Derken, Rusya bahsi açıldı.
Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin git gide bir devlet ile parti arasındaki bağımlılık ilişkisine dönüştüğü biliniyor. Hatta Putin’in Erdoğan’ın kazanmasını istediği ve bu nedenle doğalgaz borcunu ertelediği belirtiliyor.
Kılıçdaroğlu’nun en yakınındaki isim olan ve seçim kampanyasını yöneten Erdoğan Toprak, Rusya’ya ilişkin endişe ve kaygı verici bir iddiayı dile getiriyor. Toprak, Rusya’nın seçim sürecine müdahale ettiğine ilişkin duyumlar geldiğini savunarak, Türkiye’nin iç ilişkilerine karışılmasından rahatsız olduklarını kaydediyor.
Olası bir iktidar değişikliğinde Türkiye’nin dış ilişkilerinde bir değişiklik olacak mı?
Dış ilişkilerimizde değişiklik olmaz ama devletlerin iç işlerimize bu süreçte müdahale etmesini veya partilerden birini tercih etmesini doğru bulmayız.
Somut olarak sormak isterim. Kastettiğiniz devlet hangisi?
Açıkçası Rusya ile ilgili bu tip duyumlarımız var.
Ne gibi?
Duyumlara dayalı olarak söylüyorum. Biz devletlerin ilişkisinin devam etmesinden yanayız. Devletlerin çıkarları, tarihi ilişkileri vardır. Ortak yatırımları vardır komşularıyla. Bu yatırımlarla ilgili devlette devamlılığın esas olduğuna inanıyoruz. Ama devletler ilişkisinden partiler ilişkisine inerseniz ilişkiniz zarar görür. Bu ilişkilerinizin zarar görmemesi lazım. Yüzlerce yıllık komşuluk ilişkimiz olan devletlerden bu hassasiyeti ve duyarlılığı bekliyoruz.
Rusya’nın seçim sürecine müdahalesine dair duyumlarınız mı var?
O tip duyumlar var. Kampanyalarla ilgili bazı hamleler olduğunu düşünüyoruz örtülü olarak. Bunların olmamasını isteriz. Yüzyıllar boyu gelen ilişkimizin böyle devam etmesini isteriz.
Kastettiğiniz şu mu: Rusya istihbaratının müdahil olması mı?
“Şöyle yapıldı” demiyorum ama altını çiziyorum: Bu süreçteki duyum ve davranışları CHP olarak yakından takip ediyoruz. Aldığımız duyumlar konusunda tabi ki bazı şeylerimiz var. Bunun doğru olmamasını temenni ediyoruz.
Şöyle yorumlayabilir miyiz: Rusya Türk devletiyle değil, AK Parti ile ilişki kuruyor.
Bize gelen duyumlar bu yönde. Türkiye- Rusya ilişkisi değil, Rusya ile parti ilişkisine indirilmesi duyumu geliyor, onu doğru bulmuyoruz.
Bu da seçim sürecini etkilemeye dönük bir ilişkilenme değil mi?
Tabi ki, bu seçim sürecini etkiler. Biz bu etkilerle ilgili önlemlerimizi alıyoruz. CHP olarak sandıklarımıza sahip çıkacağız. Diyoruz ki, devletler ilişkisi yüzyıllar boyu devam eder. Devletlerin çıkarları vardır. Hangi devlet olursa olsun, yatırımları güvence altındadır. Ama sizlerin de devletin seçimlerine, halkın iradesine saygı duymanızı bekliyor ve “Manipülatif olaylardan uzak durun” diyoruz.
Rusya’nın Türkiye’de yatırımları var. Herhalde sizden bir teminat isteyeceklerdir, değil mi?
Çıkarımız neyi gerektiriyorsa bundan sonra da böyle bakarız. Çıkarımız olumlu yöndeyse devlet aklıyla hareket ederiz. Kinle hareket etmeyiz. Ama bugün bir partiyle hareket eden bir devletin yarın öbür gün bu projelerle benim iç işlerime karışıp karışmayacağının garantisi yok. Ben nükleer enerji santrali kurmuşum. E bugün bir partiyle hareket ediyorsa ikinci bir seçimde üretimi daraltmayacağını nereden bileyim? Kapasiteyi düşürmeyeceğini nereden bileyim? Vanaların kapanmayacağını nereden bileyim? Tüm devletlere söylüyorum: Bizim iç işlerimize, seçimlere müdahil olmayın.
Rusya dışında müdahil olan var mı?
Duymuyoruz, duymadık.
Sadece Rusya’ya ilişkin duyum var.
Böyle bir duyum aldık. Süreci yakın takip ediyoruz. Herkesin bu dostluğun devam etmesine yönelik davranmasını bekliyoruz.
Altını çizdiğim nokta şu: Türkiye Cumhuriyeti’nde 85 milyon vatandaşın iradesinin sandığa doğru yansıması lazım. Manipüle edilmemesi lazım. Başka devletlerin iç işlerimize ve hele hele seçim sürecine müdahil olmasını ve manipüle yapmasını doğru bulmayız.
TSK’da AK Parti propagandası yapan tuğgeneral
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) İç Hizmet Kanunu, açık şekilde “TSK mensupları siyasi faaliyette bulunamaz” diyor.
Askerlerin parti ve derneklere girmeleri, siyasi gösteri ve toplantıya katılmaları TSK’dan ayırmayı gerektiriyor.
Ancak bu yasak iktidar için işlemiyor.
Misal, geçen ocak ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeni Nesil Fırtına Obüsleri Teslimat Töreni’nde Kılıçdaroğlu’nu eleştirince Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Musa Aysever ve paşalar tarafından alkışlandı.
Komuta kademesi böyle yaparsa alt rütbedekiler geri kalır mı?
Kalmaz, kalmıyor.
İddiaya göre...
Diyarbakır 8. Ana Jet Üs Komutanı Tuğgeneral Gürtaç Kayapınar, bir kısım personelin “Siyaset konuşmanız doğru değil” diye uyarmasına rağmen filolarda pilotlara, uçuş sonrası uçak bakım ekibine, yemeklerde birlik komutanlarına AK Parti ve Erdoğan propagandası yapıyor.
Kayapınar, bu cesareti nerden alıyor olabilir?
Barış Terkoğlu’nun Cumhuriyet’teki yazısından hatırlayacaksınız; Kayapınar, 2007’de askerlikten ayrıldıktan sonra müridi olduğu tarikat tarafından dolandırılmıştı. Kayapınar, 2020’de “Dön. General olacaksın” diye geri çağrılmıştı.
Albay rütbesiyle döndüğü Hava Kuvvetleri’nde ilkin tuğgeneral, sonra üs komutanı yapıldı.
Eski bir TSK mensubu şöyle yazıyor:
“Ordumuzun bu zihniyetli kişilerce doldurulması ve ordumuza siyaset sokulmasının, telafisi mümkün olmayan sonuçlara neden olacağı kaçınılmaz bir gerçektir.”