Yeniden Refah Partisi (YRP), başta İstanbul olmak üzere aday çıkarma kararı aldığı için iktidarın hışmına uğruyor. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, YRP’den ötürü kaybetme riski taşıdığı Malatya ve Şanlıurfa’da açtı ağzını, yumdu gözünü. 

Fatih Erbakan ve partisini siyasi şantaj yapmakla ve zübüklükle suçladı.   

AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, önceki gün Bursa’da, YRP’nin “CHP’li belediyelerin kazanmasına yardımcı olduğunu” iddia etti.

O şehirlerden biri Bursa olabilir. 

Çünkü eski AK Parti İl Başkanı Sedat Yalçın, YRP’ye geçerek, Bursa Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu. Bursa’da tanınan ve etkili bir siyasetçi olan Yalçın’ın AK Parti tabanından oy alması bekleniyor. Şu an bütün Bursa, CHP’li Mustafa Bozbey’in seçimi kazanacağını konuşuyor. 

Ayrıca AK Parti’nin Kestel ve Büyükorhan belediye başkanları YRP safında yarışıyor. 

Bu da AK Parti’yi öfkelendiriyor.  

Efkan Ala’dan sonra dün Erbakan, üç miting için Bursa’daydı.

YRP liderinin programını yerinde izledim.

Erdoğan ve Ala’nın suçlamalarını, YRP’den istifa eden İstanbul Milletvekili Suat Pamukçu’nun FETÖ suçlamasını Erbakan’a sordum.

Cumhur İttifakı partilerinin boy hedefi olan YRP lideri Fatih Erbakan, sessizliğini SÖZCÜ’ye bozdu. Bursa temasları sırasında yazarımız İsmail Saymaz’ın, kendisine ve partisine yönelik iddialarla ilgili sorularını yanıtladı.

Bu seçimde Cumhur İttifakı’nda değiliz

- Efkan Ala, “YRP, Cumhur İttifakı’nda değil” diye konuştu. Cumhur İttifakı’nda mısınız, değil misiniz?

Doğruya doğru, yanlışa yanlış dememizden dolayı Cumhur İttifakı’nın dışında olduğumuzu değerlendiriyorlarsa onların değerlendirmesine katılalım biz de. Ama biz Cumhur’a girerken dedik ki; “Noter makamı olacak parti değiliz.”

Mutabakat metnimiz var. Biz şartsız teslim olmuş parti değiliz. Eğer “Bu şartlarda sizi Cumhur İttifakı’nda saymıyoruz” diyorlarsa diyecek bir şeyimiz yok.

- O halde sizi Cumhur’dan ayrı değerlendirmek gerekir.

Bu seçimde öyle gözüküyor. Zaten müstakil giriyoruz. 

- Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malatya’da partinizi kastederek “Hem bize kaybettirmek için çalışıp hem de bizim gölgemizde yürümeye kalkanlara müsaade etmeyiz” dedi. 

AK Parti’nin seçim bürosu ve otobüsünü kullanmıyoruz. “Bize verdiğiniz oylar AK Parti’ye gidecek, Tayyip Beyle anlaştık” demiyoruz. Adaylarımızı çıkarmışız, rekabete girmişiz. Gölge sözünden bir şey anlayamıyorum.

- Üstünüze alınıyor musunuz?

Belki o kasıtla söylenmiş olabilir ama mantıklı görmüyorum. AK Parti’nin kampanya imkanlarından yararlanmıyoruz. Gölge derken neyi kastediyorlar? 

- Erdoğan, “Bunun adı siyasi şantajcılıktır” diyor. Zübük siyasetçilerden söz ediyor. Sizi mi kastediyor?

Zübük; ilkesi ve duruşu olmayan, menfaati için şekilden şekile giren siyasetçi tipi. Öyle olunca üzerimize alınmıyoruz. 14 Mayıs’ta ilkelerimiz kabul edildiği için “Varız” dedik. Şimdi ilkelere uyulmaması dolayısıyla böyle bir karar aldık. 

- Erdoğan, “Şahsımın gölgesinde yürüyerek, seçim kaybettirmek için ortada dolaşanlara rıza gösteremeyiz” diyor. Seçim kaybettirmek için mi ortada dolaşıyorsunuz?

Bir beka sorunu yok. Cumhurbaşkanlığı seçimi değil. Hizmet yarışı. Belediyecilik Milli Görüş’ün en önemli alanı. Türkiye’nin en hızlı büyüyen partisi olmuşuz. 500 bin üyeye dayanmışız. Bu seçimi neden pas geçelim? 

- İstanbul’da İmamoğlu’na kazandıracağınız ve bu yüzden adayınızı çekmeniz gerektiği savunuluyor. Ne düşünüyorsunuz?

Vatan, millet ve beka için hareket ediyorsak Urfa’da AK Parti adayı çekilsin. Çünkü Urfa’da DEM Parti’ye kazandırmış olacağız. Her yerde kendileri yarışa giriyorken, YRP gücünü sandığa yansıtıp oy oranını ortaya koymak istiyor. “Orada ona kaybettiriyor, burada buna kazandırıyor” dediğiniz zaman bunun sonu gelmez.

- Efkan Ala, şöyle dedi: “Yeniden Refah’ın kazanma ihtimali yok. Ama CHP’nin kazanma ihtimali artıyor. Muhalefet belediyelerinin kazanmasına yardımcı oluyor.”

Tabii, siyasi şantaj dediğiniz zaman, doğrudan doğruya Ala’nın sözlerini değerlendirmek lazım.

- Size yönelik bir şantaj…

E tabii. Bu seçmene ve bize bir şantaj olmuyor mu? “Siz buna verirseniz, bak CHP gelir…” Aslında şantajın dik alasıdır. Kabul edilebilecek bir şey değil. Ekonomik kriz, rantçı belediyeciliğin yaptığı tahribat, Gazze konusu... Çok ciddi bir şekilde sıkıntıya girdi AK Parti adayları. İmamoğlu, kendi başına giriyor. Hiçbir ittifakın içerisinde değil. O zaman İmamoğlu da DEVA’ya, Saadet’e ve İYİ Parti’ye kızacak, “AK Parti’ye kazandırıyorsunuz” diye. Bu, demokrasi anlamında karşılığı olmayan mantıksız bir yaklaşım.

- Sizin talepleriniz de karşılanmadı. 

İttifak ruhuyla hareket edilecekse, o zaman böyle bir konunun müzakere edilmesi lazım. Biz İstanbul’da iki ilçe olabilir dedik; bir Anadolu, bir Avrupa yakasında...…

- Neresi?

Sultanbeyli ile Arnavutköy olabilir demiştik. Oralar 1989’dan itibaren Refah Partisi’ne destek olan yerler, sembolik bir önemi var. Onlar “Belediye meclis üyesi verelim” dedi. E belediye meclis üyesini kendimiz alabiliyoruz.

- İstanbul ve Ankara’da ne gözüküyor?

Seçmenin ciddi bir tepkisi var. AK Parti’nin başkan adayı çok düzgün biri olsa bile ekonomik sıkıntı ön planda. AK Parti adayları bir miktar dezavantajlı. Ne kadar çalışsa da projelerini anlatsa da millet filesini, torbasını gösteriyor.

FETÖ’cülük suçlamasında sıra bize geldi!

- Partinizden istifa eden İstanbul Milletvekili Suat Pamukçu, “Genel başkanın etrafında FETÖ var. İttifaka karşı olanlar kesin FETÖ’cüdür” dedi. 

Allah şifa versin diyoruz. İki bakımdan... Birincisi, Erbakan’ın ailesine ve evladına “FETÖ’cü” diyebilmek akılla izah edilecek bir şey değil. Bir diğeri, “İttifak istemeyen herkes kesin FETÖ’cüdür” konusuna da “Allah şifa versin” denilmesi gerekir. Milyonlarca insan, yüzbinlerce üye... Halk da öyle. Her kesimden insan “İttifak yapmayın” dedi. 

- Neden böyle bir açıklama yaptı? Eski yol arkadaşınız.

Biz de çok şaşırdık. Çok ciddi bir kalp ameliyatı oldu. Bu kalp ameliyatlarında birtakım psikolojik sorunlar çıkabileceği, karakter değişimleri oluşabileceği söyleniyor. Ondan mı diye düşünüyoruz. Bir dönem Saadet Partisi’ni de FETÖ’cü yaptılar. CHP de, İYİ Parti de FETÖ’cü oldu. Kardeşim, insaf yani. Erbakan Hoca’nın evladı, ailesi, partisi 40 senesini FETÖ ile mücadeleye adamış. Böyle bir çizgiye böyle bir iddia.… Ancak Allah şifa versin denilebilir.

- Yüzünüze karşı eleştirisi oldu mu?

İşin samimiyetsiz tarafı o. Siz gelirsiniz “Yanınızdaki şu kişi, teşkilattaki bu işi FETÖ’cü. Elimde deliller var” dersiniz. Böyle bir şey dese ondan önce uzaklaştırırız. 

- Hiç gelmedi mi?

Hiç yok. Ameliyattan sonra üç ay gelmedi. Sonra birden bire “FETÖ’cüler sardı partiyi” diye istifa etti.

- İttifak kararınızdan sonra hakkınızda Adnan Hocacılıktan suç duyurusunda bulunuldu.

Özellikle ittifakla ilgili olması son derece manidar. 14 Mayıs’ta bu belgeler elinizdeydi. 14 Mayıs’ta da sizin iddianıza göre Fatih Erbakan, Adnan Hocacıydı. O zamanlar hiç bunlar ortada yoktu. “Biz kendimiz giriyoruz” deyince bunlar çıktı. 

- Bu partinin şikayetçi olması spontane mi? Yoksa bir soruşturma yürütülüyor mu? Bilginiz var mı?

Bilgim yok ama kendi kendilerine durumdan vazife çıkararak, kraldan çok kralcılık yaparak, adım atmış olabilirler. 

- Öyle diyorsunuz ama Akşener, Karamollaoğlu ve Babacan hakkında FETÖ soruşturması yürütüldü. Sizin hakkınızda da acaba...

Evet, sıra bize geldi! Ama tabii bu sırıtır. Hiçbir mantığı olmaz. Mahkemelerde Erbakan Hoca’nın yanında olmak FETÖ’cü olmamanın alameti farikası olarak kabul edildi. Bunu söylerseniz komik duruma düşersiniz.

‘Adayları çekti’ diye yutturmanın peşindeler

- Maddi teklifler de geliyor mu? Para girdi mi araya?

Parayla ilgili somut bir şey söylememiz mümkün değil. Ama sosyal baskılar, çeşitli telefonlar, birtakım ısrarlar gerçekleşiyor. En son Serdivan’da AK Parti seçim kuruluna başvuruyor, bayraklarımızı indirdi. 14 Mayıs’ta asmıştık. Şimdi indirmeye başladılar. 

Üye sayımız ittifak kararımızdan sonra rekor kırdı. Günde 700-800 üye kaydederken, 2500’e çıktı. Ayda en fazla 30 bine ulaşırken, 75 bine ulaştı. 

Kaç senelik AK Parti seçmenleri “Bilakis iyi oldu. Belediyelerden memnun değildik. Oy verecek yer arıyorduk” diyor.

- Ama hâlâ YRP adaylarını çekebilir diye iddialar var. 

70’li yıllarda Gümüşhane’de galiba, bir milletvekili adayımızla ilgili, seçimden iki gün önce cuma namazında mevlüt okutmuşlar, Allah rahmet eylesin diye. “Ölmedik, buradayız’ diye anlatana kadar akla karayı seçtik” diyorlar. (Gülüyor) Şimdi bunlar da herhalde “Çekti” diye yutturmanın peşindeler. 

Özgür Özel’in masasındaki anketi açıklıyorum

CHP lideri Özgür Özel, geçen gün Ekrem İmamoğlu’nun Murat Kurum’un 4.5 puan önünde olduğunu söyledi.

Özel’in açıkladığı bu ankete ulaştım. 

CHP Genel Merkezi tarafından yapılan 484 sayfalık ankette İstanbul ilçe ilçe mahalle mahalle analiz ediliyor. 

Ankete göre İstanbul’da kararsızlar dağıtıldıktan sonra tablo şu şekilde: 

İstanbul’un ilçe ilçe analizinde çıkan sonuç Özel’i sevindirdi.

- Ekrem İmamoğlu:

% 45.1

- Murat Kurum: % 40.4

- Buğra Kavuncu: % 3.9

- Meral Danış Beştaş: % 3.9

- Mehmet Altınöz: % 2.7

- Azmi Karamahmutoğlu: % 2.3

- Birol Aydın: % 0.5

- Diğerleri: % 1.2

Ankete göre İmamoğlu seçmeni birleştirmekte Kurum’dan çok daha başarılı. 

CHP’lilerin yüzde 87.5’inin, DEM Partililerin yüzde 52.1’inin, İYİ Partililerin ise yüzde 34’ünün oyunu alıyor.   

Kurum ise AK Partililerin yüzde 76.2’sinin, MHP’lilerin yüzde 

79.4’ünün, YRP’lilerin yüzde 34.5’inin oyunu alıyor.

CHP’lilerin, DEM Partilerin ve İYİ Partililerin ilk tercihi İmamoğlu. 

İstanbulluların yüzde 49.4’u İmamoğlu’nun, yüzde 38.5’i ise Kurum’un yönetmesini istiyor.

AK Partililerin yüzde 11’i, MHP’lilerin yüzde 18.3’ü “İmamoğlu” diyor.

Ankete göre Sancaktepe, CHP’ye geçiyor.

İlçede AK Parti yüzde 47, CHP yüzde 48.4 görünüyor.

Bayrampaşa, Tuzla ve Üsküdar’da AK Parti ile CHP arasındaki fark bir puanın altına indi.