Devletin resmi istatistik kurumu TUİK, milletin gözünün içine baka baka masal anlatmaya devam ediyor.

İstedikleri kadar rakamları çarpıtsınlar, millet çarşıya pazara çıktığında gerçekle yüzleşiyor. Vatandaş hangi tüketim maddesini almaya kalksa, geçen yıla oranla en az yüzde 50 pahalı olduğunu görüyor.

Bağımsız ekonomistlerin oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu’nun  (ENAG) belirlediği yıllık yüzde 49.87’yi bulan enflasyon rakamı da bu gözlemi doğruluyor.

★★★

Hayatının 60 yılını sanata adamış, Türk tiyatrosunun ulu çınarı Müjdat Gezen, kendi belgeselinin ve biricik kızı Elif’le birlikte rol aldığı “Baba-Kız” müzikalinin galası için gittiği İzmir’de, 9 Eylül Gazetesi’nden Kardelen Buğday’a verdiği röportajda, toplumu etkisi altına alan “yalan rüzgarını” bakın nasıl anlatıyor:

“Ekonomi konusunda, adli konuda, hukuksal konularda, sanat konusunda... Herhangi bir konuya baktığımız zaman yalandan öte işittiğimiz hiçbir şey yok!..

Halbuki dünya hakikat üzerine kurulmuş olmalı. Ben Atatürk hariç -ki keşke tanısaydım-. İnönü’nün cumhurbaşkanlığından itibaren tüm cumhurbaşkanları ile tanıştım. Onlara programlar, şakalar, karikatürler, siyasi espriler yaptım. Hiçbir şey olmadı!..

★★★

En son başımıza gelen olayda herkese ‘haddini bil’ diye parmak sallayan Tayyip Erdoğan, ben de ‘sen haddini bil’ dedim diye 4.5 yıl hapsimi istedi. Metin Akpınar ile beni evlerimizden alıp götürdüler. Neyse, sonunda beraat ettik tabii. Türkiye’de hâlâ adil yargıçlar var diyebiliriz bu konuda.

★★★

Ama mesele yalnız bu konu değil ki. Biri çıkıyor, ‘Ekonomi iyi gidiyor’ diyor. ‘Maaşları dolarla mı alıyorsun?’ diye soruyor. Dolar olmuş on lira. Yani iler tutar yeri yok. O kadar büyük bir yalan girdabı içinde yönetiliyor ki Türkiye, ama çarşıya çıktığınız zaman görüyoruz. Onlar çıkmıyorlar tabii ben çıkıyorum mecburen, eve şu alınacak, bu alınacak. Okula mubayaa (satın alma) yapılacak. Tiyatroda kadroma yemek verilecek. Eee her şey almış başını gidiyor, tiyatro biletlerimiz aynı fiyat. Oysa giderimiz iki misli pahalı durumda. Evvela ekonomiden başlıyor her şey. Ne demişler, çarşı pazar her şeyi bozar!..”

★★★

Büyük mizah ustası Gezen, “Bazı oyuncular iktidarı eleştirmekten çekiniyorlar, sizce neden?” sorusuna da şu çarpıcı cevabı veriyor:

“Korkuyorlar. Çünkü başımızdakiler ‘Goebbels Metodu’ denen şeyi tatbik ettikleri için korkutuyorlar. Sanatçıları korkutmayı bırakın, diğer siyasileri korkutmaya çalışıyorlar. Meral Akşener’i korkutmaya çalışıyorlar ama korkusuz bir kadın. Kılıçdaroğlu’nu korkutmaya çalışıyorlar. Yapılmadık linç girişimi kalmadı. O da korkusuz, pek umursadığı yok.

★★★

Böyle saldırgan olmak bence tehlikeli. Halk şuna bakar; benim karnım bugün yine aç, sabah benzine ayrı zam, akşam ayrı zam. Ekmekçiler, fırıncılar şimdi ekmeğe zam düşünüyorlar. Pazara giden yaşlı kadınları görüyorum, pazar dağıldıktan sonra yerlerden artıkları toplayan... Sonra baştakilerden biri çıkıyor diyor ki ‘Her evde üç araba, dört telefon falan. Kapıcının arabası...’ Böyle abuk sabuk, akla hayale gelmeyecek absürt şeyler...”

★★★

Söyleşiyi hafızalarımıza mıh gibi yerleşecek sözlerle bitiriyor:

“Kendileri halkın içinde değiller. Hakikaten halktan çok kopmuşlar. Bu kopuş onları hayatın gerçeğiyle kopartacak gelecek seçimlerde...”

★★★

Kadim dostumun söylediği gibi, her şey çok pahalı, her şey, insan hayatı hariç!..