CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün Genel Merkez’de MYK gündemine dair düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:

"12 EYLÜL DEMOKRASİ TARİHİMİZDE KARA BİR SAYFA"

* Bugün 12 Eylül, demokrasi tarihimizde, kapkara bir sayfanın yıl dönümü. 12 Eylül’e giden süreç ve millet iradesine postalla yapılan darbe, pek çok insanımızın canını yakmıştır. Ülkemizin kalkınmasının önünü kesmiş, birçok fırsatın yitirilmesine yol açmıştır. 12 Eylül darbesi, toplumsal hafızamızda ciddi travmalar yaratmış, bugün bile hala kapanmayan yaralara sebep olmuştur.

* Sağ-sol kavgalarıyla, insanlarımız bölünmüş, parçalanmış. Kardeş kavgaları ve ardından gelen darbeyle, siyaset yeniden dizayn edilmeye çalışılmıştır. 12 Eylül darbesinde en ağır bedel ödeyen parti ise, kuşkusuz Cumhuriyet Halk Partisi olmuştur. Atatürk’ün “İki büyük eserimden biri” dediği partimiz, darbeciler tarafından, kapatılmıştır. Arşivlerine el konulmuştur. Genel Başkanımız, Zincirbozan’da gözaltında alınmıştır. Kadroları hapislerde yatmıştır. Siyasetten yasaklanmıştır.

* İşte biz bu nedenle; demokrasinin, milli iradenin, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, hakkın, hukukun, adaletin, ülkemizin bekası, milletimizin refahı ve kalkınması için ne kadar önemli olduğunu özümsemiş bir partiyiz.

"KENAN EVREN NE YAPTIYSA, ERDOĞAN ŞAHSIM YÖNETİMİ AYNISINI YAPTI"

* Ama bugün görüyoruz ki, darbeler sadece tankla, tüfekle, silahla yapılmıyor. Demokrasinin imkân ve araçlarını istismar ederek de darbeler yapılıyor. Yönetimler otoriterleşiyor. Demokrasinin imkân ve araçlarıyla inşa edilen, ucube Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, demokrasimize darbe üstüne darbe vuruyor. Bugün ülkemizde yaşadıklarımızın, 12 Eylül’de yaşadıklarımızla, büyük benzerlikleri var. Hangi birini söyleyelim.

* 12 Eylül’de Kenan Evren ve arkadaşları ne yaptıysa, 20 Temmuz 2016’dan sonra aynını, Erdoğan Şahsım Yönetimi yapıyor. Bugün Erdoğan’ı kaç kişi eleştirebiliyor?  Cumhurbaşkanlığı makamına oturan, bir siyasi parti liderini eleştirmek kanunen yasak,  kanunla yasaklanmış. Ama diğer liderlere ağzına geleni söylemek serbest… 12 Eylül’de de parlamento askıya alınmıştı. Yasalar Milli Güvenlik Konseyinde hazırlanıyor. Şimdi de parlamento filen askıda, yasalar da Sarayda hazırlanıyor. İktidar vekillerinin parmaklar inip, kalkıyor.

"ANAYASAL DEVLETTEN 'GÖRÜNÜRDE ANAYASALI' DEVLETE DÖNÜŞTÜK"

* 12 Eylül’de Anayasamız askıya alınmıştı. Bugün de Anayasamız fiilen askıya alınmış durumda. 12 Eylül’de temel hak ve özgürlüklerimiz, güvence altında değildi. Bugün de temel hak ve özgürlüklerimiz, güvence altında değil. Bugün ülkemizde Anayasamızın hükümleri uygulanmıyor. Sarayın hâkimleri, Anayasa Mahkemesi kararlarına uymuyor.

* Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulamıyor. Anayasal bir devletten, “Görünürde Anayasalı” bir devlete dönüştük. Ve bugün Türkiye’yi yönetenler, hukuk devletine vurduklarıdarbelerle ülkemizi, üyesi ve kurucusu olduğu Avrupa Konseyi’nden, atılma noktasına getirdiler.

"GENEL BAŞKANIMIZIN TAAHHÜDÜ HUKUKA UYMAK"

* John Locke’un meşhur bir sözü var. 'Hukukun bittiği yerde, tiranlık başlar' diyor. Tiranlığın olduğu yerde, kimse canından, malından emin olamaz. Bugün Türkiye’de, hukukun üstünlüğü yerine, Sarayın hukuku konuşuyor. Binlerce insan bu ucube rejimin iradesiyle, hiçbir mahkeme kararı olmadan, bir gecede KHK’larla görevinden alındı.

* Saray mahkemelerin yerine geçti. Daha önce “Kumpas davalarının savcısıyım” diyen sarayın kibirlisi, bu defada hâkimliğe soyundu. Yaşın yanında, kuruyu da yaktı. Savcıların “kovuşturmaya yer yoktur” kararları, mahkemelerin işe iade kararları yok sayıldı. Halen de sayılıyor.

* Genel Başkanımız, 'Bizim iktidarımızda bunları düzelteceğiz' deyince, tüm bu hukuksuzluklara imza atan sarayın kibirlisi, kıyameti kopardı. Genel Başkanımızı, mahkemelerin yerine geçmekle suçladı. Kişi kendinden bilir işi derler. Genel Başkanımızın taahhüdü, mahkemelerin yerine geçmek değil, tam da mahkeme kararlarına, hukuka uymak taahhüdüdür.

"BİR GECE ANSIZIN DİYORSAN GEREĞİNİ YAPACAKSIN"

* Türkiye bu ucube tek kişilik rejimin elinde, Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde, 2018’den buyana 8 basamak birden geriledi. 117. sıraya düştü. Son dört yılda “İnsani Özgürlük” Endeksinde, 32 basamak birden düştük. 139. sıraya geriledik. Darbecilerin ortak özelliklerinden birisi de, hiç kimseye sormadan, ulusal menfaatleri kolaylıkla feda edebilmeleridir. 12 Eylül’ün muktedirleri; “Yunanistan’ın, NATO’nun askeri kanadına dönüşü” gibi hayati kararları, hiç kimseye sormadan, tek başına almışlardı. Sonra da içerde atıp tutuyorlardı…

* Bugün ülkeyi yönetenler de, emperyal güçlere şirin görünmek için, Ege’de statüsü tartışmalı, kayalık ve adacıkların, Yunanistan tarafından işgaline, yıllarca sessiz kaldılar. Bizlerin ve aklı başında herkesin uyarılarını, yıllarca duymazlıktan geldiler. Kendilerini uyaran, tedbir alın diyen komutanları, içeri attılar. Burnumuzun dibindeki işgali, yıllarca izlediler. Ama şimdi, tam da seçimler yaklaşırken; bu ülkenin tarihine mal olmuş, 'Bir gece ansızın gelebiliriz' parolasına sığınıyorlar. Sonra Amerika’dan uyarı gelince, Fransa Yunanistan’ın yanındayız deyince, AB Yunanistan’ın toprak bütünlüğü deyince, geri adım atıp, milletimizi rencide ediyorlar.

* Bazı sözler vardır. Söylenirken 40 defa düşünülmesi gerekir. Bu milletin Kıbrıs’ta kanla yazdığı, tarihe mal olmuş, 'Bir gece ansızın gelebiliriz' parolası, öyle ağza gelindiği gibi söylenmez. İç siyasete, ucuz kabadayılıklara malzeme yapılmaz. Bunu bir defa söylersiniz sonrada gereğini mutlaka yaparsınız. Tıpkı Genel Başkanımız, rahmetli Bülent Ecevit’in yaptığı gibi… Ama bu ucube rejimde, ne devlet ciddiyeti, ne de devlet adamı hassasiyeti var. Kahve ağzıyla konuşuyorlar. Buradan şunu da ifade etmeden geçmeyelim. Miçotakis ile Erdoğan’ın ortak bir noktası var. Seçim yaklaşırken, her ikisinin de oyları hızla düşmekte. Haliyle, iki popülist savaş kartını oynamaya başladılar. Yani al birini, vur ötekine…"

"DARBECİLER GİDER, AKIL VE BİLİM KALIR"

* Darbecilerin bir diğer ortak özelliği; bilimden, özgür düşünceden, üniversitelerden hiç haz etmemeleridir. 12 Eylül darbecileri bilim yuvalarını, üniversitelerimizi ezdi, geçti. Pek çok değerli bilim insanımız, üniversitelerden koparıldı. Şimdi tam 42 yıl sonra bu ucube rejim, aynısını yapıyor. İşte Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşananlar. Saray yönetimi, Türkiye’nin gözbebeği Boğaziçi üniversitesini, ezip, geçmek istiyor.

* Saray, bu önemli bilim yuvamızı, kendi vasatına indirmeye uğraşıyor. En son Nobel Fizik Ödülü’nün, aday belirleme sürecinde görev alan, bütün dünyanın saygı duyduğu, Nükleer Fizik Uzmanımız, Profesör Doktor Alpar Sevgen’in, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki görevlerine son verdiler. Neden? Bu değerli bilim insanı, akademik özgürlüğü, akademik ahlakı savunduğu için… Ama buradan milletimize söylüyoruz, kimse enseyi karartmasın. 'Dünya dönüyor' diyen, Galileo’yu tüm dünya bilir, hatırlar. Ama Galileo’yu söyledikleri için yargılayan, mahkum eden Engizisyon Mahkemesinin üyelerini kimse hatırlamaz. Bugün bizde de darbeciler unutulur gider. Geriye kalan akıl ve bilim olur.

"NEO-LİBERAL POLİTİKALAR 12 EYLÜL’LE TESİS EDİLDİ"

* Darbecilerin bir diğer ortak özelliği, ekonomik yaşamı da, kendi meşreplerine göre yönetmeleridir. Bu ülkede Neo-liberal politikaların tam anlamıyla tesisi, 12 Eylül darbesiyle mümkün olmuştur. Devletin ekonomideki rolü, sendikaların pazarlık gücü, örgütlü toplum, 12 Eylül darbesiyle yıkılmıştır. Emeğin milli gelirden aldığı pay 12 Eylül darbesiyle düşmüştür. Bugün  Türkiye’de ekonomik yaşam, işçi, memur ve çalışan aleyhine, yeniden dizayn ediliyor.

* Ülkemizde sendikalaşma oranı, 2000’lerin bile gerisine düştü. 2000’de sendikalaşma oranı yüzde 12,5’du. Bugün yüzde 9,9. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı içinde, en düşük sendikalaşma oranına sahip, 5 ülkeden biriyiz. Sendikaların durumu ise herkesin malumu… Bugün ülkemizde sarayın yandaşları, yanaşmaları abat, başta emekçilerimiz, milletin hali ise berbat…"

[old_news_related_template title="Faik Öztrak: Nebati'nin paçaları tutuşmuş" desc="CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin Kur Korumalı Mevduat Hesabı (KKM) ile ilgili açıklamalarına yanıt verdi. Öztrak, 'Sarayın atanmış Hazine ve Maliye Bakanı Nebati'nin paçaları tutuşmuş. Finansal istikrardan, finansal güvenden, vatan sevgisinden bahseden paylaşımlar yapmış' dedi. " image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2022/08/10/iecrop/asdwsg_16_9_1660139055.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/faik-oztrak-nebatinin-pacalari-tutusmus-7300267/"]