Amerika Birleşik Devletleri’nde 33 bin 82, Almanya’da 6 bin 741, Japonya’da 5 bin 738, Fransa’da 4 bin 811, İtalya’da 3 bin 195, İngiltere’de 3 bin 183, İspanya’da bin 732, Tayland’da bin 526, Polonya’da bin 233, bizim Konya büyüklüğündeki İsviçre’de bin 129...
Ülkelerin müze sayıları bunlar!
1000 yıldır yaşadığımız Anadolu’da, memleketimizde müze sayısı peki?
Müze şehirler Paris’te 297, Moskova’da 261, Los Angeles’ta 219, Seul’de 201, Londra’da 192, Tokyo’da 173 ünlü müze var.
İstanbul’da ise müze sayısı AVM’lerden az fazla!
***
Zaten üzgünüz, kanadımız kırık, özlemle arıyoruz. Büyük önderimiz, kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk’ümüzü yitirdiğimiz gün bugün. Üstelik, bıraktığı yerden çok uzağa düşmüşüz... Millet açlık, yoksulluk, pahalılık ve adaletsizliklerle savaşıyor, sen kalkmış 10 Kasım’da müze diyorsun, pes!
İyi de, tam da bunu yazıyoruz ki!
***
Milli Mücadelenin daha başıydı. Ankara’da TBMM açılışını yapan Atatürk, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Türk Asar-ı Antika Müdürlüğü kurulması talimatını verdi! 9 Mayıs 1920’de kurulan ilk hükümetin, savaş hükümetinin programında müze konusu da vardı.
Yıl 1921... Çerkez Ethem ayaklanması henüz bastırılmış, Yunan Kralı İzmir’e gelmiş, ilk Anayasa Meclis’te kabul edilmiş, Koçgir ayaklanması başlamış, İstiklal Marşı kabul edilmiş, Dumlupınar Savaşı başlamış, Ordumuz Sakarya Nehri’nin doğusuna çekilmiş, Yunan Kralı ‘Ankara’ya doğru’ talimatını vermişti ki Atatürk’ün talimatı ile Ankara Kültür Müdürü Mübarek Galip Bey tarafından Ankara’da ilk müze kuruldu! Atatürk bu... Eti Müzesini de kuralım dedi...
Büyük Taaruz için son hazırlıkların yapıldığı günler, 1 Nisan 1922... Atatürk, Rus Elçisi Aralof ve Azerbaycan Elçisi Abilof ile Konya’ya geldi, toplantılar yapıldı. Rus ve Azerbaycan desteği kurtuluş için hayati önemdeydi. Ertesi gün iki elçiyi bir yere, hırsızlardan korunabilen tarihi eserlerin saklandığı depoya götürdü Atatürk. Oradan çıktılar Selçuklu ve Osmanlı dönemi mimari eserleri gezdirdi, Mevlana dergahına götürdü onları!
Padişah sarayında pısıp kalmışken, Yunan Ankara’ya doğru yaklaşırken, işbirlikçi hainler ayaklanırken, ajanlar cirit atarken, O gelecekten o denli emindi ki, top tüfek yerine elçilere gerçek zenginliğimizi gösterdi...
30 Ağustos zaferinden iki ay sonra... Atatürk’ün talimatı ile Milli Eğitim Bakanı İsmail Safa bir genelge yayınladı. Talimat, Türk müzeciliğinin temeliydi.
Gelecek için bunlarla yetinemeyiz dedi ve bilim insanlarından oluşacak bir heyet kurulmasını istedi. Sorunlar masaya yatırılacak, müzecilik konusunda yürünecek yol çizilecekti. Heyet raporunu hazırladı. Zaferden bir yıl sonra, uygun merkezlerde milli müzelerin açılması kararlaştırıldı.
1920 yılında Ankara’da bir başladı; Afyon, Konya, Bursa, Adana, Bergama, Efes, Antalya, İzmir, Sivas, Kayseri, Tokat, Ayasofya, Diyarbakır, Manisa, Van, Niğde ve aramızdan ayrıldığı 1938 yılında Hatay’da müzeler, bina bulunamadığı için sonradan müzeye dönüşecek onlarca depo açıldı...
Genç Cumhuriyetin ilk yıllarında sadece demir ağlarla değil müzelerle de donandı memleket!
Büyük Taarruz’dan hemen sonra Yunanlılar’ın İzmir’i ateşe verdiği günlerde Amerikan konsolosluğu İzmir Lisesi ambarlarında saklanan Sard kazısı eserlerini 56 sandığa yükleyip New York Metropolitan Müzesi’ne kaçırmıştı.
Mustafa Kemal’den kaçmadı ama! Zaferin ardından ilk iş eserlerin iadesi için sert girişimlerde bulunuldu. 1924’te 3 sandık hariç çalınan eserler Türkiye’ye döndü!
Ve bugün...
Türkiye’nin açık ara en fazla ziyaret edilen, ziyaretçi sayısını her yıl rekor kırarak arttıran müzesi, Anıtkabir ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’ne akacak yüzbinler... Kurtarıcımızı saygı ile anıp, O’nun ölüm kalım savaşında bile geleceği kurgulayan, bu toprakların insan, doğa ve kültürel zenginliklerini gelecek kuşaklara aktarıp, nereden gelip nereye gittiğimizi göstermeyi amaçlayan ülküsüne bakıp bakıp bu ileri görüşten uzak geçen yıllarımıza yanacağız...
Baştaki sorunun yanıtını, müze sayımızı merak ettiniz değil mi? Anıtkabir dahil, 519!
İki ayyaş, camileri yıktılar, ahıra çevirdiler diyenlere, Atatürk’ün kurduğu ama Atatürk adını anmayan Diyaneti yönetenlere 10 Kasım notu: Atatürk 19 Şubat 1931’de Konya’ya geldi. Müzeleri, Selçuklu ve Osmanlı mimari eserlerini inceledi. Aynı gün ‘acele ve mühimdir’ notu ile Başbakan İsmet İnönü’ye şu telgrafı çekti:
Konya’da asırlarca devam etmiş ihmaller sebebiyle harap olmalarına rağmen Türk medeniyetinin hakiki şaheserlerini gördüm. Karatay Medresesi, Alaeddin Camii, Sahip-Ata Medrese, camii ve türbesi, Sırçalı Mescit ve İnce Minare derhal ve acilen tamire muhtaç bir haldedir. Tamirin gecikmesi halinde bu eserler yok olabilir. Öncelikle, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kullanılanların derhal boşaltılması ve abidelerin uzmanlar tarafından tamir edilmesini rica ederim...
Gazi M. Kemal