59 dakika süren ilk yarıda, topun oyunda kalma süresi 23 dakika ve maç 45 SANİYEde bir durmuş. Türk futbolunun gerçek sorunu ne hakemler ne de başka bir şey, tam olarak bu. En ucuz bileti 700 lira olan bir maçta, bundan daha pahalı bir rezillik izlenemezdi herhalde.
Birçok stadın zemininin kötü olmasından bahsediyoruz ama iyi zeminde gördüğümüz ‘futbol’ bu. Kadıköy’e gelen misafir takımları futbol oynamaya ikna etmek mümkün olmuyor. Fenerbahçe’nin kendi evindeki gerginliğini silah olarak kullanıp, tansiyonu yükseltmek adına her şey yapılıyor. Ayıp mı? Değil. Yasak mı? Değil. Bu da bir yöntem tabi. Ama o zaman da ligin değeri neden bu kadar düşük diye isyan etmeyin. Bu futbol için, kimse bilete bu kadar para vermez, maç izlemek için yayın satın almaz.
Pendikspor’un tek yaptığı…
Pendikspor, 114 dakika süren maç boyunca tek bir şey yaptı; Fenerbahçe’yi ve oyunu oynatmamak. İlk yarıda bunu çok iyi başardı. Serdar Aziz-Oosterwolde ikilisinin oyun kurma yetersizliğine, Krunic ile Fred’in pasifliği ve Livakovic’in 40 metreden zembille inen topa çıkmayıp golü yemesi eklenince, Fenerbahçe yine bir kriz yumağının içine girdi.
Konuşmak için ağzını değil, ayaklarını kullanmalı
İkinci yarıda oyuna giren Djiku, ilk yarıda yana ve geriye pas dışında bir şey yapmayan Serdar-Oosterwolde ikilisine ders niteliğinde bir uzun pasla Mert Hakan’ın golünün hazırlayıcısı oldu. Golü Mert Hakan atmış olabilir ama bence maçın kilidini çözen bu pastı. Mert Hakan da ayaklarını konuşturunca fayda, ağzını kullanınca zarar getirmeye devam ediyor.
Taraftar şikayet eder, teknik direktör çözer
Ben bir futbol izleyicisi olarak, Pendikspor’un futbol oynatmamaya çalışmasından ve maçı soğutmasından şikayet edebilirim. Ama İsmail Kartal’ın buna isyan etmesi anlamsız. Çünkü onun oturduğu koltuk, bu soruna çözüm üretme yeri. ‘Ben ne yapabilirim?’ deme hakkı yok.
50 bin taraftarının önünde, ilk isabetli şutunu 57. dakikada çekiyorsan, bunu sadece ‘rakipler yerde yattı’ diyerek geçiştiremezsin. İlk yarıda 0.30 olan gol beklentini, ikinci yarıda 2.59’a getiriyorsan, demek ki aslında yapabileceğin bir şeyler varmış. Ama geç kalmışsın. Maçın son 25 dakikasını 10 kişi oynayan Pendikspor'u, 87'deki penaltıyla güç bela yenebildin!
Çözüm yoksa kriz var
Tam 1 ay önce, Alanya’ya kaybedilen puan sonrası benzer şeyler yazdım. Meraklısı açıp okuyabilir. Ligin sonuna doğru bu sahneleri daha çok izleyeceğiz. Çünkü Kadıköy’de tansiyon yükselince, top toplayıcıdan hocaya, oyuncudan taraftara herkes kontrolü kaybediyor. Rakipler de bu yarayı kaşıyor. Eğer bu duruma çözüm bulmak yerine sızlanmaya devam edilirse, yeni krizler yolda demektir.
Hakem kararları
Hakem Kadir Sağlam, ilk düdükten son düdüğüne kadar maçın kontrolünü asla elinde tutamadı. Sebebi, standartsız ve kendisinin bile emin olmadığı kararlar vermesi. İlk 10 dakikada 5 faul yapan Thiam'a kart verememesi ve Fenerbahçe'nin sağ beki ve stoperine ilk faulden kart göstermesi, Fenerbahçe tribünlerini çıldırtmaya yetti.
O andan itibaren bütün dengesini de kaybetti. Devre arasında Mert Hakan'ı oyundan atsa kimse bir şey diyemezdi. Ama Kadir Sağlam korku tüneline çoktan girmişti.
Sarı kart gören Ndiaye'yi şiddetli itiraz sonrası atamayınca, Welinton'a ikinci sarıyı basit bir pozisyon sonrası gösterdi. Penaltı pozisyonu her açıdan başka yoruma muhtaç, ancak topa önce İrfan Can'ın dokunduğu birkaç açıdan net şekilde belli. Hakem ilk yarıda Pendikspor'u, ikinci yarıda Fenerbahçe'yi mutlu etmek isterken, kimseyi memnun edemedi.