Yahu bu memlekete ne yaptınız, ne hale getirdiniz böyle?
Vallahi kanına dokunuyor, isyan ediyor insan...
***
O video ile ne zaman karşılaşsam gözlerim dolarak izliyorum. Üzüntüden değil, öfkeden.
Bu bizi yıllardır öğüten düzen, insana en çok ve en derinden o duyguyu yaşatıyor çünkü...
Yalnızlık ve ne halin varsa gör durumu!
Bir kez daha izledim. İki gözü iki çeşme anlatıyordu...
“Bana lenf kanseri teşhisi kondu. Doktorum bazı ilaçların devlet tarafından karşılanmadığını ve yurt dışından gelmesi gerektiğini söyledi. Doktorlar, ‘zor bir süreç zor bir durum Allah kolaylık versin’ dedi. Zaman kaybı lüksüm yokmuş. Ne yapacağımı bilemedim. Ailecek çok zor günler geçiriyoruz. Ben ve benim gibi insanlar mevki, makam sahibi değiliz. Bazı şeylere kolay ulaşamıyoruz. Bakan beyi o gün şans eseri gördüm, 1-2 dakika beni dinlemesini istedim. Ben ‘ilaç’ dedim. O ‘para’ dedi! Sadece kendim için yardım istememiştim ama anladım ki bir çok kanser hastasının bu ilaçlara ihtiyacı var. Ben dilenci değilim!”
Çevre ve Şehircilik bakanı Erdoğan Bayraktar’ın yanına gidip kanser ilaçlarının temini konusunda ondan, yani devletten çözüm isteyen Trakya Üniversitesi öğrencisi Dilek Özçelik’i unutmuş olamazsınız. Bakan dinlemiş ve cebinden 200-300 lira çıkarıp eline sıkıştırmıştı ya!
Bu yetmiyormuş gibi AKP’nin genel başkan yardımcısı Hüseyin Çelik tüy dikmiş, “Dilek kızımızın hastalığından dolayı ruh hali iyi değil, gayet normaldir. Bakan 2 bin lira verdiğini söyledi. Bugün kızımız 200-300 lira demiş. Dilencilere 2 bin lira verildiğini gördünüz mü? Bakan ilaç için bu parayı veriyor” demişti hani.
Kendisi gibi kanser ilaçlarına ulaşamayanların sesi olan Dilek 5 yıl sonra henüz 27 yaşındayken aramızdan ayrıldı.
O, bu ülkede yalnız ve çaresiz bırakılanların ne ilki ne de sonuydu!
Dün de zordu ama bugün daha zor kanser hastası olmak. Ki her yıl en az 250 bin insanımıza kanser tanısı konuyor!
Peki tanı konulunca ne oluyor dersiniz?
Yıllardır kanser hastalarına şifa olmaya çalışan hekimlere göre, tedavi ile birlikte o hasta ve ailesinde yoksullaşma başlıyor!
Çünkü süreç zorlu ve uzun, ilaçlar pahalı, üstelik hastalık insanın çalışma yaşamını da etkiliyor.
Dilek’in bulamadığı ilaçlar artık bulunabiliyor mu?
Hayır... Parası olan için bile zor, firmalar yerinde durmayan dolar yüzünden ilaçları getirmiyor!
Mesela kemoterapinin zayıf düşürdüğü kanser hastalarının bağışıklığını güçlendirecek, yaşam süresini ve kalitesini artıran ilaçlar var. Ama SGK ödemiyor! Ödemeli diyenin tek yolu dava açmak. Hastalar bir de mahkemelerde sürünüyor.
CHP Milletvekili Murat Emir mart 2023’te kanser ilaçlarıyla ilgili soru önergesi verdi Sağlık bakanı Fahrettin Koca’ya. Sonuç? Bekletildi bekletildi ‘yasama dönemi sona erdi’ diye hükümsüz sayıldı!
Kanser hastaları ilaç bulamıyor, siz ne yapıyorsunuz sorusuna yanıt bile vermeyen o Sağlık bakanı dün gece havaalanındaydı. Neredeyse sabahın ilk saatlerine dek özveriyle, saatlerce ayakta bekleyerek konukseverliğimizi, insani hassasiyetlerimizi, yardımseverliğimizi, mazlumları asla yalnız ve tek başlarına bırakmayacağımızı ‘dünya aleme’ gösterdi!
Filistin’den getirilen kanser hastalarını uçağın hangar kapağının dibinde tek tek karşıladı, sıra sıra bekleyen onlarca ambulansa götürülmeden önce hepsine hal hatır sordu, onlara ‘endişe etmeyin artık Türkiye’desiniz’ dedi!
Neredeyse başını yastığa koymadı. Sabah olunca Bismillah, dünya liderimizle birlikte ziyarete gitti.
***
Tamam anladık... Kıytırık bir vize almaya kalk adamlar bankadaki paranı, evinin tapusunu göster deyip tek ayak üstünde bekletiyor bizi.
Göstersen, bu sefer de canım öyle istedi deyip, ona eyy, buna eyy çeken idarecilerimizin sessizliğinde ikinci sınıf muamelesi çekiyorlar bize.
Tamam anladık... Dünya ikinci sınıf insan gibi davranıyor da ya siz?
Havaalanındaki hallerinize, alışkın olmadığımız o şevkatli devlet havalarına ne demeli?
Filistinli kanser hastalarına da yardım edilsin elbette.
Ama kardeşim havaalanında, uçak kapısının önündeki göz yaşartan ilgiyi geçtik, talimat verin de kimliğinde Türkiye Cumhuriyeti Yurttaşı yazan kanser hastaları SGK’dan emeklerinin karşılığı olan kanser ilaçlarını alabilsin. Hastalara 6 ay, bir yıl sonrasına randevu verilmesin. Doktor yokluğundan insanlar Gaziantep’ten Ankara’ya, Kars’tan İzmir’e gitmek zorunda kalmasın. Kanser ilaçları için evini arabasını satmasın. Bir şeyler yapın da bari parası olan gidip eczaneden ilacını alsın!
Misafirin yanında dünyanın en kibarı, evlatlarının yanında don paça göbeğini kaşıyan şam babası olmasın, devlet baba bize de azıcık şevkat göstersin değil mi?