Bu yazıya başladığımda dakika 60’tı. Fenerbahçe, Galatasaray’ın istediği şekilde, kaplumbağa misali ağır ağır top oynuyordu. Baskı yok, tempo yok, mücadele yok. Galatasaray’ın attığı bir gol var. Onda da Sane, Fenerbahçe defansının içine girip, slalom yaptı, vurdu, gol oldu. Adamı Beyoğlu’nda bile böyle yürütmezler, omuz atarlar düşürürler. Fenerbahçe’nin defans anlayışını düşünün artık.

Fenerbahçe’nin iptal edilen golünde hakemin görmesi çok zordu. VAR doğru şekilde ikaz etti ve gol iptal oldu. Eğer gol olsaydı, kaleci Uğurcan’ın büyük hatası olacaktı.

İkinci yarı acaba değişiklik olur da sarı-lacivertliler bir şey yapar mı diye düşünüyoruz ama Galatasaray daha etkili. Tedesco maçı bizim gibi seyrediyor. Fenerbahçe teknik direktörü, değişiklikleri geç yapınca, rakibinin ekmeğine yağ sürdü. Fener seyircisi maç başlamadan önce ateşli ve heyecanlıydı. Ama sahaya çıkan takımları, o taraftarın heyecanını sabun köpüğü gibi erittiler.

“Yine mi mağlup olacağız?” havasına girdiler. Dün gece Sane, tek başına hem Galatasaray’ı yönlendirdi, idare etti hem de Fenerbahçeli futbolcuları rahatsız etti. Orkestra şefi gibiydi. Bir de gol attı. Hani herkes Sane’yi arıyordu ya dün akşam Fener stadında “Ben buradayım” dedi. Tam profesyonel. Hakemle rakiple, uğraşmıyor, işine bakıyor.

Galatasaray’ın golünden sonra tribünlerden bir çakmak geldi Kazımcan’ın sağ gözünün altına. E be adam, o futbolcunun gözü kör olsaydı sen nerene kına yakardın bilmiyorum. Ama senin gibi adamların kameralardan yakalanıp ömür boyu sahalara alınmaması ve hapis cezası alması lazım.

Yazının sonuna gelirken John Duran sahneye çıktı ve beraberliği getirdi. Şu bir gerçek John Duran, Fenerbahçe’nin şu andaki kesin santrforu. En Nesyri durdu, Duran durmadı ve skoru eşitledi.

Fenerbahçe dün akşamki mücadelesi ve oyunuyla beraberliği hak etmemişti ama futbol böyle bir olay. Fenerbahçe kendi sahasında Galatasaray’ı yine yenemedi. Yapıyı, mapıyı, villayı bırakın futbol oynamaya bakın.