Uçurtma düşüyor, düşüyor da nereye nasıl düşecek? Bir ulu çınarın dallarına mı takılacak yoksa çayırlık meydanın yanındaki yoksul evinin çatısına mı çakılacak?

Uçurtmacılar!

Çifte sıkışma yaptı.

Hem sıkı para.

Hem sıkı bütçe.

Uçurtmacıların hedefi, “Türk lirasına güveni” geri getirmekti. Getiremediler. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile enflasyonu tek haneye indirsin ve TL’ye güveni sağlasın diye umut bağladığı Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ikisi birden “havada ipi kopmuş uçurtmaya” döndüler.

★★★

Murat Kurum bile “Sayın Başkanım... Ve sayın Bakanım” dediklerine inanmadı, güvenmedi, umut besleyemedi. Mal varlığını açıklamak zorunda kalınca; “Türk lirasına güvenmediğini” açık etti.

3 ev.

1 otomobil.

2 tabanca.

1 tüfek.

55.000 dolar.

40.000 Euro.

Mal varlığında; Türk lirasını sadece 200.000 TL’de  tutmuş.

★★★

Ben iyi niyetliyim.

Bekledim.

Mehmet Şimşek sosyal medya hesabından bir Tweet atsa ve “Partimizin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayımız... Umudumuz... İki gözümüz... Ben elimde kandil, gözümde mendil vefa arıyorum, dost arıyorum, güven arıyorum... Sen birikmiş paranı dolar ile Euro’da tutup Türk lirasına dönmedin...” diye yazsa!

Uyanır vatandaş.

Şimşek bunu yazamaz.

Reis’ten korkar.

★★★

Partinin Reisi ve Cumhurbaşkanı da gittiği her Anadolu kentinin meydanında toplanmış derya kalabalığa; 
“akrabalarınıza telefon edin, İstanbul’da adayımız Murat’a oy vermelerini tembih edin...” çağrısı yaptı, yapıyor. Cumhurbaşkanı, Murat Kurum’un açıkladığı mal varlığına sinmiş “güvensizlik duygusunu” gördü, fakat ses çıkaramıyor. “İstanbul gibi arzuyla istediğiniz bir kente belediye başkanı adayı olarak gösterdiğimiz Murat oğlumuz bile dolarından, eurosundan vazgeçip Türk lirasına geçememiş... Biz bunu bir düşünelim...” diyebilirdi.

Diyemedi.

Diyemez.

★★★

Murat Kurum, uçurtmacıların alayını tanıyor, biliyor. Onların içinden çıkmış.

Şimşek’e güvenmez.

Lideri Erdoğan’a da...

Dolarını satmaz.

Eurosunu bozmaz.

Türk lirasına geçmez.

İpi kopmuş uçurtma; çakıldı, çakılacak. Merkez Bankası dün beklenmediği halde faizi yükseltti. 500 baz puan artırdı. Bunu; “Murat Kurum’da yerleşip yapışmış güvensizlik duygusunu kırmak için” yaptı.

★★★

Murat Kurum, belli ki uçurtmacı Nurettin Nebati’ye de güvenmedi. Birikimini ev, otomobil, tabanca, tüfek, dolar ve Euro’da tuttu.

Nebati!

Faizi indirdi.

Rezerv eritti.

Doları baskıladı.

Enflasyonu patlattı.

Nebati gönderildi.

Yerine Şimşek çağrıldı.

Faizi yükseltti.

Rezerv eritti.

Doları baskıladı.

Enflasyon devam etti.

İkisi de aynı şeyi; “rezerv eritip doları ve faizi baskı altında tutmaya” çalıştı. Yok birbirlerinden farkı... Murat Kurum da bunlara güvenmediği için dolarda ve Euro’da kaldı. 

★★★

Uçurtmanın ipi koptu. Hızla; makam koltukları, makam araçları, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın 1 dakikada 34 bin 837 TL harcar duruma gelmesi ve 1 ayda 145 bin 837 emeklinin maaşına denk gelen 1 milyar 454 milyon TL yiyor olmasının üstüne çakılıyor. İhracatçılar bile kendilerine teşvik için verilen ucuz reeskont kredisiyle gidip dolar, Euro alıyorlar.

Köpük tabaklıların öğrenilmiş çaresizliği!

SÖZCÜ muhabiri Veli Toprak’ın yazdığı; “İftar Sofrasında Ayrım” başlıklı haber ne kadar ilginçti. İktidar partisi AKP’nin Kilis İl Başkanlığı’nın düzenlediği  iftar yemeğinde; AKP Kilis Milletvekili Ahmet Salih Dal, Kilis Belediye Başkanı Servet Ramazan, AKP İl Başkanı Serhan Diyarbakırlı, AKP Kilis Belediye Başkanı adayı Reşit Polat’ın bulunduğu protokol masasına yemekler “porselen tabaklar” içinde servis edilmiş. İftara çağrılan vatandaşlara ise yemekler “köpük tabldot tabaklarda” sunulmuş. Vatandaş “nedir bu ayrım, bu üstelenme, büyüklenme, bu kibir ve bizi aşağılama” diye ayağa kalkıp iftar sofrasını terk etmemiş. Köpük tabaklıların öğrenilmiş çaresizliği devam ediyor.