Yıllar önceydi. İzmirli fırıncı Mehmet Baysoy baktı ‘devlet indirmiyor fiyatları’ kendi kendine icat çıkardı. 3 ekmek 1 lira kampanyası başlattı. Devletin kurumu tarım il müdürlüğünden koşup geldiler. Tutanak tutuldu, 315 ekmek parası karşılığı para cezası kesildi! Memleketin garip bir adetiydi, ucuz ekmek satana hep tuhaf gözle bakılır mutlaka ceza kesilirdi.
Milyonların ve hükümetin gözü önünde Balyoz kumpası kurulmuştu Türk Ordusu’na. Generali, albayı, binbaşısı, yüzbaşısı, teğmeni 196 onurlu asker zindana atılmıştı. Duruşmalar devam ederken Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen söz istedi. Herkes davayla ilgili konuşacağını sandı. Ama o şunları dedi: “Biz sanıkları, ‘ayak ayak üstüne atıp mahkemenin düzenini bozduğumuz gerekçesi ile’ sık sık ikaz ediyorsunuz ama iki yanınızda Türk Bayrağı var. Bayrakların arkasındaki vestiyere ceketlerinizi asmışsınız. Türk Bayrağı’nı vestiyer örtüsü gibi kullanıyorsunuz. Türk Bayrağı vestiyer örtüsü değildir. Saygısızlık olarak algılıyor, ceketlerinizi kaldırmanızı talep ediyorum...”
Bolu’da 10 Kasım’dı. Hürriyet Caddesi’nde ilerleyen bir araç, Atatürk Anıtı’na çelenk koyan grubu görünce sağa çekip durdu. Yücel Özkul ve ailesi araçtan inip, saygı duruşunu beklemeye başlamışlardı ki trafik polisleri geldi, aracı çekmelerini istedi. Tam bu sırada siren sesleri duyuldu saygı duruşu başladı. Aile tüm Bolu gibi Atası için 2 dakika saygı duruşunda bulundu. İki dakika bitti, Özkul Ailesi tam araçlarına bineceklerdi ki polis ceza makbuzunu uzattı. Cezanın saati 09:03 ve suçun nedeni ‘trafiği aksatmak’tı!
Cumhuriyetin 97’nci yıl dönümü kutlamalarında Eskişehir Seyitgazi İlçesi’ndeki Atatürk Anıtı’na çelen koyan CHP İlçe Başkanı ile 3 partiliye ceza kesildiği ortaya çıktı! Kabahatler Kanunu kapsamında her biri 392’şer lira ödedi... Çünkü, Atatürk Anıtı’na çelenk bırakmak yasaktı!
CHP, “128 milyar dolar nerede” sorusunu gündeme getirmiş, her fırsatta bu soruyu soruyordu. Yanıt bir türlü gelmeyince, il ilçe binalarına bu soruyu afiş olarak asma yoluna gittiler. Afişler vinçler ve özel harekat polisi marifetiyle tek tek indirildi. Yasak gelmişti çünkü. İndirmenin yanı sıra, binasına pankart asan CHP’li yöneticilere de idari para cezası kesildi. Para cezalarının gerekçesi ise öğrenilemedi.
Burdur Bucak’ta CHP İlçe Başkanı Ahmet Sedat Oktay’a, parti binasına “128 milyar dolar nerede” pankartı astırdı diye yüklü bir ceza kesildi. 13 bin 237 lira... İlçe’nin Kaymakamı tarafından, alt sınırı 427 lira olan idari cezanın neden üst sınır olan 13 bin 237 lira olarak uygulatıldığı ise anlaşılamadı.
AKP’li Kayseri büyükşehir belediye başkanı, “Yahyalı, Sarız, Bünyan, Akkışla ve Yeşilhisar ilçelerindeki çiftçilerin kullanımı için bu ilçelerin ziraat odası başkanlarına 5 traktör teslim ettik” dedi. Akkışla Ziraat Odası Başkanı Sedat Eraslan, “Bize traktör verilmedi” diyerek itiraz ettti. Sonra da ekledi: “Çünkü, ben AKP’den ayrılıp BBP’ye geçtim. Hani bizim traktör deyince de, hizmetlerini eleştirdiğim Akkışla belediye başkanını adres gösterip, ‘traktörü git ondan iste’ dediler. Resmen biat etmemi istiyorlar...”
Yıllardır okullarımızda okutulan, ‘Türküm doğruyum, çalışkanım’ denilen Andımız yasaklandı. Nedeni, bazı kesimleri rahatsız ediyordu! Henüz, Andımız’ı okuduğu için trafik cezası, gürültü çıkardın cezası, devlete ait bir yerde söyledin denilerek idari para cezası kesilen bir yurttaşımız olmadı. Ancak, beklenir eli kulağındadır mutlaka.
***
Ne demiş Ziya Paşa... Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz/ Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde...
Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa afişine yasak koyan, saygı duruşunda trafik cezası yazan, ucuz ekmek satana 300 ekmek parası ceza yollayan, Andımız’ı yasaklayan, Atası’na çelenk bırakanı cezalandırıp para isteyen, AKP’den ayrıldığı için ceza olarak traktör verilmeyen, milletin 128 milyar doları nerede diye soranı cezalandıranlar daha ne yapmaz?
Şunu yaptılar. Elleri arkadan bağlamayı yasakladılar!
Daha doğrusu yasakmış da bizim haberimiz yokmuş. İmamoğlu, ellerini arkadan bağlayınca sağolsun SÜPERMENCİMER yetişip yakaladı da gördük yasaklandığını. Suç olduğunu ise Bakan Soylu’nun, “Bana göre suçtur” açıklamasından öğrendik...
Bunu İmamoğlu’nu savunduğumdan yazmıyorum. Onun sayısız avukatı var, savunabilir kendini. Biz de yok sayısız avukat, önce kendimi sonra memlekette yaşayanları düşündüğüm için yazıyorum. Yarın farkında olmadan bir yerde ellerimizi yanlışlıkla arkadan bağlarız falan, başımız fena halde derde girer. Girmesin...
Ne yapacağız peki? Öncelikle rüzgar nereden esiyor ona bakacağız... Esen tarafa dönüp, belimizi hafifçe büküp ‘el pençe divan’ duracağız! Bu kadar basit. Yıllardır pek çok kişi yapıp sorunsuz yaşayıp gidiyor! Ben de, siz de istersek yapıp rahata erebiliriz.
Beklenen, ne olursa olsun her konuda el pençe divan durmamız çünkü...
Bu duruş modeliyle ne dava açılır bize, ne CİMER’e edilen şikayet işleme alınır, ne ceza kesilir ne de soruşturma başlatılır hakkımızda. Müteahhitseniz mesela güzel bir ihale kapabilirsiniz, pehlivan bile olsasanız devlet kurumunda yönetim kurulu üyesi koltuğu bulup 30-40 bin liracık ‘huzur hakkına’ erebilirsiniz.
