Cumhurbaşkanı Erdoğan “Ben ekonomistim”, “Ekonominin kitabını yazdım” diye diye 2,5 yıldır bilinen tüm ekonomi teorilerini alt üst etti.

Eski bakan Nebati’ye göre “Neo klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik kopuştu” yaşadığımız.

Koptuğumuz kesin.

Ama neyden, sorgulanır.

“Nas” açıklamalarıyla Türkiye dine dayalı ekonomi modeli uygularken, düşen faizler dar gelirliyi ezen enflasyona dönüştü.

Sonunda değişen ekonomi yönetiminden şahin bir karar geldi.

Politika faizi 750 baz puanlık artışla yüzde 25’e çıkartıldı.

Karar sonrası Dolar, Euro ve altın hızla düştü.

Böyle olacağını ekonominin gerçekten kitabını okuyup, yazanlar yıllardır zaten söylüyordu.

Dedikleri oldu.

Ama olan da bu süreçte bize oldu.

★★★

Uzmanlar bağımsızlığını göstermek açısından değişen Merkez Bankası yönetiminin vereceği bu kararın çok önemli olduğu konusunda hemfikirdi.

“Açıklanacak oran direksiyonda kimin olduğunu gösterecek” deniyordu.

Geçen hafta çıkan Mehmet Şimşek’in istifa söylentisi doğruydu belki de…

Tam da bu haberlerden sonra Şimşek’in talep ettiği, ancak göreve geldiğinden bu yana Saray tarafından frenlendiği iddia edilen yüksek faiz artışı geldi.

Üstelik Merkez Bankası’na yeni atanan 3 başkan yardımcısının da ilk testiydi bu.

Karar şaşırttı.

Merkez Bankası “Buradayım” dedi.

Yıllardır bizlere yaşatılanlar bir günde unutulmaz elbette.

Ancak birçok uzman “Geç ama yerinde bir karar” diye yorumladı olanları.

Ama tabii soru çok.

Daha seçimlerden 3 hafta önce 21 Nisan’da Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bu kardeşiniz iktidarda olduğu sürece faiz yükselemez faiz devamlı düşecektir” demişti.

Ancak faiz 2 yıl sonra Naci Ağbal’ı Merkez Bankası başkanlığı koltuğundan eden seviye olan yüzde 19’un da üzerine çıkarıldı.

Ne değişti?

Naci Ağbal’ın suçu neydi?

Neyin pahasına, ne uğruna bedeller ödendi?

Bu süreçte kimler, nasıl zenginleşti?

Bakın adım adım bugüne Türkiye nasıl sürüklendi…

★★★

Tahminlere göre Mart 2019’daki yerel seçimler öncesinde Merkez Bankası dövizi frenlemek için arka kapıdan rezerv satışına başladı.

Kısa sürede 128 milyar dolar eritildi.

Ama yine de iktidar mutlu değildi.

Erdoğan sürekli faiz indirimi istediğini, enflasyonun ancak bu şekilde düşeceğini söylüyordu.

Merkez Bankası’ndan beklediği indirim adımı bir türlü gelmedi.

Tarih 6 Temmuz 2019.

Merkez Bankası’nın başkanı Murat Çetinkaya görevden alındı. Yerine yardımcısı Murat Uysal atandı.

Erdoğan Çetinkaya için “Talimatlara uymayan bu arkadaşımızın değişikliğe tabi tutulmasının gerektiğine inandık” dedi.

Davul birinin elinde, tokmak birinin elinde, yanlış bir yaklaşım” ifadesi dikkat çekti.

Dolar 6,86 TL

Euro 7,75 TL

Gram altın 253 TL

Yıllık enflasyon yüzde 16,65’ti.

★★★

Merkez Bankası yönetimi değişti ama iktidara yakın medyaya göre Erdoğan’a Nobel aldırması gereken ekonomi tezi bir türlü kabul görmüyordu.

Yeni başkan da faiz indirimlerine sıcak bakmadı.

Mayıs 2020’de politika faizi sembolik olarak yüzde 8,75’ten 8,25’e indirildi.

Baktılar ki olmuyor Eylül’de tekrar 10,25’e yükseltildi.

Erdoğan kızgındı.

7 Kasım 2020.

Murat Uysal da görevden alındı. Yerine Naci Ağbal getirildi.

Dolar 8,46’dan

Euro 10,02’den

Gram altın 534 liradan işlem görüyordu.

Yıllık enflasyon yüzde 14,03’tü.

Ağbal göreve geldikten sadece 3 gün sonra, 10 Kasım 2020’de dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak görevden affını istedi.

★★★

Ekonominin dibe vurduğu hissediliyordu o günlerde.

Ama hem bakanlıktaki hem de Merkez Bankası’ndaki değişim umut yarattı.

Bugünler tahmin edilmediği için o güne kadar izlenen politikalar “irrasyonel” olarak görülüyor, tepki çekiyordu.

Meğer onlar iyi günlerimizmiş.

Erdoğan ısrarını sürdürdü.

Ama istediği faiz indirimlerini Ağbal da yapmadı.

Hatta kendi bildiğini okudu.

18 Mart 2021.

Faiz yüzde 17’den 19’a yükseltildi.

Ertesi gün iktidara yakınlığı ile bilinen Yeni Şafak Gazetesi Ağbal’ın fotoğrafı ve “Bu operasyonu kim adına çektiniz?” manşetiyle çıktı.

Gecesinde Ağbal Resmi Gazete’de yayımlanan kararla görevden alındı.

Yerine Yeni Şafak Gazetesi’nin köşe yazarlarından Şahap Kavcıoğlu getirildi.

O dönemde enflasyon yüzde 17,5’ti.

Yani politika faizinin altında…

Kavcıoğlu yönetimi Eylül 2021’den itibaren faiz indirimlerine başladı.

Kademeli olarak politika faizi yüzde 8,5’e kadar düştü.

Faiz sebep, enflasyon sonuç olmalıydı.

Olmadı.

Üzerimizde adeta bir deney yapıldı.

Enflasyon tırmanışa geçti.

Ekim 2022’de yüzde 85,51 ile 24 yıllık rekorunu kırdı.

ENAG’a göre oran yüzde 185’in üzerindeydi.

Türk lirası hızla değer kaybetti.

Ekonomi tepe taklak oldu.

★★★

Dün itibariyle politika faizi yüzde 25 yapıldı.

Yani “nas dönemi” resmen bitti.

Türkiye ekonomi modeli çöktü.

Cumhurbaşkanı’nın inadı kırıldı ama giden Türkiye’den, her birimizden oldu.

Eylül 2018’de Rahip Brunson krizinden sonra faiz 625 baz puanlık artışla yüzde 24’e çıkartıldığında Dolar 6; Euro 7; gram altın 234 liraydı.

5 yıl geçti. Faiz oranı o günkü seviyeyi ilk kez geçti.

Ama Dolar düşmüş haliyle 25,75; Euro 27,91; gram altın bin 587 lira.

Enflasyon 3, Dolar 4, gram altın 7 katına çıktı.

Erişilemez hale geldiği için, televizyonlar ekranda dönen bilgiler arasından çeyrek altını çıkarttı, gram altının fiyatını yazmaya başladı.

Meyve sebze gramla taneyle alınır, günlük rutinler lüks diye anılır oldu.

Hayat çok değişti.

Herkes kendi ölçüsünde fakirleşti.

★★★

Faiz artış kararının piyasalara ilk etkisi olumluydu.

Döviz de altın da hızla düştü.

Ancak önümüzdeki dönemde bu düşüşün kalıcı olabilmesi için Merkez Bankası’nın ve ekonomi yönetiminin kararlı duruşunu sürdürmesi gerekiyor.

Yeni ekonomi yönetimi göreve geldiğinden bu yana politika faizinin kademeli olarak yüzde 25’e geleceği yorumları zaten yapılıyordu.

Bundan sonra bir adım gelecek mi?

Yoksa Erdoğan’ın izin verdiği yer burası mı?

Zaman gösterecek.

Merkez Bankası’nın Eylül toplantısından çıkacak karar daha da önemli hale gelmiş durumda.