Bu köşede 4 Ekim 2020 günü kaleme aldığım ‘HDP bu kez kapatılabilir’ yazımdan bir gün sonra bir HDP’li milletvekili ile görüşmüştüm. “Doğrusu, partimizin kapatılacağına ihtimal vermiyorum” demişti.

Halbuki kahin olmaya gerek yoktu.

Yazımda, 6-8 Ekim 2014’teki Kobani Olayları’nda HDP’nin Merkez Yürütme
Kurulu üyesi olan siyasetçilerin altı yıl sonra tutuklanmasını ele alarak, şu görüşü dile getirmiştim:

“Artık HDP’nin kapatılmasının yüksek sesle dillendirileceğini düşünüyorum.

Eğer bir partinin eş başkanları ve üst yönetimini 37 cinayet ve 25 cinayete teşebbüsün talimatını vermekle suçluyorsanız, onları çete olarak görüyorsunuz demektir.”

Öngörüm beş ayda doğrulandı.

Kuşkusuz ben de HDP kapatma davasının, MHP’nin kurultayından bir gün önce açılmasını rastlantıya bağlamıyorum. Trabzon Emniyeti’nin narkotik operasyonunda ele geçirdiği mermilerle ‘Andımız’ yazması ne kadar tesadüfse, bu da o kadar tesedüf eseri...

AK Parti’nin tabanı daraldıkça MHP’ye ihtiyacı artıyor. MHP her geçen gün ittifak ve bürokrasiye rengini veriyor. AK Parti de milliyetçi dönüşüm geçiriyor. Çözüm sürecinin bittiği 2015’e kadar egemen olan siyasal İslam çizgisi git gide silikleşirken
‘AK Kürtler’in yerini ‘AK Kurtlar’ aldı.

‘Andımız’ kararı karşısındaki suskunlukları da, karşı oldukları halde HDP’ye kapatma davasının açılması da bundan...

Artık Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok gibi ‘Andımız’ın geri dönmesini, AK Parti Grup Başkanvekili Cahit Özkan gibi HDP’nin kapatılmasını dile getirenlerin sesi daha gür çıkıyor.

HDP iddianamesindeki suçlamalar;


HDP iddianamesinde temel suçlama olarak 6-8 Ekim Kobani Olayları gösteriliyor. HDP’lilerin “halkı devlete karşı isyana azmettirdikleri” ve “iç savaş çıkarmayı” amaçladığı savunuluyor. PKK ve HDP’nin iş birliği halinde çalıştıkları savunuluyor.

Hendek Olayları “organik bağı gösteren yakın tarihteki örnek” olarak işaret ediliyor.

Yakın tarih dediği...

Kobani Olayları üzerinden yedi, Hendek’in üzerinden altı yıl geçti.

İnsan merak ediyor: Neden bugünü beklediniz?

İddianamede ayrıca ‘İmralı günlükleri’ne yer veriliyor. Günlükte Selahattin Demirtaş, Pervin Buldan ve diğer üç HDP’linin Öcalan’a “Başkanım” diye hitap ettiği vurgulanıyor. Öcalan’ın talimat verdiği, HDP’nin stratejisini ve adayları belirlediği, eş başkanlar ve grup başkanvekillerinin kimler olması gerektiğini söylediği vurgulanıyor. Bazı adayların Kandil’den belirlendiği savunuluyor.

İmralı’daki görüşmeler devletin izniyle gerçekleştirildi. Masada MİT görevlisi vardı.

Bu görüşmeler suç ya da bir suçun kanıtı olursa İmralı’ya izin verenler de gelecekte yargılanır.

İddianamede HDP’ye eleştiriler yöneltiliyor. Fırat Kalkanı, İdlib, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı ve Gara’daki tutumları kastedilerek, şöyle deniliyor:

“Parti hiçbir milli meselede devletin yanında yer almamış aksine Türk devletinin ve milletinin karşısında yer alan kim varsa haklı olup olmadıklarına bakmaksızın ön kabulle onların safında yer almayı tercih etmiştir.”

HDP’NİN SOSYOLOJİSİ

Kimi HDP’lilerin PKK’yı övdüğü ve ona sempati duydukları reddedilmez bir gerçek.

Ancak 6.5 milyon seçmenin bu partiye ısrarla oy verdiğini ve bir sosyoloji oluşturduğunu görmek gerekiyor. Bu, salt seçmen topluluğu değildir.

Milyonların aynı politik nedenle HDP’ye oy vermesi başlı başına bir soruna işaret ediyor. O da Kürt sorunudur.

Bu sorun...

Bir yandan terörle mücadele ederken, diğer yandan demokratik alanın genişletilmesiyle çözülebilir. Partisi kapatılan, milletvekiline dokunulan, belediyesine kayyum atanan seçmen korkarım Ankara’dan umudunu kesecek.

Kaldı ki HDP kapatılsa da yenisi kurulur.

Şu an HDP’nin yedeği olan Demokratik Bölgeler Partisi, TBMM’de bir vekille temsil ediliyor.

“O da kapatılır” diyeceksiniz.

Peki, bu çözüm müdür?

HEP’ten HDP’ye hangi parti kapatıldıysa bir sonraki daha radikal ve daha kitlesel hale geldi.

Gergerlioğlu kararı hukuksuz


HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun vekilliği örgüt propagandası suçundan aldığı ceza nedeniyle düşürüldü.

Gergerlioğlu, PKK açıklamasını retweet etmişti.

Haberi yayınlayan sitelere dava açılmazken, Gergerlioğlu ceza aldı.

Gergerlioğlu’nun Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde haklı bulunacağını düşünüyorum.

En acısı...

Gergerlioğlu’nun TBMM’den zorla çıkarılması ve kapıda gözaltına alınması olur.

Dilerim devletin eli, bir kez daha siyasetin ensesine basmaz.

Kabaktepe, Kaftancıoğlu’nu aramadı


CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, yeni AK Parti İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe’den davet beklediğini söylemişti. Kabaktepe, “Hemşehrimi ağırlamak, güzel bir kahve içmek istiyorum” demişti.

Kaftancıoğlu’nun özel kalemi 10 Mart’ta Kabaktepe’nin kalemini arayarak “Başkanımız bu hafta kahveye gelmek ister” dedi ve randevu istedi.

Dokuz gündür Kaftancıoğlu’nu kimse aramadı.