Artarak devam eden “göçler” yakın, uzak çoğrafya demiyor; Afrika’dan Çin Seddi’ne kadar uzanan geniş coğrafyanın “insani-siyasi” yükü Türkiye’nin sırtına biniyor.

★★★

38 milyon nüfuslu Afganistan’dan Türkiye’ye  göç yolculuğu çağımızın en büyük ve acılı göç akını olmaya aday.

20 yıldır Afganistan’ı işgal eden Amerika, ardında kan ve gözyaşı bırakarak ülkeyi terk ederken; Afgan halkının başına ördüğü Taliban çorabını, Türkiye’ye de giydiriyor!

★★★

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 47. yıldönümü olan 20 Temmuz’da Lefkoşe’de yaptığı konuşmada, Kabil Havaalanı’na asker gönderme konusuna değindi.

★★★

Taliban’a görüşme çağrısı yapan Erdoğan’ın “Türkiye’nin, onun inancıyla alakalı ters bir yanı yok” sözleri dikkat çekiciydi.

Gerçekten öyle mi?

Bu nedenle mi kadına yönelik şiddetle mücadeleyi toplumsallaştıran Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldı?

★★★

Atatürk Türkiye’sinin “kökten dinci siyasetle” mesafesi, Afganistan bataklığına çekilerek kapatılmak mı isteniyor?

Bu endişe iç siyasetin de temel ayracı olmaya aday.

★★★

Erken seçim tartışmaları ile muhalefetin “ekonomi yönetimi ve hukuk devleti” ekseninde ortaklaşan siyasi önermeleri,  “göçmen” politikasında da ayrışıyor.

★★★

Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın Hatay’ın Antakya ve Defne ilçe kongrelerindeki konuşması bu “ayrışmayı” su yüzüne çıkardı.

★★★

Babacan’ın “Bazı partiler Suriyelilerin hepsini oy için göndereceğiz diyecekler ama yapamayacaklar” sözleri, Suriyeli mültecilerle ilgili CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Memleketlerine uğurlayacağız” çıkışına bir yanıt olarak okundu.

★★★

Partililerini Arapça “Ehlen ve Sehlen” sözcükleriyle selamlayan Babacan konuşmasını, “Ne insani açıdan ne de uluslararası hukuk açısından yapamayacaklar. Biz gerçekçiyiz. Suriyelilerin çözümünü Suriye’de aramak gerekir. Suriye politikasının tamamen yeniden yazılması gerekiyor” diye sürdürdü.

★★★

Babacan’a kalırsa; Suriyeli mültecilerin ekonomik ve sosyal yükünü çeken Türkiye’nin “göç politikası” olmayacak; Suriye’de iç barışın sağlanmasını bekleyeceğiz...

Oysa tam tersi “mülteci sorunu” iç politikadan besleniyor.

★★★

Türkiye’de yaşanan Suriyeli sığınmacı sorununu ortadan kaldırmak Ankara’nın görevi; Şam’ın değil.

Taliban zulmünden kaçıp Türkiye’ye göç eden Afganların sorununu Kabil mi çözecek?

Virüs ve açlık kıskacındaki Afrikalı göçmenler için adres neresi?

Danimarka’dan sonra Hollanda’nın başlattığı “mültecileri geri gönderme” hukuku bu açıdan incelenmeli...

★★★

Babacan’ın konuşmasını yorumlamasını istediğim Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş, “Babacan, Güney Doğu oylarını almaya çalışıyor. Kültürel zenginlikten söz ediyor. Biz zaten Suriyeliler gelmeden de bu topraklarda çok kültürlü yaşıyorduk...” diyor.

★★★

2009 yılında AKP’den Belediye Başkanı seçilen Savaş, partisinin Suriye politikasına ile ters düşüp CHP’ye geçmişti.

2002 seçimlerinde Hatay’dan AKP milletvekili olarak Meclis’e giren Sadullah Ergin’in Adalet Bakanlığı döneminde (2009-2011) yaşanan bu kopuşu DEVA unutamadı!

Ergin bugünlerde parti yönetiminden istifa edenlerin de hedefinde...

★★★

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun Hatay gezilerinde kendisini ziyaret ettiğini belirten Savaş, Babacan’ın davetine icabet etmediğini vurguluyor.

“Altın ve mücevherat işi Suriyelilere geçti”


Babacan, Savaş’ı ziyaret etseydi 600 bin Suriyeli’nin yerleştiği Hatay’a ilişkin şu bilgileri alırdı:

- Altın ve mücevherat ticareti Suriyelilere geçti. Gümrüklerde ortaya çıkan sorunlar Türkiye’nin dış ticaret sicilini bozuyor.

- Suriyeli iş insanları vergisiz ticaret yapıyor, denetimlerde görmezden geliniyor.

- Erkekler 2-3 evlilik yapıyorlar. Kadınlar her yıl bir çocuk dünyaya getiriyor. Bu çocuklar çizdikleri resimlerde bile savaşı yaşıyor.

- Nüfus yoğunluğuna paralel olarak kentsel yatırım ihtiyacı artıyor, Ankara’dan maddi destek gelmiyor.

- Almanya’dan iki kardeş ilin desteği ile Altınözü ve Reyhanlı ilçelerine okul yapıldı. Eğitim yetersiz.

- Eğitimden yoksun çocuklar ve işsiz gençler suç şebekelerinin kucağına itiliyor.

- Suriyeliler ticaretin yanı sıra; konut ve turizm alanında inşaatçı da oldular. Hatay “ucuz ve güvencesiz iş gücü deposu” haline geldi.

- Suriyeliler ile yerli halk arasında yaşanan kültürel farklılık sosyal hayatta çatışmalara neden oluyor.

- Sınır köylerinde geçim sıkıntısından kente göç artıyor.