ALS'nin erken belirtileri neler?
Türkiye'de 10 bin kişiyi etkileyen ALS hastalığının belirtileri neler? Koç Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Ebru Nur Yavuz, ALS hastalığının tanı ve tedavisi ile ilgili önemli bilgiler verdi.
Anahtarla kapıyı açarken, düğme iliklerken zorlanıyor, yürürken bacaklarınız takılıyor mu? El ve ayak kaslarında belirgin güçsüzlük, seyirme ve kramplar mı yaşıyorsunuz? Bunlar yorgunluğun da belirtisi olabilir. Ancak bu şikâyetler günlük yaşantınızı etkilemeye başladıysa doktora danışmanızda fayda var. Çünkü hareketlerimizin gerçekleşmesinde önemli rolü olan kaslarda ve omurilikte hasara yol açan ilerleyici bir hastalık olan ALS ile karşı karşıya olabilirsiniz. Hastalığın ilk olarak 1869 yılında, Amerika'da ünlü beyzbolcu olan Lou Gehrig adıyla, İngiltere'de ise Motor Nöron Hastalığı (MND) olarak anılmaya başlandığına dikkat çeken Koç Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Ebru Nur Yavuz, Türkiye’de de Galatasaray ve Fenerbahçe takımlarında yer almış olan ünlü futbolcu Sedat Balkanlı’nın hastalığı olarak bilindiğine değindi.
TÜRKİYE'DE 10 BİN ALS HASTASI VAR
Veriler, dünya nüfusunun yüz binde 2-6 kadarının ALS hastası olduğunu gösteriyor. Bu rakamlar doğrultusunda Türkiye’de toplamda 10.000’in üzerinde ALS hastası olduğu söylenebilir. ALS’nin en sık görülen formunda (%90-95) herhangi tanımlanan bir neden saptanmazken, yüzde 5-10’unu oluşturan formunda genetik geçiş söz konusudur. Hastalık sıklıkla 50-65 yaş aralığında ortaya çıkar. Genetik geçişli formlarda daha erken başlangıç mümkündür. Genetik yatkınlık dışında ALS için çeşitli risk faktörleri vardır. Sigara içmek, fiziksel aktivite, çevresel toksinler özellikle tarım ilaçları bunlar arasında sayılsa bile bu etkenlerin de etyolojideki rolü net değildir.
[old_news_related_template title="Yrd. Doç. Dr. Pembe Hande Özdinler, ALS ile savaşta gelinen son noktayı anlattı" desc="Amerika'daki çalışmalarıyla ses getiren Yardımcı Doçent Doktor Pembe Hande Özdinler, ALS hastalığının tedavisinde gelinen son noktayı, hastaların yaşadığı zorlukları ve bu tip hastalıklarla savaşın kilit noktalarını anlattı." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2017/04/hande-ozdinler.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2017/saglik/yrd-doc-dr-pembe-hande-ozdinler-als-ile-savasta-gelinen-son-noktayi-anlatti-1784026/"]
ALS TANISINDA ÖNEMLİ İPUÇLARI
En sık görülen şikâyetler el ve ayak kaslarında belirgin güçsüzlük, seyirme ve kramplar şeklindedir. Hastalık sırasında hiç bir zaman uyuşukluk ve karıncalanma gibi yakınmaların olmaması ve tek taraflı elde ya da ayakta güçsüzlük ile başlaması tanıda önemli ipuçlarıdır. Elde güçsüzlük yakınmaları olanlar anahtarla kapıyı açmakta ya da düğmelerini iliklerken zorlandıklarını, bacakta güçsüzlük yakınması olanlar ise yürürken bacağının takıldığını hatta düştüklerini söyleyebilirler. Bu şekilde güçsüzlük başlayıp zaman içerisinde diğer kola ve bacağa yayılıp, yutma ve nefes alma kaslarını da etkileyecek seviyeye ulaşabilmektedir. Son yıllarda belirgin unutkanlık ve kişilik değişikleri ile birlikte seyreden nadir ALS formları olduğu da bildirilmiştir.
[old_news_related_template title="ALS ile ilgili müthiş gelişme: NKE1 geni bulundu" desc="2014 yılında başlatılan Ice Bucket Challenge adı altında kampanya büyük iş başardı." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2016/07/beren-saat.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2016/saglik/als-ile-ilgili-muthis-gelisme-nke1-geni-bulundu-1332026/"]
NASIL TANI KONULUYOR?
Hastalığın tanısı genellikle nörolog tarafından ayrıntılı muayene sonrası sinir ve kasların iletimleri elektromyografi (EMG) ile değerlendirilerek koyulur. Ancak kesin ALS tanısı koyulmadan önce ayrıntılı kanser ve bel ve boyun fıtığı araştırması yapılması gerekmektedir. Kanser ve fıtık tanılarının araştırılması hastanın hastalığını tedavi etmek açısından önem taşımaktadır. Zaman zaman başvurulan nöroloğun arada kaldığı ve bir kaç ay sonraki takiplerde kesin tanı koyabildiği hastaların az olmadığı görülmektedir. Burada hekime düşen görev ALS’yi taklit edebilecek diğer durumları ayrıntılı gözden geçirmek, hasta ve yakınlarına da bu sırada konuda ayrıntılı bilgi vermektir.
[old_news_related_template title="Sessiz katil lyme 350 hastalığı taklit edebiliyor" desc="'İçimizdeki sessiz katil' olarak nitelendirilen lyme hastalığı hakkında araştırma yapan Dokuz Eylül Üniversitesinden Biyolog Prof. Dr. Barbaros Çetin, bu hastalığın kalp krizi, şizofreni, bipolar bozukluk, beyin tümörü, bazı kanser türleri, otizm, huzursuz bacak sendromu, ürtiker, haşimato tiroidi, alzheimer, parkinson, MS, ALS gibi kas hastalıkları, çölyak gibi pek çok hastalığı taklit ettiğini söylüyor." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2017/03/lyme.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2017/saglik/sessiz-katil-lyme-350-hastaligi-taklit-edebiliyor-1762055/"]
TEDAVİ İÇİN İYİ BİR EKİP GEREKLİ
Hastalığın başlangıcından itibaren hayatta kalma süresi genellikle dört-altı yıl ise de, on yıl veya daha uzun yaşayan pek çok hasta da vardır. Yirmi yıl yaşayan hastalar olduğu gibi ilerlemesi duran, şikâyetleri geçen hastalar da bildirilmiştir. Bu hasların kliniklerindeki farkların nedeni tam olarak bilinmemektedir. İlaç tedavisine ek olarak multidisipliner bir yaklaşım ile hastaların iyi bir biçimde bakımlarının yapılması ve takipleri de yaşam süresini etkileyen önemli bir faktördür. Hastalar daha çok solunum ve yutma problemleri nedeni ile kaybedilmektedir. Bu yüzden nörolog, fizik tedavi doktoru, fizyoterapist, solunum terapisti, diyetisyen, sosyal hizmet uzmanı ve hemşireden oluşan bir ekip yaşam süresi ve kalitesini artırmak amacı ile koordine olarak çalışmalıdır.