AK Parti, Ankara’dan umudunu kesti sayılır.

Kazanmaktan söz edeni duymadım.

Tahminler kaç farkla kaybedileceği üzerine yapılıyor.

AK Parti’nin yaptırdığı kimi anketlerde, çuvalla oy çıkardıkları Sincan’da bile Yavaş farkla önde görünüyor. AK Partililer “Sincan böyleyse...” diye kara kara düşünüyor. 

Kaygılanmakta haklılar.

PanoramaTR Direktörü Osman Sert, seçmende Yavaş’ın kazanacağına dair inancın yüzde 70’i bulduğunu ifade ediyor. 

AK Parti, Turgut Altınok’un adını açıkladıktan sonra bu oranın yükseldiğini belirtiyor, Sert. 

Sert’e göre ikisi de ülkücü kökenli olduğu için adaylar arasında kimlik kaynaklı bir gerilim yaşanmıyor. CHP ile bağını gölgede tutan Yavaş, AK Parti ve MHP tabanından oy alıyor. Buna karşın Altınok’un Cumhur İttifakı’nın 14 Mayıs mevcudunu koruması bile zor. 

Yavaş, diyebilirim ki, siyasi tarihindeki en kolay seçim kampanyasını yürütüyor.

İMAMOĞLU, 3.3 PUAN ÖNDE

Yavaş’ın rakipsizliği ve başarısı herkes tarafından öngörülüyordu.

Asıl siyasi mucize İstanbul’da yaşanıyor.

İlkin güncel bir anket paylaşayım.

MetroPoll’un şubat araştırmasında İstanbullulara 31 Mart’ta kime oy verecekleri soruldu.

Tablo şöyle:

Ekrem İmamoğlu: Yüzde 34.7

Murat Kurum: Yüzde 32.1

Meral Danış Beştaş: Yüzde 4.9

Buğra Kavuncu: Yüzde 2.5 

Azmi Karamahmutoğlu: Yüzde 2

Mehmet Altınöz: Yüzde 1.8

Kararsızlar dağıtıldıktan sonra İmamoğlu yüzde 43.5’e, Kurum yüzde 40.2’ye, Beştaş yüzde 6.1’e, Kavuncu yüzde 3.1’e, Karamahmutoğlu yüzde 2.5’e, Altınöz de yüzde 2.3’e yükseliyor.    

AK PARTİLİLER DE ‘İMAMOĞLU KAZANIR’ DİYOR

Osman Sert’e göre seçmendeki İmamoğlu’nun kazanacağına dair algı yüzde 50’yi geçiyor. 

Bu veriyi iktidar yanlısı Optimar Araştırma da doğruluyor.

Optimar, şubat araştırmasında, “Sizce 31 Mart yerel seçimlerinde İBB’yi kim kazanır?” diye sordu.

Yüzde 44.3’ü İmamoğlu’nun, yüzde 36.5’i ise Kurum’un kazanacağını söylüyor.

Kurum’a oy vereceğini ifade eden AK Parti ve MHP’liler bile seçimi İmamoğlu’nun alacağını düşünüyor.

Bu tablo İmamoğlu’nun seçim aritmetiğini altüst ettiğini gösteriyor.

DEMEK Kİ DEMLENMİYORLARMIŞ!

Şöyle düşünün:

Cumhurbaşkanı Erdoğan istihareye yatsa, seçim için Allah’tan bir dilekte bulunsa, İmamoğlu’nun ittifaksız kalmasını dilerdi. Erdoğan’ın duası kabul oldu diyebiliriz.

İyi Parti, “Öz başına giriyorum” dedi, Buğra Kavuncu’yu aday çıkardı.

DEM Parti, içlerindeki en güçlü siyasi karakter olan Meral Danış Beştaş’ı İmamoğlu’nun karşısına çıkardı. 

Demek ki demlenmiyorlarmış! 

İmamoğlu’nu şartsız destekleyeceğini belirten Muharrem İnce kararını değiştirdi.

14 Mayıs’ta CHP’den milletvekili olacağı konuşulan eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Azmi Karamahmutoğlu, ki o da Trabzonlu, hem İyi Partililerin hem de MHP’lilerin oyuna talip. Dişli bir rakip olduğu su götürmez gerçek.

CHP listesinden milletvekili seçilen Birol Aydın, Saadet’ten ve İdris Şahin ise DEVA’dan aday.

Önceki dönemde İyi Parti İBB meclis üyesi olan Taylan Yıldız, bağımsız aday olarak şansını deniyor.

KILIÇDAROĞLU KLİĞİ 1 NİSAN’I BEKLİYOR

Daha önemlisi...

CHP’deki değişimi boğmak için İmamoğlu’nun mağlubiyetine bel bağlayan kimi Kılıçdaroğlu yanlıları ve eski parti profesyonelleri İstanbul’u kaybettirmek için Kurum’dan daha çok çabalıyor. 

Zafer Partisi’ni “Aday çıkarın” diye gazlayan mı ararsın...

DEM’in propagandasını yapan mı!

İmamoğlu yenilirse olağanüstü kurultay çağrısı yaparak partiyi geri almanın hesabındalar.

Kılıçdaroğlu bile partisinin başkan adaylarını destekleyeceğine başarısızlık senaryoları üzerine tahmin yaparak, “Yerel seçimlerde başarısızlık olursa oturup tartışacağız” diyebiliyor.

İmamoğlu, tüm rakiplerine ek olarak bir de Kılıçdaroğlu kliğine karşı yarışıyor.  

14 MAYIS’IN ARİTMETİĞİ

14 Mayıs’ta AK Parti, İstanbul’da yüzde 36, ortağı MHP yüzde 6.2 oy aldı.

Toplam yüzde 42.

CHP ise Saadet, DEVA, Gelecek ve Demokrat Parti ile birleşip ancak yüzde 28.3 aldı.

Aradaki fark 14 puanı buluyor.

Bu tabloya baktığımızda Kurum’un zaferini çoktan ilan etmesi gerekmez miydi?

Aritmetiğe göre Cumhur’un kendi oyunu koruması İstanbul’u kazanmasına yetiyor. Ne var ki AK Parti “Oh, kazandık” diyemiyor. AK Parti’nin en angaje anketlerinde bile Kurum, İmamoğlu’nu yarım veya bir puan geçebiliyor. 

SADECE İSTANBUL KAZANMAYACAK

Bu nasıl mümkün oluyor?

Özgür Özel ile el ele veren İmamoğlu CHP’yi değirmen taşı gibi ağır ağır döndürerek, merkeze itiyor ve her kesimden oy alıyor. 

Optimar’a göre...

İyi Partililerin yüzde 76.2’si, DEM’lilerin yüzde 56.7’si, Zafer Partililerin yüzde 35.5’i, MHP’lilerin yüzde 12.4’ü ve AK Partililerin yüzde 9.4’ü “İmamoğlu’na oy verebilirim” diyebiliyor.  

İmamoğlu kazandığı takdirde, yakın siyasi tarihte Erdoğan’dan sonraki ikinci siyasi mucizeyi gerçekleştirmiş olacak.

Kaybederse...

Yalnızca İmamoğlu kaybetmeyecek.

Kazanırsa...

Yalnızca İstanbul kazanmayacak.

İmamoğlu, Yaşar Kemal gecesinde Kürtçe ezgiler dinledi

Büyük yazar Yaşar Kemal, vefatının dokuzuncu yıl dönümünde dün Beyoğlu’nda anıldı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde olmadı bu merasim...

Keşke öyle olsaydı!

Bakanlığın yerine getirmesi gereken bu görevi Yaşar Kemal’in “Oğlum” dediği ressam Ahmet Güneştekin üstlendi. Güneştekin, Beyoğlu’ndaki sanat merkezinde Yaşar Kemal’in eşi Ayşe Semiha Baban’ın hazır bulunduğu bir anma gerçekleştirdi. 

Anma, Güneştekin’in çektiği Yaşar Kemal belgeseliyle başladı.

Belgeselde Yaşar Kemal için sarf edilen şu sözler beni etkiledi:

“Kürt bir anne babanın çocuğu olması bir çıkmaz değildir onun için, bir masal diyarının çocuğuymuşçasına kullanır bu durumu.” 

İmamoğlu da davetliler arasındaydı.

Yaptığı konuşmada yıllar önce Yaşar Kemal’in Aşkale depremi hakkındaki röportajını okuduğunu kaydederek, şöyle dedi:

“Bugün tekrar röportaj yapsa acaba neler yazar, halimizi nasıl anlatırdı diye insan düşünmeden edemiyor. O gün tespit ettiklerini biz 21. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşıyorsak, çok kötü bir durumdayız demektir.”

Yaşar Kemal’in en sevdiği sanatçılardan Kubat, Türkçe, Rojda ise Kürtçe ezgiler söyledi. 

İmamoğlu, Kürtçe ezgileri dinlerken çok duygulandı.

72 can için bir yılda izin istendiyse kaç yılda dava açılır?

Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin ek binası 6 Şubat’ta yerle bir oldu.

Sekizi hemşire, 72 insan can verdi.

Bugünlerde, yerine çelik konstrüksiyonla İl Sağlık Müdürlüğü inşa edilen ek binanın olası bir depremde yıkılacağı 2011 yılından beri biliniyordu.

Bu bina için 2011 yılında güçlendirme kararı verilmişti. Ancak Sağlık Bakanlığı, 997.690.000 TL ödenek vermediği için hastane güçlendirilmedi. Karşısında bulunan AK Partililere ait eczaneler zarar etmesin diye de yeri değiştirilmedi. 

Depremden 10 ay önce Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesine “Döner sermayeden karşılayın, başınızın çaresine bakın” denildi.

Hastanede hemşire eşi Asiye’yi yitiren Abdullah Gül’ün ısrarlı şikayetleri üzerine soruşturma açmak zorunda kalan Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı, depremin birinci yıldönümünden bir gün sonra, 7 Şubat’ta, şüphelilerle ilgili işlem yaptı.

AK PARTİ’DEN ADAY OLMUŞTU

Eski İl Sağlık Müdürü Mustafa Hambolat ve varsa diğer kamu görevlileri hakkında görevi kötüye kullanmak suçundan soruşturma yürütülmesi için Hatay Valiliği’ne başvurularak, izin istendi.

Merak ediyorum.

İzin için bir yıl sonra başvurulduysa...

İzin verilmesi, ifadelerin alınması, iddianamenin yazılması ve davanın açılması kaç yıl sürer? 

Acaba Abdullah Gül, eşi Asiye ve 72 insanın ölümünden sorumlu olanların yargılandığını görebilir mi? 

Yoksa dava çocuklarına mı miras kalır?  

Gül, başvuru için geç kalındığını belirtiyor.

Üç haftadır soruşturma izni verilmediğine dikkat çekerek “Kim neyi koruyor? İnsanın aklına bu soru geliyor. Ortada 72 can var. Hala neden bekleniyor?” diye soruyor.

Bu soruya bir hatırlatmayla yanıt vermek isterim.

Hambolat, depremden sonra hemen görevden alınmadı. 

14 Mayıs’ta AK Parti’den milletvekili aday adayı olduğu için kendisi istifa etti. Halen Sağlık Bakanlığı’nda çalışıyor.