Doç. Dr. Derya Kömürcü İle Türkiye’nin seçim gündemini masaya yatırdık - 1 -


Akademisyen Derya Kömürcü, son araştırmalara göre seçmenin Millet İttifakı’nı tercih ettiğini belirterek, “Muhalefet bölünmezse kazanma potansiyeli var” dedi


Sevgili Okurlar, güzel ülkemizde her gün, hatta her saat bizi şaşırtan yeni olaylarla, yönetenlerin veya ne yazık ki bağımsızlığı tartışmalı olan yargının ve diğer önemli kurumların aldığı şaşırtıcı, bazıları üzücü kararlarla karşılaşıyoruz. Ama son günlerde sanırım en üzücü olaylardan biri; Oda TV’den değerli meslektaşım Müyesser Yıldız’ın yazdığı “Metro’da iki üniversite öğrencisi gencin açlıktan bayılması” idi. Her ikisi de akşam aç yatmış, sabah da kahvaltı etmeden okullarına gitmek üzere yola çıkmıştı. Bu durum gelirleri artan bir azınlık dışında- tüm kesimlerinin iyice yoksullaştığını gösteren  net örneklerden biri.

MİLLET İTTİFAKI YÜZDE 43

Bunun yanında emekli Bayram ikramiyelerinin 100 TL bile artmaması, CHP Genel Başkanı’nın evinin elektriğinin kesilmesi, büyüyen bir mülteci sorun ve daha birçok merak edilen konu var.

Acaba bütün olup bitenler seçime nasıl yansıyacak? Deneyimli bir araştırmacı ve Siyaset Bilimci olan, Yöneylem Araştırma Şirketi’nin Araştırma Genel Koordinatörü Doç. Dr. Sayın Derya Kömürcü ile konuştum. Açıklamalarını ben büyük bir ilgiyle dinledim.

Doç. Dr. Derya Kömürcü Marmara Üniversitesi Fransızca Kamu Yönetimi Bölümü’nde lisans, Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde yüksek lisans eğitiminden sonra Marmara Üniversitesi’nde Siyaset ve Sosyal Bilimler doktorasını tamamlamış, 2015 yılında “Siyasal Hayat ve Kurumlar” alanında doçent olmuştur. 17 yıl Yıldız Teknik Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapan Derya Kömürcü Siyaset-Politika, Siyaset Bilimi ve Siyaset Tarihi, Uluslararası İlişkiler ve Dünya Siyaseti konularında eserler yazmış, çeviriler yapmış bir yazar ve akademisyendir.


- Sayın Kömürcü şu anda devam etmekte olan önemli bir araştırmanız olduğunu biliyorum. Seçim Kanunu’nda yapılan değişiklikten sonra partilerde durum nedir?

Şu an sahada çok büyük bir araştırma yürütüyoruz; Türkiye’deki 81 ilde 87 seçim çevresi var, bu 87 seçim çevresinde toplamda 100 binin üzerinde görüşme yapıyoruz. Bitmemiş bir araştırma olduğu için net rakamlar vermekten çekiniyorum ama şunu çok açık söyleyebilirim; Türkiye genelindeki datayı analiz ettiğimde AKP’nin birinci parti olma özelliğini yitirme olasılığı görülüyor.  AKP oy oranı yüzde 30-33 aralığında seyrediyor, en son yüzde 31 ölçtük, CHP oyları yüzde 28 civarında, İYİ Parti oylarının yüzde 14-15 bandına geldiğini görüyoruz, MHP yüzde 7. HDP’nin bir baraj sorunu yok. Buna baktığımızda diğer partileri katmadan; AKP-MHP’nin toplamı yüzde 40’ı bulamıyor, bunun karşılığında Millet İttifakı’nın diğer 4 partiyi (Saadet, Deva, Gelecek ve Demokrat) dışarda bıraktığımızda bile yüzde 43 civarında oy aldığını görüyoruz. Bu 4 partinin de yüzde 5 civarında bir oyu olduğunu görüyoruz, dolayısıyla Millet İttifakının da yüzde 48’e ulaşabilecek bir potansiyeli var. Onun yanında hesaba katılması gereken HDP seçmeni var ve Türkiye İşçi Partisi, Yeniden Refah gibi seçmenin ilgi göstermeye başladığı yüzde 1 civarında partiler olduğunu görüyoruz.

- Erdoğan’la Kılıçdaroğlu karşı karşıya gelseler, araştırmalarda nasıl bir tablo çıkıyor?

En son araştırmamızda Kılıçdaroğlu’nun 2 puan Erdoğan’ın önünde olduğunu ölçmüştük ama bu mesela çok yükselen bir trend. Bir yıl içinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun oy oranında yaklaşık 12 puanlık bir artış var. İlk başta ölçtüğümüzde yüzde 29 civarında ölçerken çok daha yukarılarda çıkıyor, kararsızlar ve oy kullanmayacaklar dağıtılmadan önce söylüyorum bunu. Bir de tabii muhalefet seçmeninde şöyle bir eğilim var; herkesin kafasında ideal bir cumhurbaşkanı adayı var, onun aday olarak gösterilmesini istiyorlar, dolayısıyla bizim araştırmalarımızda seçmenler de bir tür yönlendirme yapmaya çalışıyorlar, “Kılıçdaroğlu mu, Erdoğan mı” diye sorduğumuzda “Oy kullanmam” ya da “kararsızım” deyip başka bir aday söylediğinizde “Evet ona oy vereceğim”diyebiliyor, o yüzden muhalefetin olası adayları arasında bir oy farkı olsa da aday tek olduğunda onların hepsi o adayı destekleyeceklerdir. Muhalefet seçmeninde bir araya gelmişlik açıkçası var. Önümüzdeki seçim “Erdoğan gitsin” diyenlerle “Kalsın” diyenler arasında geçecek ve Erdoğan’a karşı olanlar Türkiye’de şu an yüzde 55’in üzerinde.



SON ÖLÇÜMDE 4 PUAN FARK

- Millet İttifakı son araştırmada Cumhur İttifakı’nı yüzde kaç geçmiş durumda?

En son ölçümümüzde 4 puan fark var arada.

- Bugün için yeterli değil midir, örneğin 10 puan mı geçmiş olması gerekirdi?

O konuda bir şey söyleyemem, sonuçta bu tartışma bizi seçim güvenliği konusuna getirir o da spekülasyon yapmak zorunda bırakır. Öyle tartışmalar var “En az 10 puan farklı olmalı ki seçim garanti olsun” falan diye ama sonuçta cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 50+1’i alan cumhurbaşkanı olacak, bizim ölçümümüze göre yüzde 55 muhalefetin adayını destekliyor şu anda.Muhalefet bölünmediği sürece bence önümüzdeki seçimi kazanma potansiyeli çok yüksek.

- 6 parti aynı adayı gösterdiği sürece diyorsunuz.

Ve ayrıca HDP seçmeninin de karşı çıkmayacağı bir aday olduğu sürece. Sonuçta HDP önemli bir muhalefet partisi bugün.

Liderler bence bu konuda hemfikir olacaklardır


- Yani oyları yüzde 7’nin altında olan partilerin tek liste halinde CHP ve İyi Parti’yle gireceğini düşünüyorsunuz ama büyük ihtimal İyi Parti listesinden girecekler diyorsunuz.

Ben öyle tahmin ediyorum, evet. Zaten bunun çalıştığımız senaryolarda daha çok milletvekili çıkmasını sağladığı görülüyor. Dolayısıyla, büyük bir kriz çıkmadığı sürece liderlerin bu konuda çalışıp hemfikir olacaklarını düşünüyorum.

Yasağın nedeni oyların eridiğini halkın duyması


- Araştırmacıların TÜİK’ten onay almadan araştırma sonucu açıklamalarına 3 yıla kadar hapis cezası getirecek yasa taslağı konusunda görüşünüz nedir?

Birçok konuda yasaklar geliyor, sosyal medyayla ilgili, gazetelerle ilgili, düşünceyle ilgili ama bir şekilde onlar ifade edilmeye devam ediliyor, sonuçta bu araştırmalar da yapılacaktır. Bence tüm bu çabalar güçsüzlüğün göstergesi yani onun itirafı gibi, Seçim Kanunu’nda yapılan değişiklik de öyle; “Biz oylarımızı arttıramıyoruz, muhalefetin daha fazla milletvekili çıkarmasını engelleyelim” diye düşünüyorlar. Şimdi de “Biz TÜİK’in rakamlarına ikna edemiyoruz, diğer rakamların ortaya çıkmasını nasıl engelleriz, ya da psikolojik üstünlüğü muhalefet ele geçirdi, biz bunu yeniden nasıl alabiliriz ya da oylarımızı arttıramadığımızı kimse öğrenmesin” diye düşünüyorlar ama bence seçime az süre kalmışken çok büyük bir değişiklik olmayacaktır.

Enflasyon rakamı hiçbir kesime inandırıcı gelmiyor


- Siz enflasyon konusunda araştırma yapıyor musunuz?

Sorduğumuz oluyor, geçtiğimiz aylarda TÜİK rakamlarının ne kadar inandırıcı bulunduğunu sormuştuk, vatandaşların yaklaşık yüzde 80’i açıklanan enflasyon rakamlarına inanmadığını söylüyor. Bunun gibi yakın dönemdeki araştırmamızdan bir örnek de –gündemde olduğu için söylüyorum- asgari ücrete zam yapılması konusunu sorduk; orada da yüzde 85’i “Ocak’ta arttırılan asgari ücretin yeterli olmadığını ve yeni bir zam yapılması gerektiğini” düşünüyor, hatta AKP’ye oy vereceğim diyen seçmenlerin yüzde 79’u, MHP’ye oy vereceğim diyenlerin de yüzde 89’u “Evet zam yapılmalı” diyor.

- Bunları bir yana bırakacak olursak, gelecek seçimde bir numaralı etkinin ekonomi olduğu biliniyorken emekli ikramiyesinin 100 TL bile arttırılmamış olması yakın gelecekteki oyları nasıl etkiler?

Bu tabii ki mutlaka etkileyecektir, Zaten bir süredir AKP’ye, politikalarına devam eden bir tepki vardı. Emeklilerin ciddi bir ekonomik kriz karşısında alım güçleri düşmüş durumda, dolayısıyla burada bir beklenti yaratıldıktan sonra o beklentiye cevap verilmemiş olmasının bir karşılığı olacağını düşünüyorum ama bunu muhtemelen iktidar Temmuz ayında telafi etme yoluna gitmeye çalışacaktır.

Seçim Yasası değişikliği 6’lı masayı da etkiledi. Seçim için yeni formüller aranıyor.

Muhalefet gerçek gündemi yakaladı


- Millet İttifakı’nın oylarının artması artık ortaya koyacağı projelerle ilgili dediniz ama sonra oldukça yüksek oy farkları olduğunu, başarılı olduklarını söylediniz, burada bir çelişki yok mu?

Yok, çünkü şöyle; son bir yıllık trendi izlediğimizde evet muhalefet çok doğru bir şey yaptı, muhalefet suni gündemlerin peşine takılmaktan vazgeçti ve vatandaşın gerçek gündemine odaklandı, gerçek sorunlarını gündeme getirdi ve AKP’den kopan, MHP’den kopan seçmenlerin bir kısmı CHP’ye, bir kısmı İyi Parti’ye, bir kısmı diğer küçük partilere yöneldiler, bu oluştu. Ama diyorum ki, son 3 aydır tablo fazla değişmiyor, bu kadar kriz ve geçim sıkıntısı, zamlar varken AKP’nin oylarında çok ciddi bir erime görmüyoruz, muhalefetin oylarında da çok ciddi bir sıçrama görmüyoruz, belli bir dengeye oturdu. Şimdi bence muhalefetin yapması gereken sorunlara odaklandığı gibi çözümlere odaklanması.

Ayrı bir ittifakla seçime girmek kimseye yarar sağlamayacak!


- Küçük partilerin ayrı bir ittifak kurmaması gibi bir durum var. Genel başkanları zaman zaman böyle açıklamalar yapıyor. Bunun dışında ne yapacaklar sizce?

Biz de şimdi farklı senaryolar çalışıyoruz, bu partiler de bu senaryoları çalışıyorlar. Değerlendirirken tabii rakiplerinin de ne yapacağına bakıyorlar. Emizdeki datalar bize şunu gösteriyor; Gelecek, Deva, Saadet ve Demokrat Parti’nin ayrı bir ittifakla seçime girmesinin ne bu partilere ne de genel olarak muhalefete bir faydası olacak gibi görünmüyor. Çünkü ülke geneline yayılmış küçük miktarda oy oranları var. HDP gibi belli bir bölgeden yüksek sayıda milletvekili çıkaramayacakları için oylar heba olabilir. Esas tartışılan şey Millet İttifakı’nın içinde tek bir parti mi yoksa İYİ Parti’nin listesi altında mı, ya da görece daha güçlü oldukları yerlerde bir partinin ismi altında milletvekili adayları mı gösterecekler çalışılıyor. Tabii ki Cumhur İttifakı’nın ne yapacağı orada belirleyici olacaktır. Eğer AKP-MHP tek liste olarak girerse bence Millet İttifakı da tek liste olarak girmek durumunda kalacaktır. Ama onun haricinde sanki İyi Parti altında diğer sağ tandanslı partilerin toplanması daha kolay gibi görünüyor. Hep beraber 6’lı bir ittifak olarak seçime girmeleri pek mümkün değil gibi görünüyor. Açıkçası tüm partiler bir tür pazarlığın içinde ama Türkiye o kadar seçime odaklanmış durumda ki bu küçük partilerin özellikle seçim sonrası süreçte siyasetin içinde aktif rol almak istiyorlarsa ittifak dışında kalmak gibi bir seçenekleri olmadığını görüyorum. Tam tersine bu 6’lı masa oluştuktan sonra mesela küçük partilerden birine yönelik ilginin arttığı görülüyor bizim araştırmalarımızda. Herkes hem seçime, hem de seçim sonrasına bir hazırlık yapıyor, mutlaka bir takım pazarlıklar dönüyor ama orada tabii güç ilişkileri de söz konusu, o masanın en güçlü partisi de CHP, arkasından İyi Parti geliyor, diğer partiler de güçleri oranında kendi taleplerini kabul ettirmek istiyorlar.

YARIN: Emekliler, gençler ne düşünüyor?