AŞIRILIKTAN KAÇININ
Gerek formu ve rengi, gerekse gördüğünüz anda yüzünüzde tebessüm oluşturması nedeniyle bazı objeleri yaşam alanlarında görmek çoğumuza zevk veriyor. O nedenle yaşam alanınızı şekillendirirken retro objeleri çevrenizde görmek size enerji verebilir. Fakat bunu yaparken aşırıya kaçmamanızda fayda var. Aksi takdirde eviniz adeta bir lunaparkı andırabilir.
KÜÇÜK AMA DİKKAT ÇEKİCİ
Yaşam alanınızda kullanacağınız retro tasarımlara karar verirken, bu objelere bir konsept dahilinde seçmeye özen gösterin. Geçmişten izler taşıyan bu parçaların ortak noktası ise göz alıcı renkleri ve şekilleri olmalı; her biri adeta “Ben buradayım” demeli. Büyük eşyalardan çok, tablo, yastık, radyo gibi küçük ama dikkat çekici parçalarla evinizi dekore etmek, geçmişe duyduğunuz özlem sona erdiği anda, retrodan vazgeçmenizi de kolaylaştırır.
RENK TERCİHİ
Retro dekorasyon dendiğinde akla ilk olarak pembe, yeşil, kırmızı ve turuncu gibi canlı renkler geliyor. Bunların dışında ise en çok hardal sarısı, mor ve İndigo mavisi kullanılıyor.
AHŞAP ÖN PLANDA
Geçmişin neşesini bugüne taşıyan tasarımlar, üç ana hammaddede yoğunlaşıyor. Ahşap, plastik ve metal. Mobilyalar genelde ince ayaklı, abartıdan uzak, geometrik şekilleriyle dikkat çeken formlara sahipler. Ahşap söz konusu olduğunda daima koyu kahverengi ön planda yer alıyor. Plastik ve metal detaylı objeler de, retronun temelini oluşturan 50’li ve 80’li yıllar arasında adlarından sıkça söz ettiriyor.