Döviz kurunun yükseleceğinin ve dünyada faizlerin yükseleceğini bilinmesine, Türkiye’de yapışkan enflasyonun yükselmeye devam edeceğinin görülmesine rağmen, Merkez Bankası faizi neden düşürdü?

Tüm yurttaşlarımız için büyük önem taşıyan bu kararın nedeni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, uzmanlarca “bilim dışı” olarak değerlendirilen “Faiz enflasyonun nedenidir” şeklinde özetlenebilecek kanaati mi?

Ekonomi üstünde bu kadar yüksek maliyeti olan bu kararı sadece bir inatla ya da bilgisizlikle açıklamak yeterli mi?

Tabii ki değil.

★★★

Doğru Parti’nin Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Meriç Köyatası’na göre; bu karara bakarken bir şeyi eksik görüyoruz.

Köyatası, neyi eksik gördüğümüzü de şöyle açıklıyor:

Bunları söylerken elimizde bir kanıt ya da duyum yok. Ancak tahmin yapabiliriz. Kararın ardında Türkiye’ye gelmeyen, Türkiye’ye soğuk bakan sıcak para sahiplerine ya da doğrudan yatırımcılara verilen sözler yatabilir.

Malum, Türkiye son zamanlarda ilişkilerinin kötü olduğu Birleşik Arap Emirlikleri ile yeniden yakınlaşma peşinde. Artık satacak pek bir şey kalmadı. Ancak orman yangınlarından birkaç gün önce çıkan Cumhurbaşkanı kararnamesine göre (Anayasaya aykırı olduğunu hatırlatmam gerekir) orman alanları başta olmak üzere, tarım alanları, meralar kıyılarımız imara ve satışa açıldı. Ayrıca çok sayıda özel şirketin, kamudan imtiyaz almış garantili hastane ve otoyol işletmelerinin yabancılara satılması ya da ortaklıklar kurulması gündemde...

★★★

Bilinçli bir kur yükseltme operasyonu ile Türkiye’deki varlıkların değeri düşürülüp yabancı sermaye akışı sağlayacak kişi ve kuruluşlara ekstra bir kazanç yolu açılması amaçlanmış olabilir. (Gelecek sıcak para ya da sermayenin, piyasada “bıyıklı yabancı” diye tabir edilen iktidara yakın Türklere ait olma ihtimali de mevcut.)

Örneklerini geçtiğimiz yıllarda da gördüğümüz sistem şöyle işliyor:

BİRİNCİ ADIM: Döviz kuru üzerindeki baskıya ek olarak yapılan hatalar ya da ortalığı gerecek siyasal açıklamalar nedeniyle döviz kurları ani bir yükselişe geçer.

İKİNCİ ADIM: Yabancı sermaye, bir kısmı sıcak para amacıyla, bir kısmı da arazi ve şirket satın almak için Türkiye’ye giriş yapar. Kur yükseldiğinden satın alacağı arazileri ya da şirketleri daha düşük bir bedel ödeyerek, daha ucuza kapatır. Sıcak para amacıyla gelen yabancı sermaye, yüksek kurdan elindeki parayı Türk Lirasına çevirir. Bu arada ülkeye sıcak para girişi sağlandığı ve piyasaya dolar satışı yapıldığı için kurdaki artış durur. Eş zamanlı olarak Hazine, kur artışını frenlemek amacıyla yüksek faizle borçlanır. Sıcak para bu tahvilleri satın alır. İki ya da üç ay sonra tahvildeki yüksek faizleri alıp, düşük seviyede sabitlenen dolarları toplar. Hem pahalı satıp ucuza dolar alır, hem de Türk Lirası’na iki üç ay yüksek faiz sağlar. Böylece çifte kaymaklı kazancı cebe indirip, Türkiye’nin zenginliklerini ve servetini yurt dışına transfer eder.

Faiz için gelmeyip de sabit yatırım için arazileri ve şirketleri satın alanlar ise zaten baştan kazanacaklarını kazanmış olurlar.

Daha önce defalarca örneğini yaşadığımız bu senaryonun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini, önümüzdeki günlerde döviz kurlarının izleyeceği seviyelere göre anlayacağız.

★★★

Eğer dolar kuru 9.30-9.50 bandına gelip de sonra sakinleşir ve hatta 8.60’lara kadar düşerse, bilin ki yukarıda söylediğimiz senaryo gerçekleşiyor demektir. Bu kez sadece sıcak para değil, doğrudan yatırımlar (şirket satın alma, arazi satın alma) gerçekleşir. Kur 8.30, 9.15 seviyelerinde kalır.

Yok eğer kısa süren bir dolar sabitlenmesi ya da düşüşü yaşarsak ve kur tekrar artmaya başlarsa, bu arada  Hazine de daha yüksek seviyeden borçlanmazsa, bu kez gelen para ile sadece arazi satışları ve şirket alımlarının yapıldığını anlamış oluruz. Sıcak para faizde kalmaz. Dolar bu şartlarda kontrol edilemez 10 liranın üstünde çıkar 12 liralar seviyesinde sakinleşir.

Senaryo hangisi olursa olsun, en büyük bedeli bir avuç insan dışında halk öder...”

★★★

Değerli okurlarım,

Mutfaktaki yangına ilaveten üst üste yapılan zamlar nedeniyle doğal gaz ve elektrik faturaları, giderek ödenemez hale geliyor. Yani bu kış, evde donma tehlikesi ortaya çıkıyor.

Kısacası ülkeyi yönetenlerin sorumlusu oldukları tablo çok karamsar görünüyor.

Faaliyetlerini sürdürmek için dış açık vermek ve buna bağlı olarak borçlarını artırmak zorunda olan hastalıklı ekonomik yapı nedeniyle döviz kurları, sürekli artış eğilimini koruyor. Bu gerçek ortada dururken iktidar, durduk yerde faiz indiriyor, iç-dış dünyada siyasal gerilim çıkararak bu kur artışlarını tetikliyor.

★★★

Çözüm; Türkiye’nin önce demokratik yollarla mevcut yönetimden kurtulup, güçler ayrılığına dayalı, laik, demokratik, hukuk devletini kurması ve ekonomide sosyal devleti önceleyen köklü bir yapısal değişimi sağlamasında yatıyor.