(New York federal savcısı Preet Bharara’ya iletilmesi ricasıyla, United States Attorney’s Office, 1 st. Andrew’s Plaza, New York City)

*

Sevgili Preet...
Hayırsever rıza bey’i tutuklayarak bizleri rencide ettiğin yetmiyormuş gibi, hayırsever rıza bey’in bizim bakanlarımızı rüşvetle satın aldığını açıklayarak kalbimizi kırmaya devam ediyorsun.

*

Sanırım anlamadığın şu...
Sizin gibi geri kalmış ülkelerde yadırganabilir ama, bizim gibi ileri demokrasilerde rüşvet ayıp değildir. Hele ki rüşvet veren kişi hayırseverse, pek takdir edilir. Hatta, hapisten çıkar çıkmaz hükümetimizin bakanları tarafından törenle plaket bile verilir.

*

Bak mesela... Bizim gibi ileri demokrasilerde hayır işi nasıl yapılır? Vakıfla yapılır. Bu ülkenin hükümeti, hayırlara vesile olması için 2008 senesinde Vakıflar Kanunu hazırladı. Hırsızlık, dolandırıcılık, hileli iflas, üçkağıtçılık, haysiyetsizlik, şerefsizlik, adilik, namussuzluk gibi suçlardan mahkum olan kişilere “vakıf kurma imkanı” tanındı iyi mi!

*

“Kardeşim, hırsızlık parasıyla vakıf olur mu?” diye sorulduğunda, bu hükümetin başbakan yardımcısı çıkıp ne dedi biliyor musun? “Hırsızlar ya da dolandırıcılar hayır işi yapmak istiyorsa, sen yapamazsın deme hakkımız olmadığı inancındayız” dedi.

*

Sen daha neyin hesabını soruyorsun?

*

Belki utanırsın diye yazıyorum... Hayırsever rıza bey’in el konulan paraları faiziyle iade edildi, tekerlekli bavulla sürüklene sürüklene zorla taşınan o paraları, hayırlara vesile olması için Kızılay’a bağışladı, Kızılay da kabul etti... Okuyunca yüzün kızardı di mi?

*

Sevgili Preet...
“Milletin orasına koyacağız” diyen havuzcu müteahhit, ilahiyat fakültesi yaptırdı bu memlekette.

*

Daha dün bizim diyanet’e “hırsızlık, kumar, fuhuş, uyuşturucu gibi haram parayla yapılmış camide namaz kılınır mı?” diye sordular, bizim diyanet de fetva verdi, “caizdir” dedi. Sen daha ne konuşuyorsun?

*

Vay efendim neymiş, kefaletle bırakırlarsa Türkiye’ye kaçarmış, bizim siyasilere rüşvet vererek saklanırmış filan... Niye saklansın ki birader? Havalimanının VIP kapısında davul zurnayla karşılayıp, “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye tezahürat yapmazlarsa, sana söz veriyorum, türgev’e bağışta bulunurum.

*

Özetle Preetçiğim...
Kınıyorum seni.
Gel vazgeç şu inadından.
Takalım sana bi Patek Philippe kol saati, salıver hayırseverimizi.