BEŞTEPE’Yİ VE ANKARA’YI YAKINDAN TAKİP EDEN İSİMDEN GELEN MESAJ...
Yazıya oturduğumda bir mesaj aldım. Mesajı atan kişi Ankara siyasetini yakından takip eden hatta AKP koridorlarını yakından takip eden bir isim.
Dedi ki:
“AKP Genel Başkan Yardımcısı ve AR-GE Başkanı Mustafa Şen CNN Türk yayınında (önceki akşam) seçimi resmen bitirmiş, dağılabiliriz. Cümlelere bak: ‘İstanbul’da anketler başa baş gidiyor. Ankara’da Mansur Yavaş önde görünüyor. İzmir’de Hamza Dağ mesafeyi kapatmaya çalışıyor. DEM seçmeni CHP’ye çalışıyor. İYİ Parti seçmeni de CHP’ye yöneldi. CHP tarafına kaymalar olduğu gözüküyor.’ Şen böyle diyor ama daha geçen hafta Murat Kurum, İstanbul’da iki puan önde olduklarını söylemişti.”
AKP’nin etkili ismi Mustafa Şen’in CNN’deki açıklamalarının Ankara’da özellikle Beştepe’de de dikkatlice izlendiği bilgisini aktarabilirim. Bu arada Şen’in açıklamalarından bir gün sonra yani dün AKP Genel Başkanvekili Efkan Ala’nın Anadolu Ajansı’na verdiği röportajda kurduğu şu cümleler de manidar:
“AK Parti’nin ve Cumhur İttifakı’nın gerçekten çok farklı; olumlu anlamda söylüyorum; açık ara sonuçlar alacağı kanaatindeyim ve bu konuda bizim bir tereddütümüz yok. Onun için de dikkat ederseniz hızla saha çalışmalarımızı yürütüyoruz. AK Parti bir markadır. Bu markayı tahkim edecek sonuçlar da sandıktan çıkacaktır. Ankara ve İstanbul’u da zaten Cumhur İttifakı’nın alacağı ve işbaşına gelip yolumuza devam edeceğimiz çok açık bir biçimde görülüyor. Diğer büyükşehirlerde de tabii.”
Evet... AKP içinde kime sorsam “dağınıklıktan” bahsediyor. Önemli bir isim şu tespitleri yaptı: “AK Parti’nin kampanyasında bir dağınıklık var. Murat Kurum daha önce yaptıklarıyla, projeleriyle öne çıkacaktı ancak Ekrem İmamoğlu’nun ‘polemiklerine’ cevap vermeye kalkışınca süreç bozuldu. Buna da müdahale eden kimse yok. Ki teşkilatlar motive ama Kurum yalnız bırakıldı gibi bir durum yaşanıyor.”
Yine AKP’yi yakından takip eden bir dostum da şu tespiti yaptı: “Murat Kurum’un aday ilan edildiği gün ve sonrasında projelerini anlattığı lansmanı başarılıydı. Ancak... İmamoğlu kampanya ekibinin seçimi yerelden çok genel seçim havasına sokması süreci değiştirdi. Yerel siyasetten çok genel siyaset üzerine bir çalışmaya, Kurum ve ekibinden yeterli cevap gelmedi. Önceki gün Sabah Gazetesi’nden Okan Müderrisoğlu’nun bir yazısı var. Bunu medya ıskaladı ama sen ıskalama.”
Döndüm ve Müderrisoğlu’nun köşesine baktım. 5 Mart Salı günü şu başlığı atmış: “Bir İstanbul analizi...”
Kısaca okuyalım:
“... Örneğin: İmamoğlu, son düzlüğe kadar bekletildi ve kararı son haftalarda netleşen seçmen kitlesinin sıcak hafızasına hitap etmesi hedeflendi. İstanbul’daki deprem riski, ulaşım çilesi, ihmal edilen altyapı sorunları gündemde baskılanırken genel ekonomik şartlar tartışılma başlığı yapılmaya çalışıldı! Bundan sonra ise İstanbul’da algı ve olgu yepyeni bir karakter kazandı... Murat Kurum’u yıpratmaya dönük faaliyetler hızlanırken, AK Parti teşkilatları, vekiller hatta genel merkez esnek karşı koyma stratejisini tam anlamıyla alana yansıtamadı. Genel siyasete dair içerik, muhalefet tarafından yerel önceliklerin önüne taşındı. AK Parti adayının bu noktada bir iki kelam etmesi önerildi, ardından gelişen eleştiri ve tepkileri göğüsleyecek siyasal hava yastıkları açılamadı. Mesele o ki... İmamoğlu ve akıl hocalarına gereken cevaplar, gerekli seviyede verilebilsin. Seçmenin asli yerel gündemden uzaklaşmasına dönük manipülasyon giderek etkisini yitirsin!”
Beştepe ve AKP’nin “Yeniden Refah” planı
Bu arada AKP’nin 14-28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ittifak kurduğu ancak 31 Mart yerel seçimleri konusunda anlaşamadığı Yeniden Refah Partisi’yle (YRP) ilgili “yeni bir strateji” geliştirdiği belirtildi. Özellikle partinin önde gelen isimlerinin başta Tayyip Erdoğan olmak üzere YRP’yle ilgili eleştirilerinin dozajının artacağı ifade edildi. Dün Malatya’da konuşan Erdoğan bunun işaret fişeğini yaktı:
“Partimizin eski belediye başkanlarını, milletvekillerini, teşkilat mensuplarını aday göstererek bize kaybettirmek için çalışan partiler ortaya çıktı. Türkiye özgür ve demokratik bir ülkedir. İsteyen istediği yerde siyaset yapabilir. Biz kendi ittifakımızdan, partimizden mesulüz. Bize kaybettirmek için çalışıp, bizim gölgemizde yürümeye kalkanlara müsaade etmeyiz. Bunun adı siyasi şantajcılıktır.”
Yine aynı şekilde dün Efkan Ala’nın Anadolu Ajansı’na verdiği röportajda öne çıkarılan cümleleri YRP’yle ilgili olanıydı. “O zaman artık Yeniden Refah Partisi Cumhur İttifakı çatısı altında değil mi?” sorusu üzerine Ala, şu değerlendirmeyi yaptı: “Yeniden Refah Partisinin girdiği yerlerde seçimleri kazanma ihtimali yok ama kendisi orada seçime girdiği için CHP’nin kazanma ihtimalini artırıyor. Aslında verilen oy o partiye de verilmiş olmuyor, doğrudan CHP’nin, muhalefet partisinin belediyeyi kazanmasına yardımcı olmuş oluyor. Çünkü bütün veriler o seçimi kazanma ihtimallerinin olmadığını gösteriyor. Bunun için artık günümüzde müneccim olmaya lüzum yok. Yani hesap ortada, durum görülüyor. Ama orada sırf seçime girdikleri için bu sefer AK Parti’nin orada seçimi riske giriyor.” Ala’nın “YRP, CHP’ye çalışıyor” iddiasının altında yatan strateji de şöyle açıklandı: “Ala’nın bu açıklamasını İstanbul seçimi üzerinden okumakta fayda var. Yeniden Refah’a oy verenlerin yani tabanın CHP konusunda düşünceleri net. Bir bakıma Erbakan geleneğine oynuyor ve ‘CHP’ye kazandırmayın’ telkininde bulunuyor.”