Pandemi sürecinde cezaevlerinde mahkumların eşleriyle özel zaman geçirmeleri uygulamasına son verilmişti. Eski sisteme dönülmesi için ısrarlı talepler üzerine, Adalet Bakanlığı “Pembe Oda” olarak nitelendirilen eşlerle birlikte olmaya imkan tanıyan uygulamayı yakında yeniden başlatıyor.

Dışarıda hayat pahalılığı neyse, cezaevlerinde de durum aynı. Nasıl elektrik ücretinin yüksekliğinden yakınılıyorsa, cezaevinde de aynı durum söz konusu. Cezaevinde 24 saat elektrik yakılır. Parası devletten. Onun dışındaki elektrik harcamasının parasını odalara konulan süzme saat göstergesine göre hükümlü ödüyor. Tek kişilik odasında küçük televizyon, buzdolabı, çay demlemek için su ısıtıcısı olan Erdal Topçu, gece 01.00 civarında buzdolabının fişini çekiyor ki elektrik parası az gelsin diye. Buna rağmen aylık elektrik ücreti 119 liranın altına hiç düşmemiş.

YARISI SANSÜRLÜ

Bolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Erdal Topçu, cezaevindeki uygulamalarla ilgili şikayetlerini de yazmış. Ancak Cezaevi Mektup Okuma Komisyonu, bu şikayetlerin duyulmasını istemediği için ya da sakıncalı bulduğu için yazılanların yaklaşık 1,5 sayfasını silmiş. Dolayısıyla Erdal Topçu’nun şikayetlerini öğrenmemiz mümkün olmadı. 14 yıldır cezaevinde bulunan Topçu, “Üzülerek ifade etmeliyim ki yanlış arkadaş ve çevreye uyduğum için hatalarım oldu. Arkadaş kurbanı oldum” diyor.

Başka bir mektuba geçiyorum. Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nden yazan Gökhan Yıldırım,  başlattığı açlık grevini ölüm orucuna çevirmiş.  Gökhan, cezaevlerindeki 600 civarında ağır hastanın tahliye edilmesi için eylem yapıyor. 

NE FARK VAR?

Bazı mahkumların “müebbet”, bazılarının da “ağırlaştırılmış müebbet cezası”na çarptırıldığını duyarız. Arada ne fark olduğunu ölüm orucundaki Gökhan Yıldırım’ın mektubundan aktarıyorum:

-Ağırlaştırılmış müebbet ceza infazı diğer müebbet cezalarından veya süreli cezalardan çok ama çok ağır ve farklıdır. Şöyle bir karşılaştırma yaparak aradaki farkı kısaca anlatmak istiyorum ki konu daha iyi anlaşılsın.

-Normal hükümlü cezalılar bir ay içinde üç defa bir saat kapalı görüş, bir defada 1,5 saat açık görüş yapar. Her hafta 10 dakika telefon görüşme hakkından yararlanır.

- Müebbet cezalılar birinci derecede akrabalarıyla bir ay içinde bir defa kapalı,  bir defa da açık görüş yapar. Diğer hükümlülere verilen üç kişilik ‘arkadaş görüşü’ hakkı, ağırlaştırılmış müebbet yükümlüsüne verilmez. Keza telefonla 15 günde bir defa sadece birinci derece akrabalarla konuşabilir. Birinci derece hiç akrabası yok, ya da var ama ilişkisi olmayanın cezaevinde görüş ve telefon hakkı da yok.

“ÖLÜNCEYE KADAR”

- Ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü tek kişilik hücrelerde tutulur. Sizi sadece bir saat ile üç saat arasında havalandırmaya çıkartıyorlar. Onu da aynı havalandırmada kalan diğer tutsaklarla temas olmasın diye sırayla yapıyorlar.

-Diğer hükümlüler, haftada 10 saat, 10 kişiyle sohbet hakkı için bir araya gelebiliyorken ağırlaştırılmış müebbete çarptırılanlar yararlanamaz, diğer mahkumlardan tecrit edilir. Allah’a emanetsiniz.

-Cezanız kesinleştikten sonra her hükümlüye savcılık tarafından, ‘müddetname’ verilir ve ne zaman çıkacağı, koşullu salıverilme,  aldığı cezanın yatarı gösterilir.  Ağırlaştırılmış müebbet hükümlülerine düzenlenen müddetnamede ‘ölünceye kadar’ yazar.

ONLARA İZİN YOK

-Kimi mahkumlara  cenaze, hasta ailesini ziyaret nedeniyle izin verilir. Ama ağırlaştırılmış müebbetler için bu söz konusu değil. Hiç bir şekilde hapishaneden çıkamaz. Annesinin, babasının, kardeşinin, eşinin, çocuğunun cenazesi olsa bile katılamaz.

- Yasada, ‘ağır hastalık, engellilik veya kocama hali Adalet Bakanlığı’nca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kuruluşlarına ve adli tıp kurumlarınca düzenli bir raporla belgelendirilir. Tahliye edilir’ deniliyor. Ama aynı yasa;  ‘Ağırlaştırılmış müebbet hariç’ diye ayırmış.

HER GÜN ÖLÜM

Ağırlaştırılmış müebbet cezası,  idam cezası yerine getirilmiştir. İdam cezasıyla bir defa öldürülürken, bu infaz cezasıyla her gün, her an, her saniye, onlarca kez öldürülmektedir mahkumlar. Çünkü umut edecek hiçbir şey verilmemiş.

Bir yasa değişikliğiyle tıpkı diğer tutsakların sahip olduğu haklara sahip olsunlar istiyoruz. Hiç değilse,  hasta olanlar, hapishanede yaşamını idame ettiremeyecek olanların önü açılsın ve son anlarını aileleriyle sevdikleriyle geçirebilsinler.  Ben ve Sincan Cezaevi’nde Sibel Balaç bedenini açlığa yatırdı. İkimiz de bu sorunun çözülmesi için adım atılmasını bekliyoruz. 179. güne giriyoruz. Vücudumuz kar gibi eridi. Ben 45 kiloyum şu an. Bir çuval şeker, kömür kadar ağırlığım yok.”

Ölüm orucuna yatmış mahkumun mektubu, bazı önerilerle son buluyor.



Cezaevinde de hayat pahalı. Sadece elektrik parası aylık 119 lira olmuş. Bunu da hükümlü ödüyor.