“Yaşlılık, artık sadece zamanla değil; verilerle geliyor. Artık yalnızca yaş almıyoruz, yaşlandığımızın raporunu da alıyoruz.” 

Kimi yaşlı, yaşlandığını bilmeden ölür. Kimi genç, yaşlanacağını önceden öğrenip hayatını baştan kaybeder. Hafta sonu makalemiz The New York Times’tan! 

★★★

Amerikalı bir kardiyoloğun yazdığına göre, Alzheimer hastalarının yüzde 45’i, kanserlerin yüzde 40’ı ve kalp hastalıklarının yüzde 80’i önlenebilir. Ama sorun şu: Ne zaman önleyeceğiz? 

Tıbbın artık zamanı ölçmek gibi bir iddiası var. DNA’dan, tükürükten, kandaki 5 binden fazla proteinden... “Senin beynin, kalbinden üç yıl daha hızlı çöküyor” diyebiliyorlar. Organların yaşlanma hızını gösteren testler, DNA’daki yaşlanma izlerini okuyan analizler, göz fotoğrafından Alzheimer tahmini yapabilen yapay zekâ sistemleri...  

★★★

Üstelik sadece tahminle yetinilmiyor. Yaşlanmış hücreleri vücuttan temizlemeyi hedefleyen senolitik ilaçlar şu anda kliniklerde deneniyor. Teoride yaşlanmayı yavaşlatıyorlar. Pratikte ise bazıları sağlıklı hücreleri de öldürebiliyor. “Gençleşme” vaadiyle gelen bir başka risk: Kanser

Yani teknoloji ilerliyor ama etik ve güvenlik hâlâ geriden geliyor. 

★★★

Amerika’da bazı kliniklerde Alzheimer olup olmayacağın değil; ne zaman olacağın söyleniyor. Yani 52 yaşında sağlıklı olabilirsin, ama vücudun 64 yaşında çöküyorsa, ardından reçete geliyor: 

- GLP-1 iğneleri 

- İşlenmiş gıdaya elveda 

- Göz ve kulak kontrolü 

- Zona aşısı 

- Uyku, sosyallik, alkol oranı ayarı 

★★★

Kendi hayatını “protokol dosyası” gibi yaşayan insanlar artıyor. Sabahları tansiyon verisi okuyan, kalori hesabı yapan biri gibi mesela... Ama şunu sormalıyız: 

Bildiğimiz an ne yapacağız?

Beyninin beş yıl sonra çökeceğini bilen biri, bugün hangi kararı verir? Ailesini mi bırakır, roman mı yazar, yoksa sadece “o günü mü bekler”? 

Ve bu bilgiler kimin elinde olacak?

Sermayenin mi, devletin mi, yapay zekânın mı?

Yoksa hâlâ biz, biz miyiz? 

Zamanı durduramayız belki ama onunla bu kadar oynamanın bedelini kim ödeyecek, onu da iyi hesaplamak gerek.  

Yaşlanma bilimi sözlüğü

Epigenetik saat: DNA’mız zamanla yaşlanmanın izlerini taşır. Bu izler, genler üzerinde oluşan kimyasal işaretlerdir. Tükürük veya kan örneğiyle yapılan testler, kişinin takvim yaşı değil, gerçek biyolojik yaşını ortaya koyuyor. Yani vücudun ne kadar “yıprandığını” gösteren bir kişisel yaşlanma haritası çıkarılıyor. 

Senolitik ilaçlar: Vücutta biriken yaşlı hücreleri temizlemeyi hedefleyen deneysel ilaçlar. Teorik olarak gençleştiriyor, ama sağlıklı hücreleri de yok etme riski var. 

GLP-1 enjeksiyonları: Şeker ve obezite tedavisinde kullanılan bu ilaçlar, şimdi beyin iltihabını azaltıp Alzheimer riskini düşürme potansiyeliyle inceleniyor. 

Retina taramasıyla Alzheimer tahmini: Göz dibi fotoğrafları ve yapay zekâ ile 5–7 yıl içinde Alzheimer riski hesaplanabiliyor. Erken uyarı sistemi gibi işliyor. 

Zona Aşısı olan kişilerde Alzheimer dahil demans riski yüzde 20’ye kadar azalabiliyor. Bağışıklık sistemini güçlendirerek beyin iltihabını baskılaması bu etkiyi yaratıyor. 

Proteomik organ saatleri: Kandaki binlerce protein düzeyine bakarak kalp, karaciğer, böbrek gibi organların biyolojik yaşlarını ayrı ayrı hesaplamak mümkün.