Önceki sabah erkenden Erzincan’ın yolunu tuttuk.

Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç, Genel Serketer Burak Ç. Kızılhan ile  yöneticiler Agah Ruşen Çetin, Fethi Pekin ve Can Gebetaş’tan oluşan heyetimizi havaalanında coşkulu bir taraftar topluluğu karşıladı.

Oradan doğruca, halkın çok sevdiği başarılı il Emniyet Müdürü, aynı zamanda kongre üyemiz Kenan Kurt’u makamında ziyarete gittik.

Daha sonra Erzincan ve Hamburg Fenerbahçeliler Dernekleri’nin müştereken geçekleştirdiği sosyal sorumluluk projesi için Tunceli-Pülümür’e geçtik.

Yolda benim fahri muhtarlığını yaptığım Pülümür-Kırkmeşe köylüleriyle buluşup, merhum Mustafa Vehbi Koç’un adını verdikleri caddenin tabelasının önünde hatıra fotoğrafı çektirdik.

Pülümür’de ise 1.400 ihtiyaç sahibi öğrenci çocuğumuza kışlık mont, Cumhuriyetimizin 100. yılı logosunu taşıyan bere ve kaşkollerini dağıttık.

★★★

Başkanımız Ali Koç öğrencilerle tek tek ilgilendi. Onların ihtiyaçlarını (genellikle laptop ve forma istiyorlar) not aldı. Milli Eğitim yetkililerinin taleplerini de dinledi. Örneğin Pülümür’e bir okul binası yapması istendi. Kırkmeşe köylüleri ulaşım sorunlarını anlatıp, araç göndermesi ricasında bulundular. “Bize bir traktör alır mısın?” diyenler bile oldu. O, hepsini ilgiyle dinledi ve zaman içinde karşılamaya gayret edeceği sözünü verdi. 

★★★

Hayatlarımız boyunca unutamayacağımız sımsıcak konukseverlik örneklerini yaşayıp uçakla İstanbul’a, evlerimize döndüğümüzde, siyasallaşan yargı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası vermiş ve siyaset yapmasını yasaklamıştı.

Ben bu tür kararların bumerang etkisi yaptığına inanırım.

Kısa bir süre için istenilen sonucu sağlamış gibi görünse de, bir süre sonra döner ve bu kararı alanları vurur.

Peki geçmişte kısa bir süre cezaevinde yatmış ve siyaseten yasaklanmış bir kişi olan Cumhurbaşkanı Erdoğan “bumerang gerçeğini” deneyimlemiş ve en iyi bilen bir politikacı olarak neden kendi iktidarında böyle bir karara ihtiyaç duymuş ve siyasi harakiriyi göze almış olabilir?

Cevabı çok basit:

Zorda, hem de çok zorda kaldığı için!..

★★★

İktidarın İmamoğlu’nu siyaset sahnesinden silmek ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna kendi adamı Tevfik Göksu’yu oturtmak için siyasallaşan yargı eliyle aldığı bu karar, aynı zamanda Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı yarışında en çekindiği adayın İmamoğlu olduğunun da itirafı niteliğinde.

O halde “Altılı Masanın” yapması gereken; İstinaf Mahkemesi ve Yargıtay aşamalarını beklemeden bu resti görmek ve vakit geçirmeden Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı ilan etmek...

Gerisini iktidar düşünsün!..