Milyonlar bir şarkının Gitçek... Gitçek... Geldiği gibi gitçek...” diyen melodisinde birlik ve bütün oldular. Hep bir ağızdan; “Düş babam artık düş yakamızdan... O çiçekten günler yakın...” diyen şarkıyı karanlıktan çıkışın kapısı yaptılar. Duygusal bir motif, milyonlarca insanı aynı anda tek düşünce olmaya vidaladı.

Duygu.

Arzular.

Ve umutlar.

Tarkan’ın şarkısıyla bilinç alanına çıktı. O duygular gizlenmiş, saklanmış, can evinde bastırılmışlardı.

Söz.

Ses.

Öncü.

Bekliyorlarmış.

Yüreklendiler.

İyi enerji çözüldü.

Can evinden taştı.

★★★

Bu ülke daha önce de benzerini yaşamıştı. Ekrem İmamoğlu’nun seçim otobüsünün yanında koşarak; her şey çok güzel olacak” diye bağıran çocuğun milyonlara yüklediği iyi enerji, kötü enerjiyi kovmaya yetmişti.

Yenilendi aynı enerji.

İyi enerji özgür kaldı.

Tarkan’ın son şarkısı, 24 saat içinde 50 milyon kez izlendiyse bu insanlar; kendilerinden bile sakladıkları duygularını keşfettiler ve başkalarıyla paylaşmaktan korktukları umut ve beklentilerini bu şarkıyı sahiplenerek dışa vurdular.

★★★

Yol taşla tıkalıydı.

Yürüyemiyorlardı.

Hazır da değildiler.

Adımları askıya almış.

Bekliyorlardı.

Biri çıksın.

Yolu açsın.

Tarkan bir şarkıyla, taş kırıcı oldu. Aynı yol açıcılığını; “senin dilini koparırız” diye tehdit edildiğinde Sezen Aksu yapmış; “Nereye baksam acı... Ben avım sen avcı... Vur bakalım... Sen beni sezemesin... Dilimi ezemesin... Dur bakalım... Kim yolcu kim hancı...” cevabını yapıştırmış; birkaç saat içinde milyonların dili olmuştu. Sezen Aksu’dan sonra Tarkan’ın şarkısı da aynı duyguları alevlendirdi. Ses sanatçıları toplumun biriktirip sakladığı iç çalkantılarını dışa vurmasına bir çeşit taş kırıcı, yol açıcı rehberler oldu. Son 20 yılda karanlığa projektör olmaya çalışan yazarlar, gazeteciler, aydınlar az sayıdaydı, Sezen ile Tarkan çoğaltarak geldiler.

★★★

“Dayan,

Çoğu gitti azı kaldı

Yapma!

Kışa boğma yazını

Sen ferah tut içini

Biz neleri atlatmadık ki...” diyen sanatçı duygularını; “Pandemi döneminden geçerken ruh halinin çok iyi olmadığı, dünyada olup biten üzücü olaylar, doğanın yok edilişi, insanlığın endişe verici savruluşundan” etkilenerek şarkıya dökmüştü ama onu dinleyen milyonlar; korkutma, sindirme, bastırma, hapse koyma, bölme, birbirine düşürme, yandaşı kollama, kayırmaya karşı bir iç ferahlatma başkaldırışı olarak anlamayı seçti.

Birkaç saat içinde...

Milyonlar tek oldu.

İktidarın maaşlı adamları da milyonları birleştiren şarkıya, sözlerine, melodisine ve sanatçıya karalama savaşı açtı.

★★★

Özetle; Türkiye’nin ileri demokratik fırtınası patladı geliyor. Tarkan’ın şarkısını dinleyen aynı insan, sözlerin ve kelimelerin büyüsüyle başka bir insana dönüştü. Şarkının; “Gün doğmadan neler doğar bilirim diyen son cümlesindeki bilgelik enerjisine tutunarak bambaşka bir insan oldu.

Gitçek!

Gitçek!

Geldiği gibi gitçek!

Seçimle geldi.

Sandıkla gidecek.

Bir şarkı!

Bir melodi.

Bir şarkıcı.

Bir insanı kendini merkeze koyan küçük çıkarlar esiri “dar bilinçten” kurtarıp; sebepler ile sonuçlar bağlantısını kuran “geniş bilinci tek başına atlatamaz.

Mümkün değil.

Bir şarkı tek başına 50 milyonun kalbine aynı anda dokunamaz. Ancak ülke iyi yönetilmiyorsa ve iktidar ülke insanlarının çoğunluğunu; “Sen beni üzemezsin... Dilimi ezemesin... Beni öldüremezsin... Dur bakalım kim yolcu, kim hancı...” diyen bir şarkının melodisine kulaklarını açma noktasına getirmişse... Bir şarkının dilden dile taşınan sözleri, milyonları “ayrımcı dar bilinçten” alır “birleştirici geniş bilince” taşır. Geniş bilinç öne geçtiğinde toplum konuşuyor demektir.

★★★

Tarkan’ın şarkısının bir saat içinde ön izlemede 6 milyon, görüntülü izlemede 10 milyonu kucakladığı gün bizim gazetenin manşetinde 3 çocuk annesi genç bir kadının; “Ben kendimi bildim bileli, çok özür diliyorum AK Parti dışında hiçbir partiye oy vermedim, ellerim kırılsaydı. 3 çocuğumun üstüne yemin ediyorum daha da oy vermem... Bağıra bağıra söylüyorum oy vermem...” diyen haberi vardı.

Türkiye!

Korkusunu yendi.

Konuşuyor.

Türkiye!

Tarkan’ı dinliyor.

Sezen’e arka çıkıyor.

Türkiye!

Öfkesini anlatıyor.

Anlayana...