Şehit haberleri ile günü bitirip, peş peşe şehit haberleriyle güne başladık. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Şehitler vatan için... Yoksul evlerin şehit çocuklarına Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı...

Şüphe etmek sağlıktır.

Ordu nasıl yönetiliyor?

PKK’lı teröristlerin İHA, SİHA ve taarruz helikopterlerinin görüntü alamadığı bulutlu, yağışlı ve sisli havayı kolladıkları ortaya çıktı. Çöken sisi fırsat bilerek üç ayrı noktadan askeri üs bölgesine saldırdılar.

Sise karşı çare!

Düşünülmedi.

Niçin?

Bölgede tümen ve tabur komutanlığı yapmış; vatansever oldukları için “Ergenekon- Balyoz pusu davalarıyla” hapislere konulmuş komutanlar; kış mevsimi koşullarında orduyu ülke sınırları içine çekmek gerekirdi diyen açıklamalar yapıyorlar.

★★★

12 şehit verilen saldırı haberlerinin çıktığı gün, “Devletin milli güvenlik siyasetinin tespiti ve uygulaması ile ilgili kararları” almak ve bu kararları Bakanlar Kurulu’na bildirmekle görevli Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri’nin vesikalık fotoğrafı da gazetelerde yayımlandı.

Fotoğrafın altında.

Şöyle yazıyordu:

Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri, asıl görevinin yanında; Avusturya Havayolları, İngiliz Havayolları (British Airways), Katar, Singapur, Emirates, Cathy Pasific havayollarına yemek ve ikram hizmeti veren tedarikçi özel bir şirketin yönetim kurulu üyeliğini de yapıyor. Bu bilgi Meclis’te bütçe görüşmeleri sırasında milletvekili Mansur Kılıç’ın kürsüde yaptığı konuşma ile açıklandı.

Aynı gün.

12 şehit verdik.

★★★

13 terörist ise öldürüldü. Kurmay subaylar; “askeri harekatların başarısı, öldürdüğünüz terörist sayısı ile ölçülmez, hedefine varıp varmadığınızla ölçülür” diyorlar. Terörü kaynağında yok etme hedefi vardı. Bu hedefe niçin varılamadı, varılamıyor? Son saldırıyı askerlik bilgisi penceresinden izleyenler PKK’nın kullandığı silahlara dikkat çektiler.

Lazer güdümlü.

Radyo sinyalli.

Tanksavarlar.

Sese duyarlı.

Patlayıcı düzenekler.

Kızıl ötesi sistemler.

Ellerindeydi.

Sisten ve puslu havadan faydalanıp Türk askerine bu silahlarla ateş edip, şehit ettiler. Gelişmiş teknolojik silahlar desteği ile PKK’ya “ilave yetenek ve savaşma kapasitesi kazandırıldığı” açıktı.

★★★

Suriye’yi parçalayan büyük güçler aslında Türkiye’yi de hedefine koyduğu için PKK’yı eğitiyor, ileri teknolojik silahlarla donatıyor, kullanılan güç olarak ellerinde tutuyorlar. Türkiye’nin Suriye’ye girmesi bir tuzak idiyse ve bu tuzağa düştüğümüz sonradan anlaşıldıysa; Türk Ordusu’nun aslında Suriye’de, Irak’ta savaştığı görünürde PKK ama onun arkasındaki kim, kimler?

Adı verilenler.

Söyleyenler var.

Hatırlatıyorlar ve şu 4 yaşanmış olaya dikkat çekiyorlar:

1- Suriye’den 2 PKK’lı terörist, iz bıraka bıraka Ankara’ya kadar geldi. Yolda 2 vatandaşı katledip arabalarına el koydu. Ankara’da Emniyet binasına girmeye çalışırken ancak durdurulabildiler.

2- ABD, Türk Ordusu’nun insansız hava aracını (İHA) düşürdü. Ankara’nın sesi çıkmadı.

★★★

3- ABD uçak gemisi Akdeniz’de Mavi Vatan sınırları içinde doğalgaz arayan Türk sondaj gemisi Abdülhamit Han’ın göz mesafesine gelip demir attı.

4- ABD Başkanı Biden’in imzaladığı bir kararnamede; “Türkiye Cumhuriyeti, ABD ulusal güvenliği ve dış politikası için olağanüstü ve olağandışı bir tehdittir” cümlesi geçti.

Nereye gidiyoruz?

Ateş düştüğü yeri!

Benim Korkum: Diyanet ve Saray Rahmi Koç’u örnek alacak!

Türkiye’nin önde gelen iş insanlarından Rahmi Koç, uzun menzil uçabilen, 14 koltuklu, 3 motorlu uçağını 42 milyon dolara sattı. Üstüne 10 milyon dolar daha koydu gitti yeni bir uçak satın aldı. Vergisi ödenmiş kazanç. Alır. Benim korkum: Cumhurbaşkanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı Rahmi Koç’u örnek alacak. Çünkü Cumhurbaşkanlığı Bütçesi ile Diyanet’in bütçesi makam uçakları ile makam araçlarını yenilenecek şekilde çok bol kese artırıldı. Saray’ın harcaması  günde 34.000.000 TL’ye (34 milyon lira günde) dayandı. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesi de yüzde 151 artışla 91.824.000.000 (91 milyar 824 milyon TL) oldu. Rahmi Koç yaptı, bizim neyimiz eksik diyebilirler. Cumhurbaşkanlığının 15 uçağı var.