Bir su bardağı su için bir çorba kaşığı Türk kahvesi. Kettle’a koy, kapağı açık kalsın. Önce azıcık karıştır, sonra kaynamasını bekle, gözünü ayırma ki taşmasın.
***
Kettle'da tost! Burada her gün bir ekmek veriliyor. Beyaz ya da kepek ekmeği. Her ikisi de tost için uygun. Bir iki gün bekleyince daha iyi.
Önce içine canınız ne isterse koyuyorsunuz. Biz tabi, kantin listesiyle sınırlıyız. Ama bu bir ekonomi meselesi, kantin alışverişi yapacak gücünüz yoksa... Kantine 25 Nisan’dan 25 Temmuz’a kadar geçen sürede 4 kez zam geldiğini de not etmiş olayım!
Tostunuz peynirli olsun. Ekmeğin arasına kantinden alınan tereyağı sürülür peynirler ince kesilip yerleştirilir. Üstüne de biraz tereyağı. Ekmek orta boy buzdolabı poşetinin içine konulup havasını ala ala sıkıca düğümlenir. Sonra ikinci bir buzdolabı poşetine koyup onun da havası alınıp bağlanır.
Kettle’ımız kapağı açık vaziyette çalıştığı için su çoktan kaynamıştır. Torba Kettle’a sallandırılır. Dikkat, iki tost aynı anda oluyor, üçüncüyü almıyor! Pişirme süresi 10 dakika. (Bu arada aydınlatma hariç kullanılan elektriğin parasını biz ödüyoruz, üstelik mesken değil sanayi tarifesi.)
On dakika sonra tostları çıkarın. Geldik püf noktasına... Torbayı açıp tostları tabağa alıp üzerine azıcık tereyağı sürün sonra da her iki tarafını saç kurutma makinesiyle kızartın! Kızarıyor, ciddiyim!
***
Her şey Mücella’nın elimdeki süt kutusuna ters ters bakmasıyla başladı. O andan itibaren yarım litrelik süt kutuları bizim kullan at tencerelerimiz oldu!
Mücella kutuyu aldı, tepesinden açtı yıkadı ve ‘işte tencere’ dedi. O zamandan beri her şeyi süt kabında pişiriyoruz, ısıtıyoruz. Pişirmek derken, küçük düşünmeyin. Kabın içinde soğan kavurmaktan falan bahsediyorum!
Mücella mutfakta büyük oynuyor. Süt kabını keşfettiği gibi mercimek köfte hayaline daldı. Kantinde ‘pişirilecek’ hiçbir şey satılmıyor bu arada! Öğle yemeğine gelen mercimek bir kenara alındı. Tencerede (süt kutusu) kuru soğan, salça ve zeytinyağı ile kavrulmaya bırakıldı. İnce bulgur var kantinde. Birkaç saat sonra koca bir tabak mercimek köfte hazır!
Mücella mercimek köfteyi başarınca, hedef büyüttü. İçli köfte yapacağım demeye başladı. Baştan söyleyeyim, yaptı!
Süt kutusundan tencere ve Kettle yine başrolde! Paranız varsa kantinde ceviz de var. İç için hazırlık tamam. Aklım içli köftenin dış hamurunun nasıl olacağına basmadı. Sonra Mücella’yı leğende yoğurma halinde buldum. Ekmek içi, bulgur ve nişasta... Hamuru yoğurdu ama köfteler nasıl haşlanacak?
Buzdolabı poşetleri sağ olsun... Poşet azıcık yağlandı, poşet başına üç köfte sallandırıldı Kettle’a. Çift poşet tabi, köfteler su almasın. 12 köfte, hiçbiri dağılmadı hepsi mis gibi. Son dokunuş yine saç kurutma makinesi ve ufak bir kızartma operasyonu... Kantinden alınan kavurma, kıyma rolündeydi!
Kettle’da kahve, Kettle’da mercimek köfte, içli köfte, tost... Banyo lifinden çay süzgeci, süt kutusundan tencere...
Bir hayat kuruyorsun, hiç beklemediğin, tahmin etmediğin icatlar yapıyorsun ve hayatı bildiğin gibi yaşamaya, kahkahayla ve neşeyle devam ediyorsun.
Neymiş, kapatılmışsın... Hadi oradan!
!!!
Şaşkınsınız, bunları yapan yazan kim diyorsunuz...
2014’teki Gezi Davası’nda beraat etmişlerdi. Roma devrinden beri evrensel kural olan ‘Non Bis İn İdem’ ilkesine göre ‘aynı suçtan tekrar yargılama’ mümkün değildi ama onlar aynı iddialarla ikinci kez yargılandılar!
Belgesel yönetmeni, gazeteci Çiğdem Mater’in tutuklanıp hapse atılmasının gerekçesi, kaçma şüphesi! Oysa Mater duruşmalar devam ederken 3 kez yurt dışına çıktı, döndü. Kararın açıklanacağı gün bile yurt dışından döndü! Hakim 18 yıl ceza verdi.
Yüksek Mimar Mücella Yapıcı ise 2012 yılında Taksim Meydanı ve Taksim Gezi Parkı’nı tehdit eden projelere karşı hukuksal ve toplumsal alanda mücadele etmek üzere oluşturulan Taksim Dayanışması temsilcisi. TMMOB Mimarlar Odası Afet Komisyonu ve İstanbul Büyükkent Şubesi Kentleşme, Afet Komitesi ve Çevre Etki Değerlendirme Kurulu üyesi ve 71 yaşındaydı. Kararı açıkladı hakim, 18 yıl!
***
Çiğdem Mater ve Mücella Yapıcı Nisan ayından bu yana Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde aynı hücrede kalıyorlar...
Biz, sözde özgürlüğü kısıtlanmamışlar dışarıda sonu gelmez adaletsizliklerle boğuşurken, milyonlarca yoksul kadın sessizce üç kuruşla, pazar artıklarıyla akşama bir kap sıcak yemek için mucizeler yaratırken Çiğdem ve Mücella da içeride mucizeler yaratıyor! Hem de dandik bir Kettle ile...
Bu devranın böyle gitmeyeceğini herkes görüyor! Vademiz ne zaman dolacak bilemem ama, onlar özgürlüklerine kavuşur kavuşmaz acayip bir yemek kitabı kazanacak memleket. Çiğdem’in kaleminden, zindanda 72 yaşına basan Mücella’nın yaratıcı mutfağından.
Çiğdem Mater, Bianet’te yayınlanan ve insana sonsuz umut veren, tüyleriniz diken diken okurken yanağınızdan süzülen gözyaşlarınızdan utanmadan kahkaha attığınız son yazısında kitabın müjdesini şöyle veriyor...
Not: Burada bir tarif defterim var. Her icadı, her yemek tarifini yazıyorum.
***
Görüldüğü üzere inatla tıkıldıkları cezaevinde bir Kettle yetiyor bu ülkenin ilkeli, çalışkan, hep öğrenen, güzel, akıllı, dirençli ve yaşayıp yaşatmak için çırpınan kadınlarına! Kettle'da bol köpüklü kahveden mis gibi tosta, içli köfteden lavaştan bozma böreğe kadar her tür yemeği yapıp onları buralara tıkanlara inat masalarına koyabiliyorlar. Bozulmak üzere olan Kettle'da yapamadıkları tek şey var şimdilik, adalet!