Eylül 2024 tarihi itibarıyla açıklanan SGK istatistiklerine göre; (4a)’lı çalışan sayısı 16.947.951 kişidir. Bu kapsamda çalışanları ilgilendiren ve 2025 yılı boyunca uygulanacak asgari ücret, geçen yılın tamamında uygulanan asgari ücret tutarına %30 artış uygulanarak 22.104,67 TL net tutar olarak açıklandı.
Dünya genelinde, asgari ücret veya altında kazanan ücretli çalışanların oranı yaklaşık %19’dur. Türkiye’de ise bu oran, Avrupa ülkelerine kıyasla oldukça yüksektir. 2023 yılı verilerine göre; Türkiye’de kayıtlı işçilerin %43’ü asgari ücretle çalışmaktadır. Asgari ücretin iki katına kadar ücret alanları hesaba kattığımızda; toplam ücretlilerin %85’inin 17.000 TL ile 35.000 TL arasında ücret aldığını görürüz. Bu rakamlar ve açıklanan yeni asgari ücret rakamları da çalışanların açlık ve yoksulluğa mahkum edildiğini gösteriyor. Asgari ücretin “temel ücret”e dönüştüğü gerçeği, özellikle beyaz yakalılar açısından daha dramatik sonuçlara neden oluyor.
Avrupa Birliği ülkelerinde ise asgari ücretle çalışanların oranı genellikle daha düşük. Örneğin; Slovenya’da %15.2, Bulgaristan’da %14.1, Romanya’da %13.3 ve Polonya’da %12.1 gibi oranlar mevcut. En düşük oranlar ise İspanya (%0.8) ve Belçika’da (%0.9).
ASGARİ ÜCRET ARTIŞ ORANI KADAR FİYATLARI ARTIRMA KLASİĞİ
Asgari ücret zam oranı ve yeni tutar açıklanır açıklanmaz, 25 Aralık 2024’te Ticaret Bakanlığı yaptığı basın açıklamasında; “... özellikle asgari ücretteki artış oranını sanki tüm maliyet işçilikmiş gibi fiyatları da aynı asgari ücret artış oranında artırmaya çalışacak olan mal ve hizmet satıcılarını bir kez daha uyarmak istiyoruz. İlk olarak, asgari ücret 2025 yılı ocak ayının sonunda ödenecektir. İkinci olarak da işçilik maliyeti toplam maliyetin içinde sadece bir bölümü oluşturmaktadır.
Bu nedenle asgari ücretin artış oranını büyük bir tamahkarlıkla fiyatların artış oranına çevirmeye çalışmak isteyenleri uyarıyoruz.
Ticaret Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı denetim ekipleri, il ticaret müdürlükleri, il tarım müdürlükleri, ilçe tarım müdürlükleri ekipleri sıkı bir denetim için sahada birlikte çalışmaktadırlar. Ayrıca Ticaret Bakanlığı’na bağlı İç Ticaret Genel Müdürlüğü ve Tüketici Korunması ve Piyasa Genel Müdürlüğü ekipleri de sahada yoğun bir şekilde denetim çalışması yürütmektedirler.
Vatandaşlarımızın da tamahkarlık, aç gözlülük yapan işletmelerle ilgili şikayetleri olduğunda Ticaret Bakanlığımıza bildirmelerini hassaten rica ediyoruz” mesajları verildi.
Ticaret Bakanlığı’nın bu açıklamasını, Merkez Bankası Enflasyon Raporu’nda; “Reel sektörün kârlılık göstergelerinin 2009 yılından pandemiye kadar olan dönemde yatay seyrettiği görülmektedir. Ancak 2021 yılından sonra enflasyon gerçekleşmeleri ve güçlü iç talep koşullarına paralel olarak reel sektör kârlılığı tarihsel ortalamalarının oldukça üzerine çıkmıştı. Parasal sıkılığın artmasıyla birlikte reel sektörde kârlılık oranlarının gerilemeye başladığı ancak 2023 yılı sonu itibarıyla halen güçlü seviyelerde olduğu gözlemlenmektedir” tespiti ile birlikte değerlendirdiğimizde, açgözlüler netleşiyor.
Bakanlığın açıklaması, zaten bildiğimiz konuların tekrar altını çiziyor. Mal ve hizmet satıcıları, bütün maliyetleri işçilik olmadığı halde fırsatçılık ve açgözlülük ile fiyatları asgari ücret artış oranı kadar hatta daha fazla artırıyor. Bunu artış oranı açıklanır açıklanmaz yani asgari ücretli zamlı maaşını almadan 1-1.5 ay önce yapıyor. Bakanlık ceza kesme tehdidinde bulunuyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı vergi incelemesi başlatıyor ama sonuç değişmiyor. Aslında maliyet artmadığı halde, yüksek fiyattan satış yaparsanız daha çok vergi ödersiniz. Kağıt üzerinde böyle ama kimsenin fahiş zamlara rağmen vergi ödediğini görmüyoruz. Ya kayıt dışı satış ya geçmiş yıl zararı ya da maliyetleri şişiren diğer yollarla fahiş kârlarını kendilerinde tutabildiklerini görüyoruz.
Sorunun kaynağı, iş ahlakının olmaması. İş ahlakının eksik olduğu bir ortam hem bireyler hem de toplum için zararlı sonuçlar doğuruyor. İş ahlakı, sürdürülebilir bir ekonomi ve toplumsal düzen için vazgeçilmezdir. İş ahlakı enjeksiyon ile vücuda enjekte edilebilen bir şey olmadığı için işimiz çok zor.
ASGARİ ÜCRETİ ARTIRMAMA LOBİSİ KAZANDI
Enflasyonun nedeni olarak gösterilen asgari ücretin, enflasyonun nedeni olmadığını 09.12.2024 tarihinde köşemde yayımlanan “Enflasyon ile mücadele asgari ücreti artırmama mücadelesine dönüştü!” başlıklı yazımda ayrıntılı olarak açıklamıştım.
Emekliye ve memur ücretlerine yapılan zamların bütçe açığını artırıcı etkisi muhakkak. Asgari ücrete yapılan zam, işverenin cebinden çıkıyor. Sigorta prim matrahı asgari ücret artışı ile yükseldiği için SGK’nın prim tahsilatı artıyor. Sonuçta SGK’nın aktüeryal dengesi iyileşiyor. En yakın örnek, 2023 yılı olarak karşımızda duruyor. SGK’nın gelmiş geçmiş en ciddi sigorta prim tahsilatı, asgari ücretteki artışa bağlı olarak bu yılda oluştu.
Nüfusun 65 milyonunun yoksulluk ve açlık sınırı altında yaşamaya mecbur edildiği ülkemizde; devlet harcamalarını kısmadığı, para arzını artırmadığı, işverenlerin fahiş fiyat artışlarından vazgeçmediği ve en zengin yaklaşık 2 milyon kişinin lüks tüketim malı talebinin kesilmediği bir ortamda, çalışan ücretlerini dondursanız bile enflasyonu engelleyemezsiniz. Hal böyle iken; “enflasyonla mücadele ediyoruz” algısını pekiştirmek ve faiz indirimine uygun koşullar yaratmak için, ücretlilerin feda edilmesini kabul etmek mümkün değil.
Döviz kurunun enflasyonun da altında artması, kur baskılanarak sağlanıyorken; asgari ücreti 628 dolara çıkardık söyleminin algı yönetimi olduğunun da altını çizmemiz gerekir. 2024 yılında asgari ücret yılın başında belirlenip hiç zam yapılmadığı halde enflasyon %50’lerde ise enflasyonun nedeni ücretliler olamaz.
Yanlış tarım ve hayvancılık politikası ile dünyanın en yüksek gıda enflasyonuna sahip bir ülkede, ücretlilere ve emeklilere düşük zam yapmak; “ne haliniz varsa görün” demektir.