Dünya bir kez daha ABD'li milyarder Jeffrey Epstein'ın kız çocuklarına yönelik kurduğu cinsel istismar ve fuhuş ağını konuşuyor.

Ancak bu kez soruşturmada 2 Türk’ün isminin geçmesi ve Türkiye’den çocuk kaçırıldığı iddialarıyla işin rengi değişti.

Sosyal medya bir anda depremde kaybolan çocukların bu ağ tarafından kaçırılmış olabileceği iddialarını tartışmaya başladı.

Epstein tutuklu yargılanırken 2019 yılında hapishanede intihar etmişti.

Fakat sadece 1999 değil, onun ölümünden 4 yıl sonra meydana gelen 2023 depremi ile bile arasında bağlantı kuranlar oldu. 

***

Süreci daha iyi anlamak için önce Epstein soruşturmasından bahsedelim.

Dava aslında yeni değil. İddialar 2005 yılına kadar uzanıyor.
Her şey bir annenin ihbarıyla başladı.
14 yaşındaki kızının, Florida'daki malikanesinde Epstein'in cinsel istismarına uğradığını öne sürüyordu.
Bill Clinton'dan Donald Trump'a ülkenin en güçlü isimleriyle sık sık görüntülenen, çok ünlü ve zengin biriydi Epstein.
Ancak Florida polisi ihbarın üzerine gitti.
Daha ilk incelemede en az 36 kız çocuğunun mağdur olduğu belirlendi.
Tutuklandı.

Ancak tek bir çocuğa cinsel istismardan hüküm giydi.
13 ay hapis yattıktan sonra savcı ile yaptığı gizli bir anlaşma sayesinde serbest kaldı.
2019’da bu kez New York’ta açılan bir soruşturmada fuhuş ağı kurmaktan suçlu bulundu.

Yüksek güvenlikli bir hapishanede kaldığı sırada, hücresinde kendini astı.

Ardında bir sürü komplo teorisi bırakarak hayatını kaybetti.

Epstein’in eski sevgilisi ve istismar edilebilecek kız çocuklarını ona bulan Ghislaine Maxwell de 2021’de 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Davadaki gizli belgeler, mağdurlardan birinin açtığı dava sonucu geçen hafta kamuoyunun erişimine açıldı.

Son yılların en büyük ve tartışmalı davasıyla ilgili detaylar böylelikle ortaya çıkmış oldu.

***

Davaya ait dosyalarda 2 Türk’ün baş harfleriyle kodlanmış şekilde isimleri geçiyor.

Bir de Türkiye iddiası var.

Ancak sosyal medyada yayıldığı gibi değil.

Epstein’in 2008’de Florida’da yaptığı anlaşma kapsamında yargı dokunulmazlığı verilen özel pilotu Nadia Marcinkova’nın ifadesinde Türkiye’den bahsedildiği iddiası doğru değil.

İnternette dolaşan ekran görüntüsü Marcinkova’nın değil, Adriana Ross isimli modelin 15 Mart 2010 tarihli ifadesi.

Avukatlar Ross’a Epstein’in Türkiye, Çekya, Asya ve diğer ülkelerden 18 yaş altında kız çocuklarını uçağıyla taşıdığı yönündeki iddiaları soruyor. Ross susma hakkını kullanıyor, soruya yanıt vermiyor.

Ancak Epstein’in özel jetinin pilotlarından Larry Visoski’ye avukatlar tarafından Türkiye ile ilgili sorulan çok daha net bir soru var:

Bilgi ve inanca dayalı olarak; sanık Türkiye’den 18 yaş altında kız çocuklarını taşıdı. Siz ona ait herhangi bir uçakla Türkiye’den kalkış yaptınız mı? 

Avukat burada hangi bilgiye atıfta bulunuyor detay vermiyor. Ancak temsil ettiği mağdur/mağdurların kendisine bu konuda net bir istihbarat verdiği açık.

Visoski kayıtlara bakması gerektiğini ancak Türkiye’yi hatırlamadığını söylüyor.

Ne zamandan bahsediyorsunuz dediğinde ise avukat “1998-2002 arasındaki somut bir şikayetten bahsettiğini” ifade ediyor.

Yani tam da 1999 Marmara Depremi sonrasından…

***

Çocuklar, çocuklarımız her birimizin en hassas noktası.

Bu yüzden de bu iddiaların gündeme gelmesi dahi kamuoyunda infial yarattı.

Çünkü yıllardır Türkiye’nin önemli bir kanayan yarası bu konu.

İYİ Parti Milletvekili Turhan Çömez sosyal medyadan yayınladığı yeni bir video ile 2006 yılında aldığı bir ihbarı ve sonrasında yaşananları anlattı.

Kendisine ulaşan bilgilere göre dünyaca ünlü jet sosyete yatlarıyla Türkiye'ye geliyor ve çocukları kaçırıyordu.

Bu çocuklar istismar ediliyor, çocuk pornografisinde kullanılıp ağır suçlar işleniyordu.

Çömez bu bilgiyi araştırdığını ve dosya halinde dönemin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’ya sunduğunu söyledi.

Bu sayede önemli bir organize suç örgütünün çökertildiğini belirtti.

Fakat tek başına bu elbette yeterli değildi.

TÜİK’e göre 2008-2016 yılları arasında ülkemizde tam 104 bin 531 çocuk kayboldu.

Bu günde neredeyse 36 çocuk demekti.

Türkiye tam “kayıp çocuklar ülkesi” haline gelmişti…

Ancak 2016’dan sonra TÜİK bir anda bu veriyi paylaşmayı durdurdu.

Veri gizlemek sorunu çözmekten daha kolaydı tabii.

Muhalefet milletvekilleri defalarca bu konuyu TBMM gündemine getirse de değişen bir şey olmadı.

Ne veriler yayınlandı, ne çocukların kaybolmasını engellemek için bir adım atıldı.

***

Özellikle yaşanan büyük afetlerde kaybolan çocuklarımızın sayısı iyice arttı.

1999 depreminden sonra onlarca çocuk için kayıp ihbarı verilmişti.

Kimi organ mafyası tarafından kaçırıldı denildi, kiminin dilendirildiği, kiminin evlatlık verildiği iddia edildi…

Açılan davaların büyük kısmı ise takipsizlikle sonuçlandı.

Aradan 24 yıl geçti.

Benzer iddialar Kahramanmaraş’taki depremlerden sonra tekrar dillendirildi.

Bu kez olağan şüpheli tarikatlardı.

Depremden sonra ailesi ölen yüzü aşkın çocuğun toplu halde tarikatlara ait evlere yerleştirildiği haberleri basına yansıdı.

Dönemin Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık hızla bu iddiaları yalanladı.

Ancak STK’lar bu yalanlama sonrasında dahi kendilerine ihbar gelmeye devam ettiğini söyledi.

Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği üyeleri konunun araştırılması için 17 Şubat 2023’te suç duyurusunda bulundu.

O dava takipsizlikle sonuçlandı.

Epstein’le ilgili iddialar gündeme geldiğinde de bakanlığın tutumu aynıydı. Yalanlama gecikmedi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş "Depremzede bin 912 çocuktan bir tanesi bile kayıp değil” açıklaması yaptı hızla.

Fakat söz konusu iddialar sadece geçen seneyi değil, 1999’u da kapsıyordu.

Ve yeterli inceleme yapılmadan gelen bu hızlı yalanlama tatmin edici değildi.

Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği bu konuda suç duyurusunda bulundu.

Avukat Hediye Gökçe Baykal ile konuştum.

Daha önce de depremzede çocukların karşı karşıya olduğu riskleri ifade ettiklerini hatırlattı.

Hem 1999 depreminde hem de 6 Şubat depremlerinde kaybolan çocukların akıbetinden endişeli olduklarını söyledi.

Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği de “Çocuklarımız Yalnız Değildir” diyerek faillerin tespit edilmesi ve cezalandırılması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na ihbarda bulundu.

Kamuoyu Epstein davasının varsa Türkiye uzantısının araştırılıp ortaya çıkarılmasını istiyor.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın hızla yalanlama yapmak yerine, konuya el atıp vicdanları rahatlatacak bir açıklama yapması gerekiyor.

Bir de TÜİK’e sorum var.

Son 10 yılda kaç çocuğumuz kayboldu?