Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan “Kayyum Rektör” Prof. Dr. Melih Bulu, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Çözümler Ağı (UNSDSN) kapsamında; TÜBA ve İZÜ tarafından düzenlenen sempozyuma katılmaktan vazgeçti!

Bu köşede 11 Şubat günü yayımlanan yazımın üzerinden 24 saat geçmeden İstanbul Zaim Üniversitesi (İZÜ) ev sahipliğinde, Türkiye Bilimler Akademisi’nin (TÜBA) organize ettiği  sempozyum programından, Boğaziçi Üniversitesi’ne (BOUN) Cumhurbaşkanlığı kararı ile atanan  Prof. Dr. Melih Bulu’nun adı çıktı.

Daha doğrusu sempozyum programı baştan aşağı yenilendi!...

★★★

İZÜ ev sahipliğinde 15-16 Ocak tarihlerinde yapılacağı ilan edilen “Döngüsel Ekonomi” başlıklı sempozyum, 19-20 Şubat tarihlerine alındı.

Bulu’nun 2 Ocak’ta yapılan atamasından sonra BOUN’da süregelen protestoları hatırlamış olabilirler...

11 Şubat gecesi yapılan değişikle aralarında BOUN öğretim üyelerinin de yer aldığı panellere,  Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Mehmet Özkan dahil edildi.

Boğaziçi Üniversitesi’nin “Organizasyon Komitesi”nden adı silindi.

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Çözümler Ağı, İngilizcesi “ United Nations Sustainable Development Solutions Network-UNSDSN” Türkiye Koordinatörü Banu Özay’a, Bulu’nun sempozyumdan neden çekildiğini sordum.

Boğaziçi Üniversitesi Kurumsal İletişim Direktörü Metin Göksel’den yanıt geldi. Yandaki sütundan içeriğini okuyabilirsiniz...

Son değişiklikle sempozyumun; İZÜ, TÜBA ve UNSDSN Türkiye’nin organizasyonunda, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi katkılarıyla düzenlendiği bilgisi paylaşıldı.



★★★

11 Şubat’ı, 12 Şubat’a bağlayan gece İZÜ’nün web sitesinde yenilenen “taslak” programdan  Bulu’nun adı çıktı, diğer iki konuşmacı; İZÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut ve TÜBA Başkanı Prof.Dr. Muzaffer Şeker kaldı.

Bu sempozyuma, iktidar da “tam kadro” katılıyor.

Ekonomi birimleriyle ilgili bakanlar; Mustafa Varank, Lütfi Elvan, Murat Kurum, Bekir Pakdemirli, Zehra Zümrüt Selçuk konuşmacılar arasında yer alıyor.

★★★

Panellerde “İslami Ekonomi” başlıklı sunumlar önemli yer tutuyor.

Döngüsel Ekonomi” üst başlığı; çevre kirliliği, verimsizlik, gelir dağılımı adaletsizliği, tüketim ekonomisi eleştirileriyle sosyalist iktisatçılardan, liberal dünyaya kadar geniş bir kesimi tartıştıran temel kavramlardan biri oldu.

Sürdürülebilir Kalkınma 2020 Raporu’na göre, Türkiye 166 ülke arasında 100 üzerinden 70,30 puanla 70. sırada yer alıyor.

Sempozyumdan derdimize çare çıkacak mı göreceğiz...

İşlerinin yoğunluğu nedeniyle iptal etmiş


Başta Boğaziçililer olmak üzere, tüm okurlarım için kıymetli değerlendirmelere yol açacağını bildiğimden, tek bir kelimesine dokunmadan “Neden Bulu’nun adı duyurusu yapılan sempozyum programından çıktı?” soruma BOUN’dan gelen yanıtı aktarmak istiyorum:

“Boğaziçi Üniversitesi UNSDSN Global’in Türkiye ağı koordinasyonuna 2014 tarihinden bu yana ev sahipliği yapmaktadır. ( http://unsdsn.boun.edu.tr ) Sürdürülebilirlik konusunda üniversitemizde yürütülen çok sayıda çalışma, bu alana önem veren birçok farklı kuruluşla işbirliği içinde devam etmektedir. Boğaziçi Üniversitesi UNSDSN Türkiye ağının koordinasyonunu ve sekreteryasını üstlenmiştir. Bu ilişki halihazırda devam etmektedir.

İZÜ de bu konuya önem veren bir başka değerli üniversitemiz olarak UNSDSN Global’e başvurarak, üye olmuştur.

TÜBA çalışma grubu ile birlikte “Döngüsel Ekonomi” başlıklı bir sempozyum düzenlenmeye kendi inisiyatifleri ile karar vermişlerdir.

Bunun için herhangi bir kurumdan veya UNSDSN Türkiye’den onay almaları gerekmemektedir.

Sözkonusu konferansın gerek konuşmacıları gerekse açılış konuşmasını yapacak kişiler konferansı düzenleyen İZÜ ile TÜBA Çalışma Grubu tarafından belirlenmektedir.

Boğaziçi Üniversitesi de ekteki programda görülebileceği gibi (İZÜ’nün sitesinde program yer alıyor. S.Y) katılımcı öğretim üyeleri ile konferansta yer almaktadır.  Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Melih Bulu bu konferansın nihai programında açılış konuşmacısı olarak  programının yoğunluğu nedeniyle kendi kararı ile yer almamaktadır.

Üniversitemiz sürdürülebilirlik hedeflerine içten bağlılığı ile çalışmalarına devam edecektir.”

Erdoğan: “Üniversitelerin bizim huzur mekanlarımız olması lazım”


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi’ne karşı boş değilmiş!

Erdoğan başlıktaki bu cümleyi, AKP’lilerin kurduğu Boğaziçi Üniversiteliler Derneği’nin (BURA) 2018 Ocak ayındaki genel kurulunda sarf etmişti...

Erdoğan’ın genel kurul konuşması, Bulu’yu hangi saiklerle atadığını ortaya koyuyor.

Bakın o gün Erdoğan “bu ülke ve bu milletin değerlerine yaslanmamakla” itham ettiği BOUN için neler söylemiş:

Buradaki hocalarımız, nereye kadar pergellerini açıyorlar? Belli bir fikrin savunucusu olanlara kapıyı aç. Belli bir fikrin savunucusu değilse kapıyı kapat.”

Son cümlesini yaygınlaşan “kayyum yönetimine” yöneltilen demokratik itirazların dikkate alınması doğrultusunda bir temenni olarak alıntılıyorum:

Üniversitelerin bizim huzur mekanlarımız olması lazım.

Bizim” derken!..

Sachs’tan “İstanbul sözleşmesi yaşatır” demesini bekliyorum


Sempozyumun konuk konuşmacısı UNSDSN Global Başkanı Prof. Dr. Jeffrey D. Sachs programdaki yerini koruyor.

Pandemi öncesi (11 Kasım 2019) Boğaziçi’nin Güney Kampüsü’nde yapılan UNSDSN Türkiye toplantısına katılan Sachs, toplantı salonuna birkaç dakikalık gecikme ile gelebilmişti.

Bu gecikmeye dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile Dolmabahçe’de programda olmayan bir görüşme gerçekleştirmesi yol açmıştı.

★★★

Sachs, BOUN kürsüsünde “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları 2019 Endeks ve Göstergeler Raporu”nu şöyle yorumluyordu:

“Kadınların parlamentoya ve çalışma hayatına katılımlarının düşük olması dolayısıyla cinsiyet eşitsizliği, özellikle orta okul ve lise düzeyinde teknik alanlardaki eğitimin yetersizliği ve gelir dağılımı eşitsizlikleri de Türkiye’nin daha yüksek performans göstermesi gereken başlıkları oluşturuyor. Çevre konusunda da Türkiye kırmızı renge sahip. Bunun nedenleri arasında Türkiye’nin hidrogüç dışında yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimini artırmaması, yüksek miktarda petrol, doğalgaz gibi yenilenemez enerji kaynaklarını tüketmesi ve Karadeniz’in kirliliği yer alıyor. Son olarak 2019 raporunda Türkiye, şiddet vakalarının da sık görüldüğü ve cinayet oranlarının diğer ülkelere kıyasla yüksek oranda olduğu bir ülke olarak karşımıza çıkıyor.”

★★★

İZÜ’nün arkasındaki muhafazakar çevre, “İstanbul Sözleşmesi” olarak anılan “Kadına Yönelik Aile İçi Şiddeti Önleme” düzenlemelerinden geri adım atılmasını savunuyor.

Sachs’tan, bu konferansında “cinsiyet kırımına” dikkat çekmesini ve “İstanbul sözleşmesi yaşatır” demesini bekliyorum.