Sabah 6’da Ankara’dan yola çıktık. Hatay’ın Belen ilçesine vardığımızda öğlen olmuştu.

Termometre 42 santigrat dereceyi gösteriyordu. Yangının etkisiyle hissedilen sıcaklık daha da artmıştı. Yangın söndürme helikopterleri 24 saattir devam eden yangını söndürmek için vızır vızır gidip geliyordu. Rüzgârın yükseklerde saatte 25 kilometrelik bir hızla esmesi işleri zorlaştırıyordu.

Antakya yolu otomobillerle doluydu ama yolun etrafında adeta hayalet bir kent vardı.

Gri bir toz tabakası bütün kenti kaplamıştı. Binalar, otomobiller, ağaçların yaprakları, hep griye dönmüştü.

Sıcak ve toz, boş hasarlı binalarla, enkaz kaldırıldığı için boşalan alanlarla ve iş makinalarının gürültüsüyle karışınca ortam insanların solunum maskesiyle dolaştığı bir distopya filminin setine benziyordu.

★★★

Eski Meclis binasının olduğu meydanı, Asi Nehri’nin iki yanını, Kurtuluş Caddesini boydan boya geçtim.

Kendimi bir kez daha “yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz bir çocuk” gibi hissettim.

Hatay’da biyolojik bir yakınım yoktu ama kentin kendisini çok sevmiştim.

Meydandaki Atatürk heykelinin önünde sohbet ettiğim Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman “Hatay yoğun bakımda” deyince aynı hissi yaşadığımızı anladım.

O cıvıl cıvıl kent artık yoktu.

Harbiye’nin ışıltısı, Defne’nin sıcaklığı, Antakya’nın bilgeliği, Samandağ’ın aile hissi  yerini derin bir yasa bırakmıştı.

Koca kent yığılıp kalmıştı.

Ayağa kalkmak, eski günlerine dönmek için can atıyordu ama takati kalmamıştı.

★★★

Düşünebiliyor musunuz kentteki 323 bin 923 yapının, sadece 113 bin 761 bini hasarsız kalabilmiş. Yani 3 yapıdan sadece biri ayakta.

O yapılarda tam 710 bin 740 ev/dükkân varmış. Geriye sadece 184 bin 647’si sağlam kalmış.

Şu rakamlara dikkatli bakar mısınız:

Toplam yıkık, ağır hasarlı ve orta hasarlı yapı sayısı 98 bin 238

Toplam az hasarlı yapı sayısı 94 bin 855.

Toplam yıkık, ağır hasarlı ve orta hasarlı bağımsız birim (ev, dükkan vs) sayısı 338 bin 327

Toplam az hasarlı ev sayısı ise 218 bin 978.

Ölenlerin sayısını söylemeye dilim varmıyor.

Resmi rakamlara göre 23 binden fazla insan ölmüş.

★★★

Kenti dolaştıktan sonra AFAD Merkezi’ne giderek Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin başkanlık ettiği “Yerinde Dönüşüm Planlama ve Değerlendirme Toplantısı”na katıldım.

Özhaseki toplantıya ilgili kurumların yöneticilerinin yanı sıra CHP milletvekillerini, CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ı, Mimar ve Mühendisleri temsil eden odaların temsilcilerini de çağırmıştı.

Sunulan planlar da katılımcıların sorunlara dair tespit ve soruları da ilgi çekiciydi.

Belli ki sahada uygulama, planlarda göründüğü kadar kolay olmayacak. Her yeni adım, her yeni düzenleme yeni soruları peşine takacak.

Yerinde dönüşümün kısa özeti şu:

Bir bina mühendislik hataları nedeniyle yıkılmışsa, yani fay hattında değilse, zemininde sıvılaşma yoksa, zemin etüdü olumluysa, 5 katı aşmamak şartıyla aynı yerde özel sektör tarafından yeniden yapılabilecek.

Devlet her ev için 500 bin lira hibe, iki yıl ödemesiz 500 bin lira kredi sağlayacak.  Vatandaşların ruhsat gibi sorunlarının çözümü için de bakanlık tarafından sadece Hatay’da 22 özel ofis kurulmuş.

Vatandaşlar, bu haktan yararlanmak için önceki gün 17:00’den itibaren e-devletten başvurmaya başlamış.

Özhaseki, ilk 4 saatte 5 bin vatandaşın başvuru yapmasının projenin tutacağının göstergesi olduğunu söyledi.

“7-8 katlı bir bina yıkılmışken 5 katlı bina yapıldığında bazı mülk sahiplerinin açıkta kalması”, “vatandaşın ödemelerde zorlanılması”, “müteahhittin batması” gibi olası sorunları anımsattığım Özhaseki, “hepsine devletin garantörlüğü ve denetimiyle vatandaşı mağdur etmeyecek bir çözüm buluruz. Yeter ki niyetimiz vatandaşın mağduriyetini gidermek, Hatay’ı yeniden ayağa kaldırmak olsun” karşılığını verdi.

★★★

Hatay’da atılan temel, medeniyetler beşiği Hatay’ın yoğun bakımdan çıkması için başlatılacak büyük bir seferberliğin ilk adımı olsun.

Unutmayın ki ulu önderimiz Atatürk’ün “Hatay benim şahsi meselem” demesi, Hatay’ı hepimizin şahsi meselesi yapar.

Hatay’ı hiç unutmayalım ve güneşli güzel günler için sevgiden tuğlalarla yeniden kuralım...