YÖK Başkanı Erol Özvar’ın başkanlığında rektör, dekan, profesör, doçent, enstitü müdürü 240 akademisyen, ‘Doktora Öğretiminin İyileştirilmesi Çalıştayı’ için 7 ay önce Ankara’da toplaştı. Türkiye’nin geleceğinde doktora eğitiminin önemini anlatan Özvar, doktora yapan akademisyenlerin bilimde ileri araştırmalar yapmasının, ülke kalkınması ve küresel dünyada ekonomik rekabette önemli bir sermaye olduğunu sıraladı. “Türkiye’nin nitelikli akademisyen açığı hâlâ devam ediyor” diyerek OECD ülkelerine göre doktora mezununun düşüklüğünden yakındı. Koca salon boşu boşuna doldurulmamıştı. Başkanı, hararetle alkışladılar. YÖK Başkanı Özvar, aslında yüksek lisans ve doktora mezun sayısı tespitinde haklıydı.

KAYIRMACILIK İTİRAFI

Türkiye’de yılda 8 bin doktora mezunu verilirken nüfusu 17.4 milyon olan Hollanda 77 bin doktora mezunuyla 20 yılda nüfusunun binde 5’ini doktoralı yapmıştı. Fransa 13 yılda bin, Japonya 16 bin, ABD 74 bin, İngiltere 29 bin, Almanya 29 bin doktora mezunu veriyordu. Son 20 yılda Türkiye’de 89 bin 616 kişinin doktora yaptığı, 24-35 yaş arası nüfusumuzun 10 binde birinin doktoralı olduğu resmi rapora girdi. Oysa kıskanç Almanlar (!) bile yılda binde 3 doktora mezunu vermişti. Nitelikli doktora eğitimi için öğrenci kabulünde, tez süreçlerinin iyileştirilmesi, tez jürileri ve tez izleme komitesi üyeleri belirlenirken ‘objektif olmak’ gibi etik kararlar alındı. Çalıştay raporunu yazıp, üniversitelerine dağıldılar. Sonra ne mi oldu?

KOPYALA YAPIŞTIR

Türkiye’de her 3 üniversiteden 1’ini hâlâ bilimsel yayını ‘sıfır’ olan 68 rektör ve bir tek yayını bile atıf almayan 72 rektör yönetmeye devam ettiği için hiçbir şey olmadı. YÖK Ulusal Tez Merkezi, ‘copy paste’ on binlerce tezle doldu. Tıpta, geçen yıl 48 bin 278 yüksek lisans ve doktora tezi yazılırken 2022’nin ilk 9 ayında 18 bin 530 tıp tezi daha jüriden geçti. Uzman öğretmenlik maaş farkı etkisiyle eğitimde; 51 bin 136’sı yüksek lisans, 10 bin 227’si doktora 2022’nin ilk 9 ayında 61 bin 448 tez yazımıyla rekor kırıldı. Ziraat Mühendisliği mezunu 19 bin 602’si yüksek lisans, 5 bin 159’u doktora, 1 yılda 24 bin 761 tez yazdı. Yazıldı da ne oldu? Türkiye, milyarlarca dolara yine saman ithal ediyor.

AKADEMİK AHLAKSIZLIK

Sermayesi ‘öğrenci’ olan 300 milyon cirolu sahte tez borsası on binlerce sahte tezin onayıyla meşrulaştı. Şubat ayında yazmıştım. YÖK’ün, sahte tezlerle ilgili yaptığı suç duyurusu işe yaramadı. Parayla tez yazan sitelere erişim yasağı getirilmediği gibi sayıları 500’den 800’e çıktı. YÖK Başkanı Özvar’ın işaret ettiği nitelikli doktora tezleri yazılıp, ekonomiye katkı sağlanması için bu sahtekârlık şirketleri kapatılmalıydı. Doktora Çalıştayı yapanlar, sadece bilgisayarlarının arama motoruna, ‘doktora tezi’ yazsa, parayla doktora tezi yazanlar, karşısına anında çıkacaktı. Savcılıklara suç duyurusunda bulunup, Emniyet Bilişim Suçları Birimi ile işbirliği yapıp, akademik ahlaksızlık anında tespit edilebilirdi, edilmedi.

PRENSİPLİ AŞIRIYORLAR

YÖK Ulusal Tez Merkezi de tez sahtekârlığını görmüyor, duymuyor. Sahtekâr şirketler, “Doçent olmak ister misiniz?” diye sorup, “Siz değerli hocalarımızın doçentlik başvurularında en büyük destekçiniziz. İntihale dikkat edip, jüriden geçmezse paranızı iade ediyoruz” diye reklama çıktılar. Para karşılığı tez yazan ekipleri içinde, doçentler ve profesörler olduğuna dair referans verip, ‘Gizlilik prensibimiz. Bilgileriniz üçüncü şahısların eline geçmeyecek’ diyorlar. Şirketlerden biri, “Bünyemizde 359 profesör, 2831 doçent, 3758 doktoralı öğretim üyesi, 6217 araştırma görevlisi, 9243 doktora öğrencisi çalışıyor ” diye ilan verdi. Yüksek lisans tezi 3 bin ile 10 bin TL, doktora tezi 20 bin ile 40 bin TL’ye yazılıp kredi kartına 5-10 taksitte ödeme seçeneği sunuluyor.

PROFESÖRLER PAHALI!

Doçentlerin daha ucuz, profesörlerin daha pahalı tez yazdığı bildirilip, “Mühendislik, tıp tez yazım ücreti normalden yüksek” diye alıcıya bildiriliyor. Adıyaman’dan Ağrı’ya, Batman’dan Bayburt’a 81 ilde şubeler açıp, tezleri parayla İngilizce ve Osmanlıca’ya çeviren de var. Türkiye’de yüksek lisans tezlerinin yüzde 36’sı ve doktora tezlerinin yüzde 26’sı intihal. Üniversitelerdeki her 4 doçentten 1’i tezini aşırmış! Yabancı lisan bilmeyenlerin bile doçent olduğu akademik hırsızlığa, Türkiye’de ‘One Minute’ diyecek kimse yok mu? 20 yıldır bonkörce saçılan akademik unvanlar, geriye dönük incelenmelidir. Alın teriyle 6-7 yılda doktora tezi yazan gerçek akademisyenlerle parayı basıp 6-7 haftada doktora tezi yazdıran akademinin yüz karaları ayrıştırılsın. Akademik ahlaksızlık sürdükçe, Türkiye asla bilimle kalkınamaz!