Yalnız bu öyle bir yakınma ki aslında, 7’den 70’e herkesi ve Adana’da Zabıta’dan Halk Sağlığı’na oradan da Çevre Temizlik Müdürlüğü’ne kadar birçok kurum ve kuruluşu ilgilendiriyor.

Konumuz şu:
Bildiğiniz gibi içtiğimiz suların son derece temiz ve kaynağının bilinir olması, kaynaktan şişelenip tüketiciye ulaşana kadar da sağlığını muhafaza etmesi lazım.
Bu yüzden suların belli sıcaklık derecelerinde tutulması ve özellikle de güneş ışığından korunması gerek.
Çünkü uzmanların da belirttiği gibi Adana gibi sıcaklığın gölgede 40’lı güneşin altında ise neredeyse 60’lı derecelere kadar ulaştığı bir şehirde içme sularını güneş ışığı altında bırakmak hem suyun kendi kalitesinin bozulması açısından son derece sakıncalı hem de muhafaza edildiği pet şişelerin moleküler yapısının aşırı sıcaktan etkilendiği için direkt olarak suya istenmeyen partiküllerin, kokuların karışması mümkün…

Fakat gelin görün ki Adana’da başta Kanal 1. Durak olmak üzere birçok yerde satılan ve açıkta istiflenen içme suları işte böylesine sağlıksız bir ortamda bulunuyor.
İçme suları güneşin altında günlerce, bazen haftalarca kalıyor.
Hoş Adana'nın sıcağında haftaya gerek yok, iki saat bile kalması suyun kalitesinin etkilenmesi açısından yeterli bir sebep .
Kaldı ki bunun çok daha uzun süreler olduğunun hem çevre sakinlerinin şikayetlerinden hem de zabıtanın çalışmasından biliyoruz.
Zabıtanın görevini yaptığını biliyorum.
Zabıta gidip yasal olarak yapabileceği olan 250 TL ceza kesiyormuş ve orasının sahibi de “Gelsinler her gün 250 TL ceza kessinler ben bu işi böyle sürdüreceğim” diyormuş.
Görüştüğüm zabıta yetkilileri yasal olarak ellerinden geleni yaptıklarını söylüyorlar.
Yani bir yerde onlar da çaresiz kalmışlar.
Kaldırım ve yolu işgal eden, bir şehit ailesinin de oturduğu ve şehidimizin adı verilen bir çeşmenin, mıntıkanın da yer aldığı bir bölgede böyle bir çevre kirliliği yaratılmasına göz yuman bir ticari anlayış olamaz.

Konulan paketlerden, pislikten şehidimizin adı verilen anıtsal çeşme görünmez duruma gelmiş.
Bunu yapanların şehitlerimize saygısı olmadığı belli oluyor .
Burada sadece zabıta değil elbette, Sağlık Müdürlüğü’nün Halk Sağlığı ekipleri, Çevre Müdürlüğü’nün daha fazla çalışma yapması gerek.
Hem Halk Sağlığı, hem Çevre ve Şehircilik müdürlüğü, hem de Zabıta , yurttaşların sağlığını korumak üzere kurulmuş kurumlardır.
Her birisinin yüzlerce personeli olan bu üç kurumun yetkilileri bu rezaleti görmüyorlar mı?

Orası günde binlerce kişinin gelip geçtiği yer.
Yetkililerin gidip gelirken çevrelerine karşı daha duyarlı gözle bakmaları gerekmez mi?
Özetle; böyle bir görüntü Adana’ya hiç yakışmıyor ve halkın şikayetlerine neden oluyor.
Bu iş derhal çözülmeli.
Bu iş çözülene kadar da takipçisi olacağımdan ve gerekirse ses tonumu da daha da yükselteceğimden endişeniz olmasın!..