu?

Döviz aldı.

Döviz sattı.

Para yarattı.

Para sattı.

Üretim yapan, bunu iç pazara ve dış pazara satan bir ekonomi olsaydı; vergi rekortmeni “sanayi-hizmetler-tarım- teknoloji- turizm” sektörlerinin birinden çıkacaktı. Üretime vidalı bütün sektörler döküldü. Rekortmenlik Merkez Bankası’na kaldı.

Üretimsizlik

Yoksulluk.

İşsizlik.

Yatırımsızlık.

Yalan.

Baskı.

Korkutma.

Sindirme.

Üst üste bindi.

Acı ilaç düzeni: Soyulan-Soydurulan Türkiye modeline böyle gelindi ve bu düzen Merkez Bankası’nı vergi rekortmeni yaptı. Şu anda Türkiye’de “Acı ilaç düzeni: Soydurulan Türkiye modeli” uygulanıyor.

★★★

“Yüksek enflasyon-yüksek faiz-yüksek döviz kuru” sarmal oldu, birbirini besledi ve yoksulluk ile işsizliği en büyük sorun haline getirdi. İşçi, memur, çiftçi, esnaf, emekli, serbest çalışan, bordrolu işleyen hemen yüzde 70-80 ailenin geliri giderini karşılayamaz oldu. İşçi işinden oluyor, çiftçi tarlasını terk ediyor, esnaf önünü göremiyor, emekli ucuz ekmek kuyruğunda...

Türkiye acı ilaç içiyor.

Şifa bulacak mı?

Onun garantisi yok.

Dümeni kırılmış, rotası şaşmış, kaptanı şaşkın bir gemi gibi Türkiye, nereye gittiğini bilemez duruma getirildi.

İflasa gidiyor.

Bir program yok.

İndir faiz.

Yükselt faiz.

Artır kuru.

Baskıla kuru.

Bir-iki aylığına bol (çılgın diyen de var) kredi artışı yap, Merkez Bankası döviz rezervlerini boşalt; faizin enflasyonun altında tutulduğu dönemin sonucunda geçici üretim artışı ile sevin. Sonuçta dünyanın en yüksek faizi ile borçlanmaya başla ve dış sıcak para gelsin diye “Hukuk Reformu Yapacağız” diye dünya para babalarına şirinlik gösterilerine giriş.

Halka acı ilaç.

Dış dolarcıya şirinlik.

Duvara dayandı.

İndir faiz-yükselt faiz çelişkisi içinde ve daha fazla borçlan, borcu borçla kapat çaresizliği sonunda Türkiye yoksullaştı. 40 yıldır dünyanın ilk 20 büyük ekonomisi içindeki Türkiye, 40 yılın sonunda ilk kez 20’nin dışına düştü.

Düşmedi.

Düşürüldü.

★★★

Türkiye Hazinesi, beş yıllık vadeli dış borçlanmaya yüzde 4.9 ve 10 yıllık borçlanmaya yüzde 5.95 faiz ödeyerek dış para bulunca sevinir hale geldi. Oysa yanı başımızda komşumuz Avrupa ülkeleri 5 yıllık borçlanmalarını yüzde 0.5-yüzde 1 ve 10 yıl vadeli borçlanmalarını yüzde 1-2 arasında bir faizle yapabiliyorlar.

Soyuluyor Türkiye!

Soyduruluyor!

İndir faiz.

Kaldır faiz.

Başkanı sakın kızdırma.

Sabit tut faizi.

Bu bir program değil.

Deli gömleği.

Millete acı ilaç:

Dış paracıya şirinlik.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Her 10 kişiden 7’si borçla yaşıyor!


DİSK’e bağlı Genel İş Sendikası, hazırladığı “Covid-19 Döneminden Gelir Eşitsizliği ve Yoksulluk Raporu”nu dün yayınladı. Buna göre Türkiye’de her 10 kişiden 7’si borçla yaşıyor. Gelir eşitsizliği 83 milyonluk Türkiye’nin yüzde 71’ini (59 milyonu) ancak borç bularak, borcu borçla kapatarak yaşayabilir hale getirdi. Kişi başına milli gelir 2019 yılında 9 bin 150 dolardan 2020 yılında 7 bin 715 dolara indi. Türkiye’de yoksul sayısı da son 2 yılda yüzde 8.4 oranında arttı. 2017 yılında 15 milyon 864 olan yoksul sayısı 2019 yılında 17 milyon 207 bin kişiye çıktı. Böylece yoksulluk oranı yüzde 21.3’ü buldu.