Harun gibi geldiler Karun gibi oldular demişti!

İsrail en büyük zaferini AKP sayesinde kazandı demişti.

Otel lobisinde değil, Birleşmiş Milletler’de ‘one minute’ demek marifettir demişti.

Sayın Başbakan’ın kalbi Ali diyor, dili Muaviye söylüyor bile demişti.

HAS Parti genel başkanıydı o vakitler Numan Kurtulmuş!

***

AKP’yi çarkıfeleğe benzetmiş, “Çeviriyorsun boş geliyor. Bir daha çeviriyorsun pas geliyor” demişti.

“Ey Recep Tayyip Erdoğan, boyun eğdin, emir eri oldun, milletin ümitlerini boşa çıkardın. Boyan döküldü” demişti.

“Tayyip Erdoğan diyor ki ‘durmak yok yolsuzluğa devam” demişti.

“Hani millete efeleniyorsun ya... O yakınındakilere efelensene. Ağzından bir laf kaçırdı, ‘etrafımızda bu tür kişiler olursa temizleriz’ dedi. Temizlesen adam kalmaz Tayyip Bey” demişti.

“Bu ülkenin herkese çatan ve kaos yaratan bir başbakanı var ki, akşam evine gittiğinde evdekilerin yüzüne nasıl bakıyor? Başbakan at üstünde durmayı nasıl beceremediyse, ülke yönetmeyi de beceremedi” demişti.

“Paçalarından yolsuzluk akıyor. Türkiye’de ihale ve yandaş belediyeciliği yapılmaktadır” demişti.

“Türkiye’yi yolsuzluk içine batırdı. Bu ülkeyi rant ülkesi yapmayacağım dedi sayın Başbakan, rantın babasını getirdi” demişti.

“AKP mensupları başbakanlarını, başbakan da kendisini padişah olarak görmek istiyor” bile demişti.

Demokrat Parti genel başkanıydı o zamanlar Süleyman Soylu!

***

“MHP’nin genel başkanı çıkmış adeta ağzından salyalar akarcasına” demişti.

“Acınacak bir hali var” demişti.

“Gördüğün zaman melek yüzlü zannedersin” demişti.

“MHP’yi küçülten bu adamla bir yere varamazsınız” demişti.

“MHP’nin genel başkanı olan zat, sen zaten uçma özürlüsün” demişti.

“Irkçılık yaptınız, kavmiyetçilik yaptınız, kabilecilik yaptınız” demişti.

“Şeytani olan anlayışa hizmet ettiniz” demişti.

“Ey Bahçeli, bunları ispat edemezsen sen alçaksın, adisin, namertsin” demişti.

“MHP’nin başındaki beyefendi aile nedir bilmez. Onun böyle bir derdi yok” demişti.

“Evlenmemiş de olabilirsin. Ayrı bir mesele ama sen ailenin kıymetini bilmezsin” demişti.

“Bu adam siyasette çırak bile olamadı ve olamayacak” demişti.

“Bildim bileli o koltukta oturuyorsun hiçbir işe yaramadın ya” bile demişti.

AKP genel başkanı hala Recep Tayyip Erdoğan.

***

Bu gelişmeler ‘derinlemesine analiz’ edildiğinde ortaya çıkan sonuç şu... Çok kısa bir süre sonra, ‘siyasette küslük, dargınlık olmaz’ diyecek ve saraya davet ettiği Kılıçdaroğlu’nu kapıda bizzat karşılayacak Erdoğan!

Atma birader din kardeşiyiz... Böyle de hayal mi kurulur, nereden uyduruyorsun bunları diyorsunuz.

Uydurma yok ipuçları var...

İpucu 1... Kurtulmuş, Erdoğan’a demediğini bırakmamış. Erdoğan, Bahçeli’ye demediğini bırakmamış. Soylu, Erdoğan’a demediğini bırakmamış.

Şimdi durum ne?

Hayaldi gerçek oldu değil mi!

İpucu 2... Erdoğan geçenlerde Kılıçdaroğlu’na demediğini bırakmadı! Tek bir konuşmada, “Haysiyet fukarası, sefil, zavallı, gafil, namert, kifayetsiz, yüzsüz” dedi. Derin analizden(!) anlamayanlar bunun olumsuz bir şey olduğunu söyleyebilir. Yanlış...

Daha önce yıllara yayılmış hakaretlere ve sonrasında yaşanan U dönüşlerine bakıldığında Kılıçdaroğlu için 7 okkalı hakaretin aynı anda tüketilmesi olumlu bir gelişme!

Kılıçdaroğlu’ndan çok daha az hakaret edilen Kurtulmuş bugün AKP’nin ikinci adamı!

Kılıçdaroğlu’ndan daha az hakaret edilen Soylu bugün içişleri bakanı!

Kılıçdaroğlu ayarında hakaret edilen Bahçeli bugün Erdoğan’ın en güvendiği isim!

Sefil, zavallı, gafil, namert, kifayetsiz, yüzsüz, haysiyet fukarası gibi özlü sözler bir cümleye sıkıştığına göre, ‘siyasette küslük olmaz’ konusunda içte ve dışta acele ediliyor demektir...

Demedi demeyin... Kılıçdaroğlu bir gece ansızın saraya davet edilir, kapılarda karşılanırsa şaşırmayın yani!