
Ben onu en çok televizyonda madde bağımlılığı konusunda verdiği bilgilerden tanıyorum, uzmanlık alanı bu... Hacettepe Üniversitesi mezunu, 31 yıllık hekim ve şüphesiz Türkiye’nin en deneyimli psikiyatristlerinden biri; Profesör Ayhan Kalyoncu... Kalyoncu’yu aslında “Ne oldu bu topluma, neden başımıza gelen en korkunç şeylere bile büyük bir sessizlikle tepki veriyoruz?” sorusunu sormak için aradım. Meğer ne çok derdimiz varmış...
KADINLAR DAHA CESUR
Kaç yıl bitti meslekte?
Bu sene 31’inci yıl. 29 yıl da psikiyatride bitti.
İnsanlar neyi arıyor? Klinik sorunları olanlar hariç...
Rahatı, huzuru, mutluluğu herkes arıyor ama aramak ulaşmayı sağlamıyor. Çünkü huzur dış dünyada değil kendi iç dünyanda olan bir şey. Bir insanın en temel ihtiyaçlarından biri de kendini rahat ve güvende hissetmesi... O güven duygusu insanın sadece kendisinin elde edebileceği bir şey değil. Toplumsal yapının, o güveni sağlamak için gerekli olan sosyal destek sistemlerinin içerisinde elde edilecek bir duygu.
Kim geliyor en çok, erkekler, kadınlar, gençler?
En çok kadınlar geliyor. Çünkü kadınlar kendileriyle yüzleşme konusunda erkeklerden daha cesur, daha duyarlılar. Çoğu zaman erkekler kaçma yolunu tercih ediyor.
Çözüm üretiyorlar mı?
Çözüm izafi... Her şeyin mutlak çözümü yok ama psikiyatristten fayda görüyorlar mı?Muhakkak görüyorlar ki gelmeye devam ediyorlar.
En çok şikayet ne?
En son noktada depresyon. Depresyona neden olan birçok etmen var. Evlilik problemleri, annelikle ilgili problemler, hormonal değişim dönemlerindeki problemler, toplum içindeki sosyal konumlarından dolayı yaşadıkları sıkıntılar, iş hayatında yaşanan ayrımcılık, öğrenim sürecinde yaşadıkları ayrımcılık. Bu toplumda kadınlar her aşamada negatif ayrımcılığa maruz kalıyor.
Bir toplum, bir insanı hasta edebilir mi?
Edebilir tabii, eğer toplum genelde birçok konuya çok katı bakış açısına sahipse mümkün. Biraz farklı ve aykırı bir duygu düşünce yapısına sahipseniz toplum bir baskı yapar. Bu baskıyı herkes göğüsleyemiyor, göğüsleyemeyince de hasta olabiliyor.
ÖZGÜR YAŞAM ALANI YOK
Yani toplumun değer sistemi ile insanların kendilerini gerçekleştirme oranları arasında bir ilişki var...
Çok esnek bir toplum değiliz, neredeyse dogmalarla doğruları belirleyen bir toplumuz, dolayısıyla farklı duygu, düşünce ve davranışları olan insanlara rahat hareket etme, özgürce yaşama alanı sunmuyoruz. O zaman insanlar sıkışıyor, bunalıyor.
Türkiye’de erkekler de çok yalnız değil mi aslında? Hobileri yok, arkadaşları yok, eşleriyle konuşmazlar.
Tabii beklenti aileden başlayarak erkeklere karşı da çok fazla. Annenin oğlundan, babanın oğlundan beklentisi. Zaten çocuklarından çok fazla şey bekleyen, çocuklarımızı gelecek sigortası olarak yapan bir toplumuz.
MADDE BAĞIMLILIĞI ARTTI
Uzmanlık alanınız madde bağımlılığı. Ne durumdayız, tablo değişti mi?
Son 8-9 yılda madde kullanımı gençler arasında neredeyse 10 kat arttı. Bonzai en korkunç noktada ama eroin ve kokain kullanımında da artış var. 13-14 yaştan itibaren gençlerin büyük kısmının madde sorunları var.
Birkaç soru da toplumsal süreçlere dair... Memlekette yaşanmayan kalmadı fakat herkeste bir tepkisizlik var.
80 ihtilalinden sonra insanlar topla tüfekle sindirildi. Bir toplumun en dinamik ve en çok tepki vermesi gereken yaş grubu gençler. Gençler bir Gezi tepkisi verdi, büyük bir baskıyla karşılaştı. İnsanlara özgürce kendilerini ifade etme hakkı verilmiyor. Eskiden insanlar mücadele etmek isterdi, şimdi insanlar kaçıp gitmek istiyor. Yani bu ülkeyi terk etmek istiyor.
Siyasetin dili toplumun psikolojisini etkiliyor mu?
Tabii ki... Temel insani değerlerden bahsedenleri kimse samimi bulmuyor. Herkes birbirine karşı güvensiz, bir güven duygusu yok.
Tayyip Bey’le ilgili tespitte bulunmak ister misiniz?
Bir psikiyatrist olarak uygun olmaz. Mustafa Altıoklar yaptı biliyorsun, ben de şunu yazdım “Mustafa’nın hekimliğine güvenirim, üniversiteden sınıf arkadaşım!”
PROF. KALYONCU KİMDİR?
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1984’te mezun oldu, 1986-90 yılları arasında psikiyatri uzmanlık eğitimi aldı. 2012’de profesör oldu. Kalyoncu, üç çalışması ile bilimsel ödül kazandı. Ulusal ve uluslararası birçok dergide makaleleri yayımlandı. 28 yıllık klinik deneyimi ve akademik birikimini aktardığı “Plastik Düşler” isimli kitabı var.