Şampiyonlar Ligi başka bir seviye. Burada olmak, o mücadelenin içinde yer almak, Avrupa’nın zirvesinde boy göstermek bile başlı başına bir keyif. Beşiktaş, oyununu test edeceği Dortmund maçında biraz daha zamana ihtiyacı olduğunu gösterdi.

DORTMUND, Beşiktaş’ın 4 katı bir takım değerine sahip. Müthiş yıldızları, yıldız adayları var. Tipik Alman disiplinini, gençlik ateşi ve taktik disiplin ile harmanlıyorlar yıllardan beri. Bunun sayesinde de hep bu seviyedeler.

Beşiktaş üç stat gürültüsü çıkaran yarım kapasite seyircisiyle Şampiyonlar Ligi’ni ne kadar özlediğini göstererek maça iyi başladı. Pjanic-Batshuayi bağlantısında Belçikalının vuruşun kaleci Kobel inanılmaz çıkarmasaydı maç daha başka bir hikayeye evrilebilirdi ama olmadı. Ardından Beşiktaş’ın oyun üstünlüğü kırılmaya başladı. Brandt-Dahoud-Reus üçlüsünün dinamizmine Atiba-Josef ayak uyduramadı. Ghezzal ve Larin de oldukça yumuşak kaldı. Hücumda Malen, Bellingham ve Haaland’ın etkinliği de ilk yarıda farkı getirdi. Özellikle ilk yarının sonunda taç atışından yenen gol ise Beşiktaş’a yakışmadı.

İKİNCİ yarıda Dortmund’un genç yıldızları işi kişisel şova dönüştürmeye kalkmasa skor farklı seviyelere gelebilirdi. Dortmund’un öyle bir havuzu var ki 22 yaşındaki Malen’ın yerine 16 yaşındaki Moukoko girebiliyor. 18 yaşındaki Bellingham ise yakında Haaland’ı gölgede bırakır. İşte o Bellingham maç sonunda maçın Beşiktaş adına yıldızı Ersin’i kutlamaya gitti. Sergen hocadan ben de N’Sakala yerine Rıdvan’ı oynatmasını beklerdim. Çünkü burası başka bir vitrin. Cenk Tosun 22 milyon Euro’ya Everton’a burada iyi oynadığı için gidiyor.

Ozan Kabak 18 yaşında 3 Devler Ligi maçına çıktı diye 11 milyon Euro’ya Stuttgart’lı oluyor. Maç kazanamasak bile Ersin, Rıdvan gibi gençleri kazanabiliriz. Çünkü bu çocukların o potansiyeli var.