PKK, silahları ne zaman bırakacak, açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Sorusu üzerine Davutoğlu:

O gün yapılan açıklama metin olarak yapılan bir açıklamadır ve son derece açıktır. Silah bırakma iradesi bırakma çağrısı ve bunun tarihi bir adım olduğu vurgusu var daha sonra da 10 madde içinde tartışmalar yapılabileceği hususudur. Bu açıklamaların özünü teşkil eden hususa dikkat çekmek isterim. Bu silah bırakma çağrısıdır. Öyle olmamış olsa Çözüm Süreci'nde atılan bu adımların içeriği muhtevası boşaltılmış olur.Başbakan Ahmet Davutoğlu, Çözüm Süreci'yle ilgili  açıklamaya ilişkin, "Bu, silahları bırakma çağrısıdır, niyet beyanı, irade beyanıdır. Burada, silahları bırakmanın bir ön şartı gibi takdim edilmesi,
açıklamanın özünü, muhtevasını, odaklandığı noktayı saptırmak anlamına geliyor" dedi.

Davutoğlu, "Başbakan ile Gündem Özel" programında Çözüm Süreci başta
olmak üzere gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

"Çözüm Süreci'ne ilişkin hafta sonunda yapılan açıklamalar, HDP Grup
Başkanvekili Pervin Buldan, 'Öcalan'ın açıklaması niyet beyanıdır. Öcalan, kongre
çağrısını asıl 10 madde üzerinde mutabakattan sonra yapacak. İzleme kurulunun
katıldığı ilk toplantı, müzakere tarihi olarak belirlenecek ve 10 madde
tartışmaya açılacak' dedi. PKK, bu şartlarda size göre silahları ne zaman
bırakıyor ve bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusu üzerine, atılacak
adımlar hakkında değerlendirmede bulunan Davutoğlu, o gün yapılan açıklamanın
herkesin bildiği bir açıklama olduğunu söyledi.

Davutoğlu, açıklamanın son derece açık olduğunu vurgulayarak, "Orada,
bir ön şart yok. Yani '10 madde konuşulacak, sonra silah bırakma görüşülecek'
diye bir husus yok. Aksine, silah bırakma iradesi, çağrısı ve bunun tarihi bir
adım olduğu vurgusu var. Daha sonra da 10 madde etrafında Türkiye'nin genel
siyaseti ile ilgili tartışmalar yapılabileceği, bu on maddenin bu süreçte önemli
olduğu hususu var" diye konuştu.

Her şeyden önce tüm açıklamaların özünü oluşturan hususa dikkati
çekmeyi istediğinin altını çizen Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Bu, silahları bırakma çağrısıdır, niyet beyanı, irade beyanıdır.
Yoksa, eğer öyle olmamış olsa Çözüm Süreci'nde atılan bu adımın içeriği,
muhtevası boşaltılmış olur. Bu açıklamanın özü, silahları bırakma  kararıdır ve
orada çok açık bir şekilde bu karar beyan ediliyor ve kongre daveti yapılıyor.
Burada, silahları bırakmanın bir ön şartı gibi takdim edilmesi, açıklamanın
özünü, muhtevasını, odaklandığı noktayı saptırmak anlamına geliyor.

Pervin Hanım ve bu görüşmeleri yapan arkadaşlar bilirler ki burada
önce karar, irade ve niyet beyan ediliyor; bu çağrı yapılıyor sonra bu Çözüm
Süreci'nin ana unsurları olarak bazı maddeler zikrediliyor. Bu maddeler de bir
taraftan HDP bu açıklamayı yaptıktan sonra maalesef bazı yorumlar getiriyor, bir
taraftan da MHP ilginç bir şekilde bu açıklamanın içini boşaltmak için 10 maddeye
dikkati çekiyor. Bu on maddede, demokratik siyaset var, özgür vatandaşlık ilkesi
var, özgürlüklerin korunması var, kamu düzeni var, kavram olarak var. Çözüm
Süreci sosyoekonomik yani kalkınma boyutu var. Bu on maddenin içinde TBMM'de veya
herhangi bir entelektüel ortamda tartışılması abes teşkil edecek hiçbir husus
yok."

-"Silah hemen bırakılmalı"-

Davutoğlu, Çözüm Süreci'nin şu anda kendi açılarından belli bir
mekanizmayla işleyen sistematik bir süreç olduğunu ifade etti. Bunun,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2005 yılındaki Diyarbakır konuşmasında
başladığını ve milli birlik ve kardeşlik projesiyle devam ettiğini anlatan
Davutoğlu, "2014'te bence en kritik aşamalarından biri. 2013'teki açıklama
sonrasındaki geri çekilmeyle ilgili taahhütler yerine getirilmedi ama bizim
irademiz devam etti ve Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde yasal
çerçeve çıktı" dedi.

Kendisinin de başbakan olduğu gibi yaptığı ilk uygulamalardan birinin
bu yasal çerçevenin gerektirdiği Çözüm Süreci mekanizmalarını kurmak olduğunu
anlatan Davutoğlu, o günden bu güne 15 günde bir aralıksız toplandıklarını, özel
bir durum halinde tekrar bir araya gelerek durumu ele aldıklarını bildirdi. 10
maddenin silah bırakma için ön şart olmadığını, bunun söz konusu bile
olamayacağını vurgulayan Davutoğlu, "Dolayısıyla bu metin bize geldiğinde
üzerinde tek tek üzerinde durduk. Silah bırakma çağrısı burada esas olarak bu 10
maddeden önce zikredilmektedir. Silah, bırakılması zaten demokratik siyasetin
önünü açar" değerlendirmesinde bulundu.

Bu aşamadan sonra da bu maddelerin tartışılacağını ifade eden
Davutoğlu, söz konusu maddelerin tartışılmasında da kendilerini rahatsız eden bir
hususun olmadığını aktardı. Davutoğlu, "Çünkü, bu maddelerin hepsi, Türkiye'de
yeni anayasa tartışmaları yapıldığı zaman da gündeme gelecek maddeler. Herhangi
bir yasal çerçeve oluşturulduğunda da gündeme gelecek maddeler" diye konuştu.
Kamu düzeni kavramının "sahiplenilerek kullanıldığının" altını çizen Davutoğlu, 8
Mart'ta Mardin'de GAP Eylem Planı'nı açıklayacağını kaydetti.

Türkiye'de kimin neyi konuşmak istiyorsa özgürce konuşabileceğine
işaret eden Davutoğlu, bunun şiddet olmadan yapılması gerektiğini vurguladı.

"Silah, ne zaman bırakılmalı sizce" sorusu üzerine de "Hemen" yanıtını
veren Davutoğlu, bu açıklama sonrasında 2013 Nevruz'unda yaşanılanlara geri
dönülmemesi gerektiğini söyledi. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"2013 Nevruz'unda ve Mart ayında Nevruz açıklamasında, ben de bir
hafta önce Diyarbekir'deydim. İki ay içinde çekilme takvimi açıklanmıştı, Mayıs
ayı başında da çekilmeye başlanılmıştı. Ama ne oldu? Gezi provokasyonlarıyla,
Türkiye'de sanki bir belirsizlik varmış gibi bir atmosfer doğunca, tabiri caizse
geri vitese taktılar ve süreci durduracak adımlar attılar. Onlar attılar ama biz
atmadık. Biz, arkasından 30 Eylül'de demokratikleşme paketleri ilan ettik, Çözüm
Süreci'nin kültürel canlılığını devam ettirdik.

Sonra 17-25 aralık kumpasları yapıldı. Hep bu süreç, Çözüm Süreci'nde
atılması gereken adımları ve temelde silahları bırakma çağrısını, uygulamasını
geciktirdi. Şimdi, buraya geldik, bu çok önemli bir noktadır. 35 yıllık terörle
mücadele deyin, ister problemleri çözme anlamında deyin geldiğimiz en önemli
aşamadır. Öğle bir yerdeyiz ki artık herkes için yolun, nehrin yarısına kadar
yüzdükten sonra hızlı akan bir nehir Suriye ve Irak'taki olaylarla daha hızlı
akıyor. Bir an önce karşı menzile ulaşmak lazım. Geri dönmek, dönmeyi düşünmek
bile nehrin akıntıları içinde gitmeyi beraberinde getirir. Karşıya geçmenin en
önemli araçlarından biri özgürce onları tartışmak, ama kesinlikle şiddet ve
şiddet unsuru olacak şekilde silahlı bir yöntem kullanmamaktır. Bu nedenle bu
açıklama, bizim açımızdan kabul edilebilir, önemli bir açıklamadır. Çünkü,
şiddeti ve silahlı mücadeleyi reddeden ve demokratik siyasetin önünü açan bir
açıklamadır."

Davutoğlu, bunun gereğinin yapılması halinde her şeyin
tartışılabileceğini, Türkiye'nin özgür bir ülke olduğunun altını çizerek, aykırı
fikirlerin dahi konuşularak, tartışılabileceğini kaydetti. Davutoğlu, öncelikli
beklentilerinin kongrenin bir an önce toplanması ve silahların bırakılması
olduğunu vurguladı.

-"Ortadoğu'da tek hayırlı haber budur"-

"Sayın Bülent Arınç'ın basın toplantısı vardı. Şöyle bir ifade gördüm:
'Dolmabahçe toplantısıyla ilgili olarak okunan metin, kabul edilen metin değildi'
dedi. Nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusu üzerine Davutoğlu, "Herhalde yanlış bir
özet çıkarmadır, öyle değil" yanıtını verdi.

"Bir mutabakata varılan metinden farklı bir şeyler mi okundu" sorusu
üzerine Davutoğlu, "Hayır, mutabakata varılan metin. Ben, Bakanlar Kurulundan
hemen çıkıp buraya geldim, Bülent Beyi dinleme imkanım olmadı. Dolayısıyla ne
kastedildiğini bilmiyorum ama bu okunan metin bizim de Çözüm Süreci kuralları
içinde tartışılarak geçmiş bir metindir" dedi.

Yurt dışından geldikten sonra Çözüm Süreci Kurulundaki kişilerle
toplanacaklarını bildiren Davutoğlu, atılması gereken adımlar konusunda ciddi
işaretler görüldüğünde bunu takip edeceklerini söyledi. Davutoğlu, "Öncelikle
izleme komitesi anlamında üçüncü göz değil, Akil İnsanlar Heyeti'nden belki daha
küçük bir grubun, silahsızlanma dahil olmak üzere verilen taahhütlerin nasıl
yürümekte olduğunu izleyebilecekleri veya takip edebilecekleri bir mekanizma
üzerinde düşünülebilir" diye konuştu.

Akil İnsanlar Heyeti'nin böyle bir misyonu olduğunu ve son derece de
etkin bir şekilde yerine getirdiklerinin altını çizen Davutoğlu, son yapılan
toplantıda hepsini dinlediğini bildirdi.

"HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan'ın izleme komitesinin ilk olarak
5-6 daha sonra 10-15 olabilir" şeklindeki açıklamasının sorulması üzerine  de
Davutoğlu, "Yok, hayır. Bunları şimdiden zikretmek doğru değil. Pervin Hanım,
kendi düşüncelerini ifade edebilir ama bunlar konuşularak nihai noktaya
geleceğimiz hususlar" ifadesini kullandı.

Davutoğlu, seçimlere bir demokrasi şenliği içinde gitmeyi
istediklerini dile getirerek, halka kimsenin baskı yapmamasını dilediklerini
ifade etti. Bu tartışmalardan herkesin kazanacağını aktaran Davutoğlu, seçime
giderken her şeyin tartışılabileceği bir ortamın doğmuş olmasının büyük bir
kazanç olduğunu dile getirdi. Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Ortadoğu'da tek hayırlı haber budur. Suriye, Yemen, Irak etnik ve
mezhebi temelde parçalanırken, Türkiye'de bir başarı hikayesi yazılıyor. Herkesin
buna odaklanması lazım. Bu başarı hikayesini, nihai sonuca götürülecek şekilde
davranması lazım. Bazı açıklamalarla eylemlerle Çözüm Süreci'ni provoke
edebilirsiniz ama Çözüm Süreci'nde gelinen yeri tekrar inşa etmek çok zordur.

Buradan çağrıda bulunmak istiyorum. Sadece HDP'ye değil. Sayın
Demirtaş'ın açıklamalarıyla orada yapılan açıklamanın içi boşaltılmaya çalışıldı.
Doğru değil. Sahiplenin bu süreci, korkmayın. Türkiye'de Kürt vatandaşlarımızı,
bu sahiplenme konusunda kimse suçlamayacak, aksine kredi kazanacaksınız."

Aynı şekilde MHP'den "vatanı bölüyoruz" diye bir iddia geldiğini
bildiren Davutoğlu, yıllardır bu iddiada bulunulduğunu söyledi. Türkiye'nin
aksine daha fazla birleştiğini ifade eden Davutoğlu, "Öyle bir şey ki MHP'nin
dili de bir şüpheden bir tehdit oluşturuyor. Tehditten çatışma ortamı. Hayır.
Kimse artık şehit cenazesi görmek istemiyor, kimse Türkiye'nin birliği
beraberliği üzerinde spekülasyon yapılmasını istemiyor" dedi.

"Biz, bu toprakların öz çocuklarıyız" diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle
sürdürdü:

"HDP ve MHP'liler son olarak bize karşı iyi işbirliği yaptılar. Demek
istediklerinde yapıyorlar, negatif olduğunda yapabiliyorlar. Gelin, pozitif de
işbirliği yapın. Sadece bir şeyleri engellemek için işbirliği yapmayın. Şu güzel
ülkeyi birlikte inşa etmek için işbirliği yapın.

Bir taraftan çok memnun oluyorum HDP ile MHP'yi Meclis'te yan yana
otururken gördüğümde. Bu Meclis'in temsil kabiliyeti açısından önemlidir ama
sanki görünmez bir psikolojik duvar varmış gibi konuşmadan yan yana oturmak
yerine, konuşun, paylaşın. Bundan hiç kimsenin zararı olmaz. Olumlu süreçte de
işbirliği yapın. Biz, herkesle konuşur, kanaatlerimizi paylaşırız ama şimdi, 10
madde üzerinden, sanki bu 10 madde son yüzyılın bölünme deklarasyonuşmuş Sayın
Bahçeli'nin açıklaması. Nereden çıkarıyorsunuz? aksine, biz yüz yıllık yaraları
sararak geliyoruz.

Benim gönlümdeki Türkiye'de MHP de gitsin Seçim Süreci'nde Hakkari'de
miting yapabilsin, derdini anlatabilsin, Diyarbekir'de yapabilsin. Bu, demokratik
siyaset açısından önemli. Hem bunu yapamayacak bir konjonktürdesiniz, zihnen
Türkiye'yi bölmüşsünüz. Belli yerlere gitmeme gibi bir anlayış içinde hareket
ediyorsunuz. Biz, her yerde varız."

Davutoğlu, seçim mitingleri sürecini Hakkari'de başlatmayı
planladığını belirterek, "Yüksek Seçim Kuruluna listeler sunulduktan, seçim
kampanyası başladığı andan itibaren tarihini tespit edeceğiz. Biz bu toprakların
her yerine aşığız, her yerinde siyaset yaparız, her yerinde konuşuruz, sonu,
bedeli ne olursa olsun. Hiçbir toprak parçasını, bütününden ayrı görmeyiz.
Ankara'da oturmak, bütün bu süreçleri bizi itham ederek konuşmak kolay. Öyle bir
ortam olsun ki HDP de Konya'da Kayseri'de siyaset yapsın. Herkes derdini
anlatabilsin" değerlendirmesinde bulundu.