Günlerdir derin bir endişe içinde Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini izliyoruz. Herkesin zihninde aynı sorular:

Orantısız güçle saldıran Rus ordusu karşısında Ukrayna ne kadar direnebilecek? Vatanlarını canlarını siper ederek savunan Ukraynalıların Rus işgaline set çekmeleri  mümkün olacak mı? Batı’nın yaptırımları Rusya’ya geri adım attırıp akan kanı durdurabilecek mi? Belarus’taki ateşkes müzakerelerinden olumlu bir sonuç çıkacak mı? Savaş hem Rusya, hem de Ukrayna ile geniş ticari ilişkiler içinde bulunan ülkemiz ekonomisini ne kadar etkileyecek?

★★★

Bu sorulara cevap ararken ilkeli ve sorumlu yayıncılık yaptığını, doğru haber verdiğini bildiğimiz kaynakları seçiyor, nefesimizi tutup, bilgisine ve tarafsızlığına güvendiğimiz savunma-strateji uzmanlarının ne diyeceklerine bakıyoruz.

Sansasyon ve yaygaradan uzak habercilik örnekleri sergileyenlere kulak veriyoruz.

Zira savaşta ilk zayiatın “hakikat” olduğunu biliyoruz.

Çünkü savaş sansür getiriyor, olgular saklanabiliyor ya da “düşmana” zarar verecek şekilde bozulup çarpıtılabiliyor.

★★★

Nitekim İkinci Dünya Savaşı hakkında henüz öğrenebildiğimiz bazı gerçekler, bize hakikatin ortaya çıkmasının bazen on yıllar alabildiğini gösteriyor.

★★★

Yıllarca ARENA’da birlikte çalıştığımız değerli dostum, saygın iletişim uzmanı Prof. Haluk Şahin; “Putin’in Ukrayna’ya girmesiyle başlayan son savaşta durum eskisinden de karışık. Bu savaşa tarihin ilk ‘hakikat-sonrası’ (post-truth) savaşı diyebiliriz” diyor.

Sözlerine açıklık getirirken de şunları söylüyor:

“İşgal günlerinde çok kullanılan iletişim araçlarının başında sosyal medya mecraları geliyor. Facebook, Twitter, Instagram, TikTok benzerleri ve karşıtlarıyla.

Gizli servisler, troller, botlar, casuslar fazla mesai yapıyor.

Egemen iletişim araçları savaşlara da damgalarını basıyor.

Derler ki, komik jest ve mimikleri olan Hitler televizyon çağında yükselemezdi; televizyon, ABD’nin Vietnam’daki yenilgisinin nedenlerinden biridir; yerinden canlı yayın gösterisiyle Körfez Savaşı CNN’in Savaşı olmuştur; Arap ülkelerindeki büyük kalkışma Twitter sayesinde kabarmıştır...

★★★

Bu kez Ukrayna’da taraflar, yani Rusya ile ABD, dijital iletişim teknolojileri ile kapışıyorlar. Bunların damgasını vurduğu son on yıl, “hakikat sonrası” (post-truth) dönemi olarak biliniyor.

Olguların değil, algıların öne geçtiği, gerçeklerin profesyonelce eğilip büküldüğü, yalanların, uydurmaların çoğaltılıp dijital mecralarla yayıldığı bir dönem...

★★★

Ukrayna halkı şu anda yalnızca bomba değil, yalan haber yağmuru altında.

Rusların trol fabrikatörü olduğu, bu saldırıda yapay zeka ürünü bot hesapları bile kullandığı biliniyor; Amerika, doğrulara değil tıklamalara adanmış sosyal medya şirketlerinin patronu...

Savaşın baş hedefi Kiev’de yaşayanların bile ne olup gittiğini tam olarak anlayamadığı söyleniyor. Çünkü orada yarı yalanlarla yarım doğrular, kafa kafaya tokuşuyor...”

★★★

Önceki gün Odatv’de, Ukrayna’da çekilmiş gibi servis edilen onlarca görüntünün aslında yıllar önce dünyanın başka bölgelerinde kaydedilmiş olduğunu kanıtlayan editoryal değerlendirmeyi izlediğimde “Yarım hakikatin aslında muazzam ve birçok bombadan etkili bir yalan olduğunu” söylemekten kendimi alamadım.

★★★

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir” derken ne kadar haklı olduğuna bir kez daha yürekten inandım.

Yüreğim yanarak “Savaşa hayır” diye haykırdım.