Tarikatların, memleketin dört bir yanını cüzzam gibi sardığı bir dönem yaşanıyor. Laik, demokratik eğitime sirayet eden hastalıklı zihniyet 4+4+4 ucubesi ile taçlandırıldı. Öyle bir hale geldi ki, merdiven altında aleni rejim düşmanı yetiştirilip, Türkiye’nin Kurucusu Atatürk’e karşı 3-4 yaşındaki çocukların kalbine nefret tohumları ekiliyor. Yıllar önce yaşanacakları gören Aysel Ekşi, Türkan Saylan, Aysel Çelikel, Necla Arat, Özcan Köknel gibi 14’ü kadın 16 idealist Atatürk ilkelerini korumak için 1989’un 21 Şubat günü Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ni kurdu. Binlerce gönüllü ve hayırsever de katıldı.

TABULAR YIKILDI

“Her eğitimli kadının bu Cumhuriyete borcu var” diyen Prof. Dr. Türkan Saylan’ın çabasıyla büyüyen ÇYDD, bu pazar günü 32’nci yaşına giriyor. ‘Okuyan kız, kötü yola düşer’ tabularını yıka yıka 130 bin doktor, hakim, savcı, öğretmen, mühendis ve milli sporcular yetiştirdiler. Kardelenlerin gurur veren başarısının perde arkasında, hapishane dahil ağır bedeller ödeyen gizli kahramanlar vardı. Onlardan biri şimdiki Genel Başkan Prof. Dr. Ayşe Yüksel...Kaportacı Osman usta ve ev kadını Kadriye hanımın ilk çocuğuydu. Mimar olacaktı. Babası hastalandığında hemşirenin şefkatinden etkilenip İ.Ü Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi’ni 22’sinde bitirdi. Profesör Saylan, yetenekli bir hemşire arıyordu, davet etti.

MURAT 124 MUCİZESİ

Akademik kariyer isteyen Ayşe, ‘hayır’ demek için Çapa Tıp’a gitti. Kapısı ardına kadar açık odada; Anadolu motifli bir kilim, Zonguldak maden işçileri heykeli, çalan her telefonu “Dr. Türkan...” diye açan ‘profesörüm’ bile demeyen mütevazı bir kadın vardı. Ayşe hemşire, Türkan hocaya, ‘hayır’ diyemezdi. Bakırköy Lepra Hastanesi’ne gitmek için odadan çıktılar. Otoparka yürürken Ayşe hemşire lüks arabalara yönelince, ‘Ayşe gel gel onlar benim değil’ diye, güldü. Sütlü kahverengi Murat 124’e, bindiler. Yıl, 1980’di. ‘Araba sürmek özgürlüktür. Ayşe bak bu vites, debriyaj’ diyerek, ilk derse başladı. Çağdaş Türkiye’yi koru- ma yolculuğu, Murat 124’te başladı.

HOCANIN ÖNLÜĞÜ

O Türkan hoca ki; doktor önlüğünün cebine yoksul talebeleri için para koyar, doğulu gariban hastaları ‘çayı seviyor’ diye arabada yedek tüp taşır, ‘vücut dirençleri artsın’ diye elleriyle hastane bahçesinde işkembe pişirirdi. Ayşe hemşire için hocası tek kişilik okuldu. Van’daki 750 lepra hastası için 1983’te yola düştüklerinde, “Ayşe, işimiz çok. Lepra illetini bu topraklardan sileceğiz. 5 yıl evlenmeyeceksin” diye söz aldı. Anadolu yollarında hiç evlenmeyen hemşiresi için sonraları Türkan hoca, “Allahım Ayşe’ye
hayırlı bir kısmet” diye çok dua edecekti. Ayşe Yüksel, 1995’te doçent, 2001’de
profesör en önemlisi de öğrencilerinin cebine daima harçlık koyan bir hoca oldu.

2 BİN 511 YIL HAPİS

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde bir tek halk sağlığı hocası yoktu. Atatürk resminin önünden geçen Ayşe hoca, utandı. “Atam, bize koca ülkeyi armağan ettin. Biz, diğer ucuna gitmiyoruz” diyerek, Van’ın yolunu tuttu. 15 yıl görev yapıp, tıp fakültesine kürsü kurdu. İki öğrencisi bir tabldot yemeği bölüşecek kadar yoksuldu. ÇYDD artık kurulmuştu. At, katır sırtlarında hatta yürüyerek, mezralara kadar ulaştılar. Giysi, gıda götürüp, lise, üniversite sınavlarına öğrenci hazırladılar. FETÖ terör örgütü, alanına giren bu ışığı hiç sevmedi. Üniversitelere ilk operasyon Van’da yapıldı. Şimdi FETÖ’den tutuklu Savcı Ferhat Sarıkaya, Prof. Dr. Ayşe Yüksel’e 2 bin 511 yıl hapis istedi.

ÖZGÜR YAŞAYIN

Van’daki dava bitmeden bu kez Ergenekon’un firari savcısı Zekeriya Öz, ÇYDD’ye operasyon yaptı. Profesör Yüksel, DGM’de yargılanıp, tutuklandı. Türkan Saylan’ın dernek adına koğuşlarına yardım yaptığı Bakırköy Kadın Tutukevi’ne götürüldü. Hapşırana, ‘çok yaşa’ değil ‘özgür yaşa’ demeyi, mahkum menemeni yapmayı ve hapishane raconu öğrendi. Cezaevini de bir okula çevirip, bildiklerini öğretti. Koğuş arkadaşı Deniz Seki, Ayşe hocanın tahliye kararını duyunca, cezaevinde ilk kez şarkı söyleyecekti. Çıkıp, 29 yıllık yol arkadaşı Türkan Saylan’a koştu. Davaların hepsinden beraat etti. Aşağı bakmayıp, umutla gökyüzüne bakmıştı. Atatürk Türkiyesi’ni son nefesine kadar korumak
için yemini var. Atatürk’ün cesur kızları
siz çok yıllar, çok özgür yaşayın!..